Peşimdeki Katil

211 13 0
                                    

Zaman akıp geçmek bilmez bir hal almış iken Murattan gelen o acı ses tonu ile"Ortak acele etmen gerek " haykırışı o an ortamı adeta buz kestirmiş ve bu sözler Murat komiserden duyulan son sözler olmuştu. Sırtındaki memur ile birlikte dizlerinin üstünde devriye aracının tam önünde kalakalmıştı. Bu dağ gibi yiğit oracıkta dizlerinin üstüne çöküp o şekilde orada hareketsizce duruyordu. Mert komiserin bu durum karşısında sinirleri çok ama çok bozulmuştu. Bağırarak ''ortak kalk hadi' diyerek adete orayı inletiyordu.....

"Seni pislik kalk hadi. Numara yapmanın sırası değil.. Atla aracın arkasına..." Bu bağrışmalara karşı Komiser Murattan hiç bir tepki gelmiyordu. Oracıkta öylece dizlerinin üstünde durmaya devam ederken vücuduna boyun tarafından akan kanlar görünmeye başlamıştı. ikili bu anları yaşarken ise olay yerine bir kaç ekip olay yerine ulaşmış, çatışmaya dahil olmuşlardı. Ateşlerini hırsızların Üzerlerine yoğunlaştırmışlardı. Bu durum Komiser Mert için derhal Murat'ı yanına çekmesi için kaçırılmayacak bir fırsattı. Hemen ortağı ve sırtındaki memuru tuttuğu gibi sürükleyerek aracın arkasına aldı. Görünenler hiç hoş değildi Komiser Murat boynundan vurulmuş kan kaybı oldukça fazlaydı. Mert hemen yarasına cebinden çıkardığı mendil ile baskı uygulayıp kanı durdurmaya çalışırken yanlarına beyaz önlüklü sağlık görevlileri apar topar geldi. Komiser Murat ve yaralı memuru sedyelere koyarak geride duran ambulansa doğru hızlıca götürdüler. Komiser Mert ortağının gidişini gözü yaşlı izliyordu. Canından bir parça sanki oracıkta kopmuş , ortağının gidişine dur demek istese de elinden hiçbir şey gelmiyordu.. Sinirleri oldukça bozulmuş, ortağını bu hale sokanlara karşı gözünü artık intikam hırsı bürümüştü. Ortağının o hale getirenlere karşı artık bir şeyler yapma gereksimini içinde hissediyordu..

Olay yerinde ise artık sıkışan taraf artık hırsızlar olmuştu. Çevrelerinde ki ekip sayısı oldukça fazlalaştı. Komiser Mert bu sırada ekip arabasında bulunan arka koltuktaki pompalı silahı ve kutu içinde bulunan bir kaç kurşunu hızlıca aldı. Silahı bir hışımla doldurdu. . Gözlerinde ortağı için akan yaşlarını silerek devriye aracının arkasından kalkıp koşarak hırsızlara doğru hem ateş edip hem ilerliyordu. O temkinli, akıllıca düşünen polis gitmiş yerini ortağının kötü duruma sokanlara karşı gözlerini kan bürümüştü. Mert komiser artık içinde ki öfke ile hareket ediyordu. Üçüncü ateşinde hırsızlardan birini tam kafasından vurarak yere sermişti. Arkadaşlarının vurulması ve çevredeki polislerin fazlalaşması üzerine iki hırsız hemen ellerinde ki silahları atıp yere yattılar. Mert ise bir kez daha ateş etmişti. Bu onun silahındaki son kurşundu. Tam zamanında bitmişti. Eğer kurşunlar bitmeseydi komiser Mert hırsızları yerde yatmalarına rağmen içindeki öfke, ve nefret yüzünden yüzünden vuracaktı. İki polis memuru Mert komiserin koluna hızlıca girdi ve oradan uzaklaştırdılar. Çevredeki diğer memurlar hırsızları kelepçeleyip polis orada bulunan polis otolarına doğru götürüyorlardı. Komiser Mert'in aklında ise az önce sedye üzerinde götürülen hareketsizce duran ortağı Murat'ta takılı kalmıştı. Onun durumunu merak ediyor içi içini yiyordur. Kollarına giren memurlara o üzgün bakışları ile "Bana bir araç lazım hastaneye gitmeliyim," dedi. Meslektaşının bu üzgün ve endişeli haline dayanamayan memurlar hemen kendi ekip otosunu gösterip 'anahtarlar üstünde komiserim' diye onu daha fazla bekletmeden sorusunu yanıtladılar. Komiser Mert'in kollarını bıraktılar. Komiser Mert ise kendisine verilen ekip otosuna doğru koştu. Araca atlayıp sirenlerini açarak hızlıca olay yerinden ayrılıp Afyonkarahisar devlet hastanesine doğru arabayı kullanmaya başladı. Aklında ortağının durumu kulağında ise"Ortak acele etmen gerek" cümlesi geçip duruyordu. Bu durum Mert komiser için oldukça zordu. Kardeşi gibi sevdiği adamın sedyede kanlar içinde götürülüşü onu oldukça derinden yaralamıştı. Polis aracının sirenleri çala çala hastanenin acil bölümüne kadar girdi. Araçtan hızlıca inip etrafına neredeler diye bakınırken gözüne acilin önünde duran ambulans takıldı. Sirenleri açık plakası ise olay yerindeki aracın plakasına benziyordu. Koşarak hemen acilin önünde duran ambulansın yanına gitti. Ambulanstan olay yerindeki yaralı memur indiriliyordu. Aracın içine baktı. Ortağı orada da yoktu. Hemen yaralı memuru taşıyan görevliye " yaralı bir memur daha vardı nerede" sorusunu yöneltti. Memur ilk önce onun indirildiğini yolda müdahale yapmalarına rağmen durumunun kritik olduğunu ve acil müdahale için ameliyathaneye götürüldüğünü ve bu memurunda benzer durumda olduğunu iletti. Sağlık çalışanının söyledikleri Mert için güzel şeyler değildi. Fakat elinden ise yapabilecek hiç bir şey gelmeyeceğinin farkındaydı. Yaralı memuru sedye ile taşıyan sağlık görevlisinin peşinde ameliyathanelerin bulunduğu koridora doğru hızlı adımlarla ilerlediler. Görevli ameliyathanenin kapısından geçerken Mert komiser kapının önünden içeri girmesine izin verilmedi. Mertte içeri giremeden beklemeye ameliyathanenin kapısının önünde beklemeye başladı. İçinde fırtına kopuyordu. İçeride bulunan ortağının yaşam ile ölüm arasında olan mücadelesi vardı. Fakat Mert'in buna hiç yardımı olamaması kendisini hem kızdırıyor hemde olayda onu koruyamadığı düşüncesi içini kemirip duruyordu. Sinirli olduğu her halinden belli oluyordu. Bir dakika durduğu yerde duramıyor koridoru baştan başa gezip duruyordu. Osman amirse çok geçmeden hastaneye gelmişti. Üç yıldır beraber çalıştığı komiserlerinin bu zamanda yalnız bırakmak onun karakterine ters düşerdi.

Osman amir yılların eskitemediği eski tilkilerden olup ekibin her biri için babası sayılırdı. Afyonkarahisar emniyetinin başında uzun zamandır yer almakta ve çalışanları ile içli dışlı çalışan, hemen hemen altında bulunan bütün personelleri ile ayrı ayrı ilgilenen bir amirdi. Evli olan Osman amirin eşi Hülya hanımla uzun süren evliliğinden bir oğlu olmuş fakat yaklaşık altı sene önce bir trafik kazası sonucu hayattan göçüp gitmişti. İçindeki evlat sevgisini mesleğinde çalışanlara göstererek kendini bu şekilde rahatlatıyordu.

Komiser Mert'i evladı gibi ayrı olarak seviyordu. Afyonkarahisar emniyet müdürlüğüne atanmadan önce beraber 3 sene Tunceli merkez karakolu organize suçlar bölümünde birlikte görev yapmıştı. Ayrıca ailece birlikte görüşen ikili arasında oldukça önemli bir bağ kurulmuştu. Hayatta çok ölüm görmüş olan bu ulu çınar şimdi Evladı gibi sevdiği Mert'in tam yanı başındaydı. Ona destek vermek hemde Murat'ın ve içeride olan diğer memurunda durumlarını öğrenmesi gerekiyordu. Uzun bekleyiş onlar için başlamış artık içeriden gelecek haberler için zaman geçmek bilmez bir hal almış oldu. Bir taraftan da komiser Mert'i rahatlatmaya çalışıyor diğer taraftan Murat komiser için endişeleniyor ama bunu Mert'e belli etmiyordu. Koridorda uzun süren sessizlik devam ediyor, zaman ilerlemez bir hal almıştı. ameliyat başlayalı koskoca iki saati geçmişti. içeriden şimdiye kadar durumları hakkında hiç bir bilgi kendilerine ulaşmamıştı. Bekleyişleri sessizlik ve içlerinde kopan fırtınalar ile devam ediyordu...

Komiser   Mert           Peşimdeki KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin