O Köprüden Geçmeyecektim

1.8K 91 31
                                    

Şehir nasıl çıkamadıysa soğuğun etkisinden bende öyle çıkamamıştım onun etkisinden.Bindiğim  leş gibi kokan otobüs (Hava soğuk olduğu için üşendim.Yoksa yürüme mesafesi) tuttuğum direk ve 4 kişilik yer kaplayan teyze.''Hanımefendi bi çekilseniz...'' kem küm bişeyler etsenizde o teyze kapının önünden üzün bir süre çekilmez ve kendinin tığ gibi ince olduğunu sanıp ''Geçemedin mi?!'' der.Belki hastalığı vardır falan filan kimse dış görünüşe bişey demedi ama .mına kodumun otobüsünde .mına kodumun kapısının önünde beklememeyi öğrenemeyen bir toplum var.Toplu taşıma kullanmayı nasıl bilmiyorsa bu ülkedeki bazı insanlar, bende öyle bilmiyordum aslında çok sevdiğim adamı nasıl seveceğimi.

En nihayetinde evime geldiğimde (çok gariptirki ne sokakta beni kovalayan bir köpek ne de apartmanda kira isteyen yönetici gördüm) donmuş ellerimle anahtarı almaya çalıştım.Ama ben anahtarı daha çıkarmadan kapı ardına dek açılıp sevecen bir gülümsemeyle karşılaştım.''Hoşgeldin'' diyen maviler ve entellektüel hava veren o gözlüklerle bakan sevecen yüz...kendime ''gerizekalı'' olduğumu kabul ettirdi.

''Hoşgeldin'' dedi.

''Hayırdır.Psikolojik deney falan mı? '' dedim.Mesleğinden ötürü yaptığı sinir şakalar gibi gelmişti.Çünküü o gülümseme gerçek olamayacak kadar güzeldi.

''Hayır'' diye güldü.Kafasını öne eydi ve sonra tekrar bana baktı biraz yaklaştı.Bende bir adım geriye gittim.Yine güldü.''Gelmene sevindim.Son zamanlarda  pek uğramıyorsun.'' dedi.

''İş işte'' dedim.Üstümdekileri çıkartıcak zaman bile bulamamış ben, en sonunda şu monttan kurtuldu.  ''Ee sen naptın?'' dedim.Bana yaklaşıp kravatımı gevşetti ve gömleğimin ilk 4 (Kafamın geçmesini sağlayacak kadar)düğmesini açarken ''Evdeydim'' dedi.''Seni bekliyordum''

Bu 'fazla' yakın davranışları beni sinir etmişti.Hala aramızdaki mesafe çok az olmasına rağmen iyice kapatmaya açışırcasına yaklaştı.Yüzüme bakması beni rahatsız ettiğinden kafamı başka yere çevirdim. Sanırım kendime ve bazı şeylere dürüst olmanın zamanı gelmişti.Aramıza biraz mesafe koyarak ayrıldım ve boğazımı temizledim.''Biraz daha mesafeli mi olsak?'' dedim.Umursamaz cool ergen tripleri gibi donuk ve sıkılmış yüzü beni iyice sinir etti.Halbuki çok da kibarca dilegetirmiştim

''Beni sevdiğini biliyorum.O zaman niye uzatıyorsun?'' dedi. T*şak geçer gibi bi ifadeyle başka birine  bunu söyleseydi şuan tekme tokat dövülmüştü.

''Liseli kezban havalarını bi bıraksan artık.Ne zaman biri yüzüne gülse sana aşık sanıyorsun.Aş bişeyleri'' dedim.Sonra sessizlik oldu ve bende düşünmek için zaman buldum.Sorduğu sorular bana olan tavırları...Kıravat? Düğme?Açmak? bunları yan yana getirdiğim zaman aklımda tek bir soru bütünlendi.

''Gay misin?'' dedim tüm ciddiyetimle.Kem küm etti,kekeledi.En sonunda kendini dizginleyip '' Hayır'' diyebildi. ''O zaman yapma şöyle şeyler'' dedim.Utandı.Bakışlarını kaçırdı.Bende odaya gittim. Gündelik rahat giysileri giydim.Şu zenginler evde pantolonla oturup napıyor hiç anlamıyorum (Hiç zengin olmadım, öyle mi bilmiyorum).

Psikolog olmasına karşın kendi psikolojisi bozuk it, daha kendi davranışlarını anlamlandıramaken bide milletin psikolojisinden bahsediyor.Şu hallerini gördükçe onun hastalarına acıyorum. Delilerse bile iyice deli olucaklar.Yazık.

Almış laptopunu kucağına elinde kahvevi ve entellektüel gözlüklerle dışardan güzel ama içi çürük bir ceviz. Anca twitter da kahhvenin rahatlatıcılığından bahset ve kendini havalı san. Bir zamanlar 7-24 onu takip ettiğimden (her yerde ama heryerde) iyi biliyorum. Twitlerine bakarsanız eğer görüceksiniz. Psikolog olarak işe başladığı ilk zamanlarda attığı '' Psikopatlar beni bulmadı ben kendim seçtim'' yazmıştı.Bende FAV 'a eklemiştim.Naparsa benim için hep favoriydi zaten.

''Ne yiyeceğiz?'' dedim.Doğru düzgün bişeyler de yemedim zaten.Açım.

''Yemek yok'' dedi.Hüzünlendi.''Evde sadece kahve kalmış,makarnalar bitmiş.'' dedi ve gözleri doldu.Yaklaştım yanına. ''Ne kadarın var?'' dedim.''Ne kadar lazım?'' dedi.Güldüm.Omzuna dostça vurdum.Aferin lan arkasını ağlattığım sonunda bi işe yaramaya başladın! ''5'er verip pide söyleyelim'' dedim.''Ben 6 vereyim de ayran da alalım'' dedi.Bayadır bu konuşmaları yapmıyorduk.İyi geldi.Yumrukları tokuşturduk. Eh bi yerde de 10 senelik dostuz.P*ç miç ama sevilesi biri.

2 sokak ötedeki pideci eve servis yapıyor.(Helal onlara.Esnaf işte!) Fazladan da koymuş adam.(Tanışıklığımız var) Adam gibi adam! Oturduk yedik.Taştaş sohbetleri,ondan bundan konuştuk. ''Cuma Paris'teyim'' dedim.Ayranını masaya püskürttü.Okkalı bi tokat attım.''Nimete niye tükürüyosun atom ziyanı it! Biz yiyoruz dimi onu?'' dedim.Adam bldiğin pideyi ayran etti ya. ''Kusura bakma'' diyor bide it.Yavru it bakışı yapan it.Neyse sinirlenmiyorum.

''Bizim şirketin toplantısı için.Tercümanlık yapıcam.Patronu etrafta gezdiricez bide.Anlıyacağın Kardeşin ortamlarda.'' diye böbürlendim. Paris sonuçta boru değil.

''Bende işte pazara gideyim diyordum...Öyle işte'' dedi.Az kalan ayranını dikti.''Görüşürüz madem'' dedi.Ayranla efkarlanan Tan ve hayvan gibi adını bilmediğim maddeleri çekip hiç bişey olmamış gibi devam eden keş tayfası.Dünyada çeşit çeşit insan var. 

''Senin şu arkadaşında geliyor sanırım.'' dedi.''Hangisi?'' dedim.''Geçen senle eve gelen.'' dedi.''Evet''dedim. Ardında hiç bir anormallik aramamıştım.''Çok yakınsınız sanırım'' dedi.''Demiştim ya!Sevgiliyiz.'' dedim.''İyi'' dedi.Konuşmadı sonra.''Ben yatıyorum'' dedi.Erken olduğunu söyledim.İşinin olduğunu söyledi.''Eh iyi madem'' dedim.Sofrayı toparladım.Çöp kutusunun içindekilere baktım.Bira şişeleri ve sigaralar.Şunlara verdiğim parayı biriktirseydim Mustafa amcanın kirasını geciktirmeden öder ve artanıyla yine içerdim.

Biyerlere gidiyoruz ama nereye? Ünlü bir şairinde dediği gibi; Geçme Namık Kemal köprüsünden , ürkütürsün vakvakları. Çok sıkı kot giymişsin.Sıkıştırıyor taştaşları. Yani şair diyor ki; Ota  b*ka karışma b*k edersin işleri. Kendini çok üzmüşsün.Yapma şöyle şeyler senden önemlimi? demiş şair.Kusurlarımız af ola.



Şşt Fark EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin