16.bölüm

16 1 0
                                    

Sabah uyandım. İşe gitmeli miydim?
Evet!
O cadıdan mı korkacağım lan?!
Ölüm dediğin bize yoldaş olur!
Gidicem işe!
En kötüsü öldürecek!
Belki de blöf yapıyodur?!
Yani ilk görüşden benden korksun demiş.
Biz Allahtan başkasından korkmayız!
Evet ksinlikle gideceğim.
Özensizce bişeyler giydim.
Kendimi dışarı attım.
Havalı havalı Emre kapının önünde bekliyor.
Bi an düşündüm:
Belki de bu karı doğru söylüyor.
Belki de gerçekten vazgeçmeliyim Emreden.
O yüzden Emreyi kendime bu kadar yakın tutmamalıyım.
Gün gelir ayrılırız üzülmesine dayanamam!
O yüzden onu yavaş yavaş kendimden soğutmalıyım.
"Oğlum kaç defa söyleyeceğim bir gören olur gelme buraya."
"Gören görsün. Sevmek suç mu sizin mahallede?!"
Kaşlarımı çatıp arabaya bindim.
Her zaman dır-dır-dır konuşan Şebnem bu gün suskundu.
"Eee, ne yapıyosun?" sordu.
"Hiç iş güc işte."
"Yıllardır görmediyin asker arkadaşın mıyım? O ne cevap?"
Susdum.
Susduk.
Belkide söylemeliydim olan biteni.
Annen beni ölümle tehtid etti.mi söyleyeceğim.
İnanmaz!
"Şeyy... Emre."
"Efendim."
"Tanıdıkların içerisinde adam öldürecek olan var mi?"
Bu ne soru?
Soruyu sorarken beynin nerdeydi?
"Ne?!"
"Yani cani ola bilecek falan."
Arabayı durdurdu.
"Sen bi şey mi biliyorsun?"
"Yook"
"Bi şey biliyosun sen! Bu mal gibi sorular ne o zaman?! Kizim ben seni biliyorum bi şey biliyosun!"
"İlk olarak mal kendinsin.
İkincisi ben senin kizin değilim sende benim babam değilsin!
Üçüncüsü hiç bir şey saklamıyorum."
"Peki. Öyle olsun!"
Şirkete geldim.
Karşımıza Emrenin annesi çıktı.
"Ha söylemeyi unutmuşum annem artık burda olacak. Ne yapıyoruz ne ediyoruz bakmaya."
Ayy çok sevindim.
Hiç bu kadar güzel haber almamıştım.
Her şey normal günlerdeki gibiydi. Ama bir fark vardı.
Manyak kadın yanımda.
Kendime kahve almak için dışarı çıktım.
"Mustakbel kaynanam" beni kolumdan tutub lavobaya götürdü.
"Bak kizim senin beynine oksijen gitmiyo mu? Sana söylemedim mi oğlumdan uzak dur?!"
"Evet söylediniz."
"Neden o zaman dibinde bittin?!"
"Ben sizi gerçekten akilli kadim sanardim. Demek deyilmişsiniz. Şimdi dün siz geldiniz ve o günden sonra Emrenin bir tanecik sevgilisi işe gelmiyor. Sizcede bir az şüphe çekmez mi?"
"Bunu benim inadima yaptiğini bilsemde peki. En az 1 aya Emreden ayrilacaksin."
"Ne?"
"Anlamadin mi? Ben senin gibi insanlarla 1 ay bile iş birliği yapamam" dedi.
Dünyam başima yikilmişdi.
1 ay ne ya?
Ben onunla evlenecektim?
Ona benzeyen bir kizim olacakti.
Yeşil gözlü.
Babasinin pis sakallariyla oynayacak.
Bebeklerine elbise dikdirecek.
Akşam korkup bizimle uyuyacak.
Sonra şeytan "kaynana" yeniden geldi.
"Ahh. Canim ağliyormusun? Çok üzüldüm. Buraya sana üzülmek icin gelmedim. Sebebi ziyaretim bu:
Benim akilli oğlum 1 ay sonra ortaliklardan sen kaybolandan sonra yeniden seni arayacak ve tabi ki de bulacak. O yüzden seni bir ay sonra Romaya yok yok Parise aşk şehrine gönderiyorum. Hayatin boyu orada kalacaksin."
"Beni ailemden ayiramazsiniz!"
"Bu oyunu sen seçtin güzelim." deyip çikti.
Yapamaz değil mi?
Yapmaz!
Paris ne ya?
Tamam belki bir aralar hayalini kurdum ama böyle değil.
Yeniden ağlamaya başladim
Gözlerimi silip odama çiktim.
Emre geldi
"Oo rimeller akmiş? Ağladin mi sen?"
"Yok ya toz kaçmişti da."
"Tozu döveyim mi?"
"Ahh. Çok şakacisin. Bu kadar iğrenç şakalar yapma bünyem kaldirmiyor."
"Bu gün bir yere gidelim mi?"
"Deniz kenarina?"
"Yok kalsin. Geçen defa olanlari gördük."
"Gidelim.😈"
"Peki, peki."
İş çikişi deniz kenarina gittik.
"Niye geldik ya buraya? Bi anlami da yok."
"Sana sarıla bilir miyim?"
"Ne😮"
Emreye sarıldım.
Kokusunu içime çektim.
Dişlerimi sıktım.
Sonra gözlerimi kapattim.
Sessizce ağliyordum.
"Şebnem benden bir şey gizlemiyorsun değil mi?"
Cevap vermedim.
Çünki cevap verseydim ağladigimi anlayacakti.
Sonra kollarini belimden çekip yüzüme bakti.
Göz yaşlarimı silmek istedim ama tabi ki de gördü.
"Neden ağliyorsun?"
Cevap yok.
"Şebnem."
Cevap yok.
"Ben seni üzmeye bile kiyamazken bir günde iki kez göz yaşları içinde bırakan kim?"
"O Gökhan değil mi?"
"Ben ona gösteririm ************************"
"Dur Emre."
"Ne?"
"O değil."
"Kim o zaman?"
Soru cevapsiz.
Yağmur yağmaya başladi.
"Kim o zaman dedim Şebnem" gürledi.
"Söyleyemem."
"Tehdit mi ediyor? Para mi istiyor.?"
"Söylesene be kadin?" avazinin çiktiği kadar bağirdi.
"Evet!"
"Ne evet tehdit mi ediyor?"
Susdum.
"Haydee. Delirtmek mi istiyorsun adami? "

Yarı Yol(tamamlandi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin