Bölüm 10

115 28 4
                                    




Ben bunları düşünürken Zeynep 'in telefonu çaldı. Annesi arıyordu. Eve çağırmış. Gitmesi gerektiğini söyledi. Erva' da yapması gereken bir proje olduğunu yoksa o dersten kalacağını söyledi. İkisi birlikte gittiler. Kendimle baş başa kalmıştım. Şuan Minel ' e dediğim laf yüzünden kendime kızgındım. Semihle de bozuşmuştuk. Düşünüyorum da acaba sorun bende miydi?

Evde tek kalmaktan korkuyorum artık. Dünden beri yalnız kalmamıştım ama şimdi bir anda yalnız kalınca ister istemez korktum. Acaba Atakan 'ın bahsettiği kişi ben tekim diye beni öldürmeye kalkabilir mi? Olabilirdi. Sonuçta bana zarar vermeyi emretmiş biriydi. Kimdi bu? Ve benden ne istiyordu? Sıradan bir psikopat mıydı? Yoksa benim tanıdığım biri mi? Ama tanıdığım biriyse beni öldürmek niye istesin değil mi? Kafam karışık. Bir ton soru işaretiyle dolaşıyorum. Mutlu olacağımı zannettiğim anlarda illa bir şey olmasından fazlasıyla yorulmuştum.

Yalnız hissediyordum. Hem de fazlasıyla. İnsan en yakın arkadaşlarından biriyle küsünce tüm dünya ile küsmüş gibi hisseder. Koca bir boşluk hissediyorum. Onu kırmıştım. Büyüttüğümü düşünmüyorum. Çünkü ciddi anlamda saçma sapan bir laf çıkmıştı ağzımdan. Minel gibi alıngan birinin de buna kırılıp küsmesi gayet doğaldı. Gönlünü nasıl alabilirim hiçbir fikrim yoktu. Özür dilesem kabul etmezdi. Güzel bir şey yapmalıydım. Şuan güzel şeyler bile düşünemiyorum. Sonuçta tabağıma doldurmuşum her bir derdi.

Hastaneye yattığımdan beri sigara içmiyordum. Zaten ya annemi özlediğim de ya da canım bir şeylere sıkkın olduğunda içmek isterdim. Ama kızlar beni tek bırakmazlardı ve elimdeki bir dal sigarayı alıp kırarlardı. Şimdi ise yalnızlığıma yakacağım bir sigara. Ağlamak istiyorum sebepsizce. Çok fazla sulu göz biri oldum farkındayım. Ağlamak istedim şuan ama gözümden yaş gelmesi yerine sadece kalbim acıdı. Ne yani artık ağlayamıyor muydum? Ah! Ne güzel. Ağlasam rahatlardım belki de. Biraz da olsa hafiflerdi içimdeki sıkıntılar. Şimdi o da olmuyor. Bazen acaba hayatım dört dörtlük olsaydı yine üzülecek şeyler bulur muydum diye düşünüyorum. Ben bulurdum. Şu halı niye yamuk der ona bile ağlardım. Çok huysuzlaştım. Aslında dertler beni buluyor cidden.

Son kez açar ümidiyle Minel'in numarasını tuşladım. Ve... Açmıştı.

''Alo'' dedi soğuk sesiyle. ''Minel, benim Açelya. '' dedim sesim titrerken. ''Farkındayım.'' Dedi.

''Ben özür dilemek istiyordum. Öyle düşündüğüm yok. Sen benim en yakın arkadaşımsın. Asla öyle bir şey düşünmem. Semih aptalca konuşup beni sinirlendirmişti bende haber verdiğiniz için kızmıştım. Beni affeder misin? '' dedim ve cevap vermesini bekledim. Cevap vermedi.

''Alo? Minel ! Alo? '' dedim ve telefona baktım. Telefonu yüzüme kapatmıştı. Moralim daha çok bozulmuştu.

Semihi de aramak istedim. O çalar çalmaz açmıştı. ''Semih? '' dedim.

''Efendim Açelya bir sorun mu var ?'' dedi.

''Bilmem galiba. Yada sadece seninle konuşmak için aradım. Yada neden aradığımı bilmiyorum. Yada dertleşmeye ihtiyacım var. Off... Şuan ne yapmak istediğimi bile bilmiyorum .'' dedim.

'' Birileri canını sıkmış '' dedi.

Güldüm. '' Beni çok iyi tanıyorsun '' dedim .

'' Evet, öyle. Şuan ağlamamak için zor durduğunu da biliyorum .'' dedi.

''Bak şimdi yanıldın işte. Ağlamak istiyorum rahatlarım diye ama sanırım artık ağlayamıyorum. '' dedim.

Cevap vermedi ilk baş. '' Düşündüğümden daha da kötüsün. Bir psikolog ayarlama mı ister misin? Dedi.

Gök, Yüzünde #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin