Bölüm 1

28.7K 532 28
                                    

Güzel bir sonbahar günüydü.Kuşlar cıvıl cıvıl öterek dışarıya olan özlemimi daha da arttırıyordu.Bu dört duvar arasında bir kaç hayat kadını ve beni bu duruma düşüren Leyla Hanımla kalakalmıştım.
İçerisi az da olsa soğuk ve karanlıktı.'Ben suçsuzum" diye bağırmaktan vazgeçip Küçük tahta oturakların birine oturdum.Popomun yarısının dışarıda kalmasını önemsemeden bağdaş kurdum.İçerisi karanlıktı ve bir o kadar da soğuk.Karanlığa alışmış gözlerim birden saçılan ışığa karşı direniyordu.Alışmaya ve az çok görüntüler belirginleşmeye başladı.
Kapı açılmış ve ardından içeri birileri girmişti.Işığın ardından beliren bir kadın silueti ile ayağa kalktım ve parmaklıklara yapıştım.
"İrem senin ne işin var burada ?"
"Asıl senin ne işin var burada,Erva.Niye buradasın?"dedi.
Evet ,benim burada ne işim vardı?Hep o Leyla Hanım yüzünden olmuştu.Onun yüzünden bu genç yaşımda hapse düşmüştüm.
"Sadece bir yanlış anlaşılma"dedim.
İremle bir iki saniye anlamlı gözlerle bakıştık.Sonunda kapıdaki polis "Bitti,dışarı"dedi.
"Ben seni beklemeye çalışırım olmadı yeniden gelirim.Adamları zor ikna ettim.Sürem az.Kendine iyi bak"dedi ve gayet sakin bir şekilde yeniden dışarı çıktı.
Sanki yıllardır hapisteydim.Ne bu alışmışlık?
''Sen de git zaten ya!"diye bağırdım ve ayağımla demirleri tekmeledim
Ellerim titriyordu.Sinirden ağlamak istiyordum.O anki aptallıkla arkamı dönüp Leyla denen o kadına tehtidler savurmaya başladım.
"Hepsi sizin suçunuz!Hepsi.Sizin yüzünüzden ben buradayım!"diye bağırdım.
Hapishane havası bana iyi gelmiyordu.
''Sayende bende aynı yerdeyim!İnsan bu kadar mı beceriksiz olur ya?''diye karşılık verdi.
''Sonuçta verdiğiniz görevi yerine getirdim mi?Evet. Düğün iptal mi iptal!"dedim ve gidip oturakların birine oturdum ve bacaklarımı göğsüme doğru çektim.Aynı hücrede bulunduğum sarışın travestili kişi;
"Siz de mi fuhuştan?"dedi.Bir diğeri de yanındakiyle gülerek fısıldaşıyordu.
Sinirlerime hakim olamıyordum.Gözyaşlarım bir süre sonra bir daha durmamak üzere akmaya başladı.Sinirlerim Çin malıydı tabi.

Birden kapı yeniden açıldı ve başka bir polis içeri girdi.
"Erva seçkin?"diye bağırdı."
Sesi duymam ve ayağa kalkmam bir olmuştu.

"Sonunda!Suçsuz olduğum sonunda anlaşıldı!"diye tısladım.
''Dışarı henüz çıkmıyorsun gel benimle''dedi.
Son kez arkamı dönüp bu lanet yere bir daha baktım.Leyla Hanım gözünü önüne dikmiş ve dalıp gitmişti.Parmaklıkların ardına adımımı attığım anda içim rahatlamıştı.Huzuru bulmuştum.

O dar karanlık ve içeriği kötü ortamdan çıkınca kendimi cennete gibi hissettim, sıcak ve ışıklıydı.Yanındaki memurlarla birlikte Arka Sokaklar'daki Rıza babanın ofisi gibi bir odanın önüne geldik.Memur Bey kapıyı tıklattı ve gel emri ile içeri girdik.O damat bozuntusu da buradaydı.Öldürücü bakışlar sergilemeye çalışsam da o adamın yapabileceklerinden korkuyordum.
İçeri girip yerimi alınca gözlerimi ona diktim.Düğünden geldiği gibi soluğu burda almış,damatlığıyla gelmişti.
''Evet Yağız Bey bu hanım kızımızdan mı şikayetçisiniz?'' dedi.Demek damat bozuntusunun adı Yağız'dı.
''Hanım kız demeye bin şahit ister,bakmayın siz onun bu istikrarlı ve masum hallerine"dedi.
"Beni yıllardır tanıyor çünkü!"diye kısık sesle tısladım. Yanımdaki memur konuştuğumu farkedince işaretle uyardı.
''Suçlu olabilirim ama bu dediklerinize katılmıyorum.Yeri geldiğinde de masum biri olmayı bilirim"dedim uyarılara kulak asmayıp.Kendimi savunma konusunda elbette başarılıydım.Ve bu durumda da kendimi savunacaktım ki ne bir avukatım vardı ne de bir yandaşım.Tek arkadaşım dilim.
''Size soru sorulmadığı müddetçe konuşma hakkına sahip değilsiniz"dedi amir bey.Az önceki yumuşak tavrı giderek azalıyordu.O herife gülerek bakan tontiş bana 'hepinizden nefret ediyorum,keşke ölseniz' dermişcesine bitkin ve bıkkın bakıyordu.
"Herhangi geçerli bir sebebiniz veya savunmanız var mı?"diye sordu.
"Yok"dedim.Yoktu çünkü.
"Adaletinize güvenerek geri kalanını size bırakıyorum.Ne gerekiyorsa yapılsın"dedi Yağız denilen herif.
"Ben de güveniyordum"diye mırıldandım.Sonuçta ortada saçma bir olay vardı.
"Efendim?"dedi rıza baba çakması amir.
"Demek istediğim bu kadar saçma bir olay neden bu kadar uzatıldı, anlamıyorum."dedim.
"Saçma?Düğününü basıp evleneceğim kadına itiraf atmanın nesi saçma?"
"Evleneceğiniz kadına iftira atmak mı?Biraz da hatayı karınızda aramalısınız.Şayet söylediklerimin hepsi doğrudur"
Bi anda gelen bu aykırı kız havalarım umarım başıma daha büyük bir iş açmazdı.
"Afedersiniz,aniden çıkıp gelen yabancılara inanmadım benim suçum"dedi iğneleyici bir sesle.
"Aklınızda bulunsun"dedim.Malesef bu patates surat onunki gibi "zafer" kazanmışcasına bir havaya giremeyeceği için mimik yapmaya pek de zorlamadım.
"Tamam bu kadar ilkokul bir kavgası yeterli"dedi
Önündeki dosyaları karıştırmaya başladı.
Beklediğimden de uzun ve insanı konuşmaya zorlayan sessizlik içinde sanki ölecekmişim gibi hissettim.Bile bile hapse girecek belki yıllarca çıkamayacaktım.Kalbimin çılgınlarca atması o herifin "Sakıncası yoksa bir iki dakika konuşabilir miyiz?"demesiyle eski hızına döndü.Gerçi bunu söylemesi de korkutucuydu.
Amir bey'in yanına gidip birkaç bir şey söyledi.Amir bir iki dakika düşündükten hatta diğer memurlara kaş göz yaptıktan sonra "Sadece 5 dakika"dedi.
"Ben istemiyorum"dedim.
Herkes bana dik dik baktı sonra bir eli kolumda hissettim.Kafamı çevirip baktım.Bana dokunmaya nasıl cüret edebilir?
"İstismara uğruyorum şuanda,amirim ben iste-"
Ardından yavaşça kapıya doğru çekti.Amirimle bakışırken kendimi dışarda buluverdim.Yağız beni odadan dışarı çıkarmıştı.
"Rica etsem o elini kolumdan çeker misin? Ayrıca baştan söyleyeyim özür mözür dileyeceksen veya sana hapisteyken temiz çamaşır getiririm diyeceksen boşuna zaman kaybetmeyelim"
"Şu çeneni artık bir kapat.Çok konuşuyorsun"
"Beni konuşmak için çağıran sendin,Konuşacağım tabi.Hem sen ne içi-"sözümü kesmiştir,o an ona yumruk atasım geldi.
"Susacaksan sana bir teklifte bulunacağım."dedi.
Ellerimi göğsümün üzerinde birleştirip pokerface ona baktım.
"Senden benim çalışanım olmanı istiyorum"dedi.
Ne dediğini kavrayamazken bir de "Şöyle izah edeyim; şirketimde özel asistanım olman kaydıyla şikayetimi geri çekeceğim"diye ekledi.
"A-anlamadım?"dedim ağzım beş karış açık bir vaziyette.
"Ne tür bir psikopatsın oğlum sen?Dalga mı geçiyorsun benimle?"
"Bir holding, ayrıntıya girmeyeceğim çünkü anlayacağını sanmıyorum"
"Ha sen ciddisin!"
"Dalga geçiyor gibi mi görünüyorum?"
"Pardon da,beni işe almakla ne elde edeceksin?"dedim alayla.
"Benim de kendime göre planlarım var"dedi.
"Kamera şakası mı bu,Nereye el sallıyoruz?"deyip el sallamaya başladım.
"Dalga geçtiğimi aslında şirketi olmayan muhasebeci bir deli olduğumu düşünüyor olabilirsin ama ben gayet ciddiyim.Sana bir teklifte bulundum,kabul edip etmemek sana düşüyor"dedi.
Beynim sulanmıştı,ne diyebilirdim ki bu durumda?Kabul etmek bir yana onu tanımıyor ne yapıp yapmayacağını bilmiyordum.Dalga geçiyor olabilirdi veya ciddi de olabilirdi.Ona güvenemezdim.Hem az önce beni şikayet eden adam niye şimdi beni işe almak istiyordu?Bir çeşit hastalığı olabilirdi,yani beni işe almak istemesi cidden gerizekalıca bir eylem.
Beynimde dönüp duran düşüncelere bir son verip en mantıklı cevabı verdim.
Ama vermeden önce tüm kozumu kullanmalıydım.
"Yani şimdi rüşvet mi teklif etmiş oluyorsun?"diye sordum.
"Rüşvet değil sadece bir olanak"dedi.Birden memur beyin sesini duydum.
"İçeri,zaman doldu"diyordu
"Sana bir teklif sundum,kabul edip etmemek sana kalmış"deyip içeri girdi.Arkasından içeri girdim.
Ona son kez baktığımda yine suratına o anlamsız ifadeyi yerleştirmişti.
"Değişen bir şey yok ,işlemler devam edebilir"dedi.
Bir insanın hayalleriyle oynamak bu kadar kolay olabilir mi? Hayır desem hapiste evet desem yine hapisteyim.
Tamam bir sonuç olmalıydı.O kelepçe benim bileğime bir daha girmeyecek.
Yanına yaklaşıp kulağına doğru yaklaştım.
"Kabul ediyorum"
____________________________________

Patroncuğumun Asistanıyım | Askıda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin