9.KIVILCIM

73 12 18
                                    

Mesih ve Cersie' nin arasındaydım. İkisininde boyu benden uzundu. Tamamiyle gümüş olan yuvarlak bir kütlenin üzerinde duruyorduk. Karşımızda 7 insan vardı. Yarım daire şeklinde yanyana duruyorlardı. Tam karşımda, aynı hizamda duran 20-25 yaşlarında kumral ve keskin yüzhatları olan çocuk bize yaklaştı. Etkileyici bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Elirya Alem'e hoşgeldin. İhtiyarlar olarak seni aramızda görmekten onur duyuyoruz."

Evet burada hoşbuldum* demem gerekiyor galiba. Ama diyemiyoruuum. Çünkü şaşkınım! Bunlar nasıl ihtiyar?! Tamam Mesih yaşlarını göstermediklerini söylemişti ama nebiliyim bu kadarı da biraz şov bence. Karşımda 4 adet meteor parçası erkek ve 3 tanede peri  kadar güzel kızlar vardı.

Aynı çocuk devam etti.

"Sana kendimizi ufacık anlatıyım. Birbirimizi daha iyi tanımak için bol bol vaktimiz olucak zaten."

Karşımızda en solda duran kızdan tanıtmaya başladı. Esmer ve saçlarını uzun bir tek örgü yapıp sağ omuzundan sarkıtmış ve tam bir esmer güzeli misali dolgun ve şekilli dudakları , minik bir burnu vardı. Boyu tahmini 1.70 civarı ve zayıftı.

"İlayn, o bir şaman. Seni bitkiler ve onlari kontrol edebilme, zehirler ve tedaviler konusunda egiticek."

Başımı memnum oldum der gibi salladım.

Çocuk İlayn'ın hemen yanında ki beyaz tenli, gümüş rengi saçları ve keskin yüz hatları olan kirli sakallı
kaslı erkekten devam etti.

"Belamir, o eski dilleri, ırkları ve taşları çok iyi bilir. Sana tüm bildiklerini ögreticek."

Belamir'in yanında açık kahverengi saçlı, buğday tenli kız vardı.

"Misa, başkalarının bedenine girebiliyor. Bu doğuştan gelen bir yetenek bu yuzden boyle bir yetenegin yoksa egitilmiyceksin. Yeteneklerini ve neler yapabildigini senin gibi bizde bilmiyoruz Elirya. Bunu uzun bir zaman ve egitimlerin sonucunda ogrenecegiz."

Misa' dan sonra sıra kendisine gelmisti ama kendisini atlayıp yanındaki kızıl saçlı ve oldukça çekici görünen kıza geçti.

"Aslında tanışmış sayılırsınız. Mesih sana bahsetmiş olmalı. Bu Reana, yeteneklerini biliyorsun aslında rüyalara girebilir ve kendisinden yuzlerce mil uzaktaki bir karincayi bile görebilir. Reana seni düşmanlarinin zihinlerine girebilmen icin egitecek , karincayi görme konusuna gelirsek bu da dogustan gelen bir yetenek."

Sıra son iki erkekteydi. Birbirlerine simâ olarak benziyorlardı. Ama biri esmer digeri sarışındı.

"Son olarak Ronan ve Noran kardeşler, ikiside dövüş ve savunma konusunda Alem'in en iyileri ve savaş stratejisi konusunda uzmanlar. Onlarla çok sık görüşeceksin Elirya."

"Ah az daha kendimi unutuyordum. Ben Kerayn kara büyülerde dahil tüm büyücülük işlerinde beraberiz. Düşmanlarımız sandığımızdan daha da karanlık."

"Bu arada Cersie, o bir elf ve Alem'e giriş çıkış için bir anahtar."

"Hepinizle tanışmaktan şeref duydum. Bana bu savaşta destek oldugunuz icin hepinize minnettarım. Sizi hayal kırıklığına ugratmayacagım. "

Mesih'e baktım. Bana bakıyordu.

"Mesih'i tanıyorsunuz galiba."

Kerayn güldü ve kafasını salladı.

"Aslında onu senden daha iyi tanıyoruz. "

"Yaaaa?!"

Mesih başını hafif öne eğmiş yandan bana bakıyordu. Sol eliyle ensesini kaşıdı ve sırıttı daha sonra konuştu.

"Sen kuleden kaçtıktan sonra İhtiyarlar benimle iletişime geçti. Alis'i ve Burça'yı bulmamı sağladılar. Reana zaten sürekli bizi izliyordu."

Reana sürekli bizi mi izliyordu?¿
Aman Allah'ım Mesih benim popoma vurduğunda Reana bizi mi izliyordu yani?!! İnanamiiöoooggggruum. Bu utanç verici. Yüzümün kızardıgını hissedebiliyordum.

Mesih ne düşündüğümü anlamış olucak ki sırıttı. Bana doğru kafasını eğdi ve kulagima fısırdadı.

"Merak etme Reana birara hatlarda sorun yaşadı."

Gözlerimi büyüttüm ve dudaklarımı birbirine bastırıp Mesih'e baktım. Bide hatlarda sorun yaşadı diyo! Masus yapmış pislik!

Kerayn Cersie 'i yanına çağırdı. Cersie bana gülümseyip yanımdan ayrıldı. Kerayn Cersie 'nin kulagına biseyler söyledi ve bize döndü.

"Cersie size odalarınızı göstersin. Rahatınız için her şey düşünüldü. Hizmetinize birer tane hizmetkâr da verildi, ihtiyacınıza göre sayıyı arttırabiliriz. Yarın sabah büyük salonda görüşürüz. İyi geceler."

Mesih'le beraber teşekkür edip kubbeli odadan ayrıldık. Cersie önden yürüyüp bize rehberlik ediyordu. Kubbeli odadan çıktığımız andan bu yana çok sayıda merdiven basamağı indik. Merdiven aşağıya dogru dönerek devam ediyordu. Mesih'le yanyana basamaklardan iniyorduk. Gözucuyla ona baktım. Gözlerini bile ayırmadan Cersie'yi izliyordu. Gözüyle resmen yedi kızı. Mesih'e bakarken birden tökezledim ve ufak bir çığlık attım. Mesih ani bir hareketle beni belimden yakaladı. Elimle tişörtünün göğsüne yapıştım. Bir anlık korkum geçince geriçekildim. Hayır çekilemedim! Mesih'in kolu belimi bırakmıyordu! Tekrar denedim. Ahh olmuyo! Kafamı kaldırdım ve ona baktım tam çemkirecektim o benden önce davrandı.

"Bir daha bana uzun uzun bakacağında söyle sakin ve merdiven olmayan bir yere geçelim kıvılcım."

Kaşlarımı çattım ve yine bi karış açık agzımla öylece kalakaldım.

Gögsüne vurdum ve onu ittirdim beni bu sefer serbest bıraktı.

"Ayı!"

Cersie'ye yetişmek için merdivenlerden inmeye devam ettim. Mesih'te çok gecikmeden bana yetişti.
Bir kaç basamak daha indikten sonra sol tarafımızda bir koridor belirdi sağ tarafımızdaysa merdivenler aşagıya doğru devam ediyordu. Cersie koridora yöneldi , Mesih'le birbirimize baktık. Bana önden buyurmam için yol verdi. Ben şok!
Mesih. Bana. Yol verdi. Mesih. Ayı olan. Bir an duraksadım. Sonra o vazgeçmeden hemen koridora yöneldim ve bu anın keyfini çıkardım. Koridor geniş ve oldukça uzundu. Kimselerde yoktu. Duvarlar da altın işlemeler ve gösterişli heykeller vardı. Zemin bembeyaz mermerdendi. Tavanda koridor boyunca fresklerle süslenmisti. Yaklaşık 100 metrelik koridoru yürük ve karşımıza iki merdiven çıktı. ( yine mi?)
Biri sağ tarafta ve digeri sol taraftaydı. Cersie sağ taraftaki merdivenden inmeye başladı. Biz de hemen arkasındaydık. Merdivenlerden kurtulduktan sonra karsımızda iki tarafı onlarca kapı olan oldukça geniş bir koridordan geçtik. Evet yol bitmek bilmiyordu. Geniş koridoru da geçtik ve önümüze geniş bir avlu açıldı. Duvarlar boydan boya çiçeklerle kaplıydı. Biz avlunun ortasına doģru ilerlerken çiceklerin taç yaprakları bizi izliyordu. Avlunun ortasında bir havuz vardı. Havuzun yanından geçerken havuzun içine baktım. Havuzun içinde gökyüzü, dolunay ve yıldızlar görünüyordu. Kafamı kaldırdım ve tavana baktım tavanda buyük bir şamdan vardı. Havuza büyü mü yapmışlar?! Çok havalıı!.

Avlunun ucunda karşılıklı iki oda vardı ve avlu böylece son buluyordu. Cersie

"Sağ taraftaki senin odan Elirya , sol taraftaki de senin Mesih. Dinlenmenize bakın yarın uzun bir gün olucak. Iyi geceler."

Cersie bize gülümseyip yanımızdan ayrıldı. Mesih'le başbaşa kalmıştık. Odamın kapısına yöneldim. Mesih'e son bir kez baktım.

"Iyi geceler Mesih."

"İyi geceler kıvılcım."

Odamın içine girer girmez günün yorgunlugu üzerime çökmüştü. Hemen uyumak istiyordum. Oda oldukça büyüktü. Yorgunluktan mıdır nedir odada sadece karşımda duran büyük, krem rengi ipek çarşaflı yatak dikkatimi çekti. Koşarak yatağa atladım. Kabarık kuştüyü yastıkla ve yorganımla bütünleşip huzurlu bir uykuya yelken açtım. Yarın yeni bir hayata başlıycaktım.

-ANKA-ateş kehaneti-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin