Bölüm 1 sona yakın

163 10 3
                                    


bekleyiş sabırsızca devam ederken ameliyathanenin kapısının açılış sesi tüm dikkatlerin oraya toplanmasını sağladı. Ameliyathaneden yeşil önlüklü bir adam çıkmıştı. Mert komiser içeriden çıkan doktor sandığı adama o meçhul olan soruyu yöneltti.

-İçeride bulunan polislerin durumu nedir doktor bey

Evet bu çıkan adam doktorun kendisiydi. Doktor için zor bir durum onu bekliyor olsa da mesleği gereği artık böyle durumlara alışmış bir adam olarak, bu tür vakaları yaşayan hasta yakınlarını bekletmeden konuşmaya başladı

"İçeri getirilen iki memuru elimizden gelen tüm çabalara rağmen kurtaramadık. İkisi de çok fazla kan kaybetmişti bünyeleri bu yüzden ameliyatta ki müdahaleleri kaldıramadı. Başınız sağ olsun" kelimeleri dudaklarından çıkmış oldu. Merakla ortağının durumundan iyi bir haber bekleyen komiser Mert için bu haber oldukça kendisini kötü hissetmesine adeta başından aşağıya kanar sular dökülmesine neden oldu. Osman amir içinde bu durum hiç iyi değildi. Bu gün altında çalışan üç memur gözlerine hayata kapamıştı.Komiser Mert ne diyeceğini yada ne yapacağını bilemiyordu. Olduğu yere bir süre çöküp öylece kaldı. Bu haber herkesten çok Mert'i etkilemiş oldu. Osman amir ve Mert komiser buz gibi ameliyathane koridorunda bir süre sessizce öylece kaldılar. Osman amir bu koridordan Mert komiseri ne kadar çabuk uzaklaştırırsa onun için iyi olacağını düşünüyordu. Vakit kaybetmeden Mert'in çöküp kaldığı yere eğilerek.

" Başımız sağ olsun evlat. Hadi bahçeye çıkalım hava almak ikimiz içinde biraz olsun iyi gelecektir."

Bu sözü duyan Mert komiser amirine 'ölen neden ben değildim' dercesine baktıktan sonra sessizce amiri ile birlikte bahçeye istemeyerek olsa da elinden gelebilecek hiç bir şey olmadığının farkındaydı. Amirinin dediğini yaparak ikili hastanenin bahçesine çıktılar. Uzun bir süre konuşmadan sessizce orada öylece dolanıp durdular. Evet, bu gün üç polis memuru burada son nefeslerini vermişlerdi. Görev başında çatışmada iken yaralanıp şanlı şehit mertebesine ulaştılar. Bu olay ortağını kaybeden Komiser Mert için oldukça kötü ve unutulmayacak bir anı olarak hafızasına kazınarak yerini almış oldu. O gün akşam saat yedi civarlarını gösteriyordu. Mert komiserin boş boş durmaktan ve yapabilecek bir şeyin olmamasından dolayı daha fazla ortağının son nefesini verdiği hastanenin buz gibi ortamında beklemek istemedi. Amirinden izin alarak hem biraz yalnız kalmak hemde evin gitmek için izin isteyerek oradan ayrıldı. Evine, eşi Sibel'in yanına gitmek için hastaneden hızlı adımlar ile uzaklaştı. Uzaklaşırken ortağının artık bu hayatta onunla vakit geçiremeyecek oluşu kalbini derinden sızlatıyordu. Yaklaşık yarım saat sonra evinin önüne varmıştı. Anahtarı ile evinin kapısını açar açmaz onu bekleyen yedi yaşındaki kızı Sema ve 4 yaşındaki oğlu Doruk'u karşısında buldu. Kapının tıkırtısını duyan çocuklar hemen babalarını karşılamak için kapının karşında yerlerini çoktan almışlardı. Mert komiser yaşamış olduğu kötü günü bir kenara bırakamamış olsa da çocuklarını kucaklayarak evinin kapısını kapatarak içeri girdi. Bu sırada gözlerinden akan yaşlara artık hakim olamayacağının farkındaydı. Damlalar yavaş yavaş süzülmeye başladığı sırada Mert çocukların babalarının ağladığını görmelerini istemiyordu. Bu yüzden onlara sarılmayı bırakıp salondaki televizyon karşısındaki koltuklarına bırakarak Sema ve Doruk'un yüzlerine bakmadan "Çok yoruldum çocuklar odama gidip biraz dinlenmeliyim,"diyerek hızlıca salondan uzaklaşıp üst kattaki yatak odasına merdivenlerden çıkarak gitti. Bu sırada Sibel yolunda gitmeyen bir şeyin olduğunun farkına varmıştı. Kocası eve geldiğinde mutlaka her gün yanına uğrar kendisine öpücük verirdi. Yemeklerin altını kapatarak kocasına bakmak için mutfaktan çıktı. Yatak odalarının kapısını açar açmaz yatağın kenarına oturup kalmış olan ve gözlerinde yaşlar bulunan kocasını görünce hislerinde yanılmadığını anladı. Odaya giren Sibel kapıyı kapatıp kocasının yanı başına oturdu.

Komiser   Mert           Peşimdeki KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin