İçten Sesler

1.4K 75 9
                                    

Ah o 'gurur' denen pezevenk! Hem yanar döner iş yapar hemde bana yalan satar! Hem minik bi itelemeyle açılabilecek kadar esnek bir kapı hem nedensizce başında bekletebilecek kadar düşündürücü hem de ezilip geçilemeyecek kadar derin,ağır ve sağlam.Neyden oluştuğunu bilmediğim ve neden ona böyle dendiğini bilmediğim tuhaf bir şey. Defalarca açmama,kırmama ve ezip geçmeme rağmen hiç öğrenemediğim kapının arkada yüzü beni ürkütüyor. 

Elime telefonu almış  ''Arasam mı aramasam mı? Yoksa mesaj mı atsam?'' diye düşünüyorum.Bir yanım ''O kadar mı düştün.Boşversene!'' der diğer yanım ''Arasana ne duruyorsun?'' diye ısrar eder.Benliğimin derinliklerinden fışkırıp beynimde yankılanan ''Seviyorsan git konuş abi'' diyen ergen ise bildiğiniz gaz veriyor.

Gerçi göte yakın yerden et yenmez ama 3 günlük dünya kas kas nereye kadar? İnsan içinde gelen osuruk mu da kasıyoruz kıçımızı?  Ben bakıcam,o bakıcak . Ben sevicem ama diyemiycem oda diyemiycek.Sonra tam diycekken bi it gelicek bunun aklını çelicek. Sonra bende atanamamış öğretmen gibi kalıcam.Belki barlarda 'sevgi' ararken kötü yola düşerim.Kim bilir? İşten atılıp jigololuk yaparak ekmeğimi kazanayım diye su yerine döl içip kamyon çarpmış ve kalbi çürümüş insanlarla ömrümü yerken bir sokakta cesedim bulunur da 3. sayfa haberlerine düşerim.Gazete okuyan insanlarda kalmazsa unutulur giderim. Yani şöyle bi düşününce, zaman akıyor dostlar.Her geçen saniye daha yaşlıyız. Yani şimdi 'bazı şeyler'i siktir edip istediğimiz şeyleri yapalım.Geriye dönüp pişmanlık 'keşke' demektense en azından güzelce bitirip önümüze bakabilecek noktaya gelelim. En fazla alıcağımız bir 'hayır'. İyi hayır da olabilir kötü hayır da. Sadece tek bir kelimeden ya da bir cümleden ve bazen de bakışlardan bu denli korkmak niye? 

''Eh Selo arıyo muyuz?'' dedi içimdeki meraklı ergen.Sandalyesine ters oturmuş ve kollarını sırt dayama yerine koymuş bekliyordu.Kafamdaki bütün düşünceleri dağıtıp sesini duyurdu.Kendime dahi tam olarak açıklayamasam da, sanki başka bir boyuttaymışcasına 'ben'lerden oluşan karanlık bir odadaydım.

''Yok bence mesaj at'' diye öne çıktı biraz daha zeki görünümlü olan.

''SmS mi WhatsApp mı o zaman?''Aralardan yükselip neşeli ve yerinde duramayan tavırlarla sordu sabırsız çocuk.Ellerini kahverengi saçlarında gezdirdi ve odayı onun kahkahası kapladı.O güldükçe karanlık yerini aydınlığa bırakıyordu sanki.

''Bence doğru olanı yapmıyoruz.'' diye bir ses yükseldi odadan.Çocuğun kahkahasını kesti ve etrafı yine kararttı.Soluk ceketini düzeltip iyice yaklaştı.Elindeki sigaradan dumanı her çektiğinde sanki parçalanıyor ve odayı karartıyordu.''Biz...Daha kaç kez üzülücez? Ne zaman kırılsak 'Asla sevmiycem' diyerek yemin ediyor ve yine ardından koşuyoruz o illetin.'' dedi.Etrafı bir sessizlik kapladı ve pür dikkat gözleri kızarık ,yanakları çökmüş, elleri,kolları ve çene altından tişörtünün kapattığı yere kadar yara bere içinde boynu olan yarı ölü tipe baktık.Sigarasından bi nefes daha çekip gözlerini sildi. ''Gözyaşlarından utanıcak kadar güçsüz olmadık! Ama birinin yanında ağlıyacak kadar da güvenmeyelim.Zayıf olduğumuzu düşünücek.Geri döndüğümüz için daha çok kırabiliceğini sanıcak.'' 

Onun lafları odada yankılanmıştı.''Ama belki de-'' diye söze girmişti çocuk.Ama bitiricek kadar neşesi kalmamıştı.''Unutmayı deniyelim'' dedi karamsar tip.''O zaman daha kolay'' 

''Sevdiğini söyledi'' dedi sandalyesinin sırtlığına 'tık tık' diye vurarak.''Güvenmiştik.Sevmiştik.''dedi. 'tık tık' yapmayı kesti ve ''Onunla sonuna dek birlikte olmak istemiştik.'' diye gülümsedi.Karamsar olana bakıp ''Unutmak sadece kolaya kaçmak.Korkak mıyız ki kolayı seçiyoruz?'' diye ona tokat gibi çarpık öfkesini harlayan sesle söyledi.Karamsar tip ayağa kalktıp hızlıca sandalyedekinin karşısına dikildi.

 ''Zaten hep bu yüzden kaybediyoruz aptal!''  diye gürledi.Çocuk ayağa kalkıp ''Ama denemezsek bilemeyiz'' dedi. Birbirlerinin yakalarından tuttular.''Bence hallederiz'' diye atılan neşeli çocuğu itti ve ''Hep aynısı sikik velet! Biri için kendimizi çürütüyoruz hiç görmüyorsunuz.''

''Onunla olursak çürümeyiz''

''Naparız? Çiçek mi açarız.''

''Konuşalım.Sorunlarımızı konuşarak çözebiliriz'' 

''Hep aynı bokun farklı rengini yapıyoruz.Başka bişey bulalım'' 

Sesleri beynimi ağrıtırcasına yüksekti.Hep bir ağızdan konuşup beynimi bulandırıyorlardı.''Yeter'' demek istedim ama birbirlerine o denli kapılmışlardı ve tüm benliğimi esir almışlardı ki hiçbir şey yapamıyordum.Kendimle olan tartışma kavgaya dönmüş ve muazzam bir acıyla her yerimi sarmıştı. Diğerleriyle birlikte olmak yenine kulağıma fısıldayan o 'ben' burdaki herkesten daha iyi tavsiye veriyordu. ''Doktora gitmeliyiz'' demişti.Sahi ya sanırım çok bile geç kaldık.

''Yeter'' diye tüm gücümle bağırıp gürültüyü susturmak istedim.Tekrar ve tekrar...Birbirlerine yumruk atan çeşit çeşit 'ben'lerle dolu bu oda artık beni delirtiyordu.

''Yeter'' diye son kez bağırdım.Gözlerimi sımsıkı yummuşken korkarak açtığımda sonunda Tv karşısındaydım.Derin bir nefes alıp odaklandım.Ve ısrarla çalan kapıya baktım.Zorlukla yerimden kalkıp kapıya yöneldim.Kapı deliğinden bakınca gördüğüm yüz yine içimdeki sesleri bir anlığına yükseltmişti.''Hayır...Hayır!!'' dedim içimden.Bu önemli bi durumdu.Şimdi herkes susucak ve ben konuşucaktım. Tabi hala benden kaldıysa.

''Selim.Lütfen.Aç kapıyı.'' dedi.Ben kendi kendimi harap ettim,duygudan duyguya geçiş yaptım,karar üstüne karar vermeye çalıştım ve tüm o yollar arasında boğuldum hatta benliğimi dahi yitiricek gibi hissettim.Ama o her boku yine sikti attı.Yine sıfırım.

Açtım kapıyı.Açar açmaz şaşkın gözlerle bakıp direk sarıldı.''Noldu? Naptın?Niye ağladın?'' diye tüm soruları üstüme yöneltip özürlerini sıraladı.Kafam rahatlamış gibi tepkisiz ve yıkılıcak gibiyken elimle onun belini kavradım.Adını söylemeye dilim varmadı ama binlerce sesle kafamda yankılandı. Şerefsiz...yavşak...piç...Ben 'buyur' bile demeden içeri nasıl ettiyse girmiş ve koltukta yanıma oturmuştu hemen.Bende omzuna kafamı gömmüştüm.Sol elim serbest ve sağ elimle onun omzuna dokunurken sırtımı sıvazlıyordu.''Üzgünüm...'' deyişi vardı.Sadece bir kelimeyle herkesi susturmuştu.Benden daha iyi bir ben oluyor sanırım.Ben bile bana söz geçiremezken.O her nasılsa her şeyi yıkıyor ve tekrar kuruyordu.

''İşte bu yüzden kaybediyoruz'' diye içeriden bir ses duydum ve kapattım gözlerimi.''Beni  duymazlıktan gelemezsin'' dedi.Ama ondan sonra odaklandığım tek şey Alp'in ''Özür dilerim'' ile başlayan bahaneleriydi.

Fazlası cidden zarar.Birine bağlanmayın asla.Sevmeyin birini.Kendinizi ihmal edip üzülürsünüz.Ama sevmezseniz de boşluk gibi gelir yine üzülürsünüz.İki ucu boklu sopa yani hayat. Vaz geçilen intiharlarla yaşıyoruz.

Şşt Fark EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin