Otele ilk ben varmıştım , Jackson'u bekliyordum. Neden böyle olduğunu, bir anda neden böyle ilişki yaşamamız gerektiğini anlamıyordum. Otoparkın girişinde beklerken şapkamı takmıştım. 5 dakika sonra Jackson geldi. Ne yapmamız gerektiğini menajer abilerimiz söylemişti. Ama Jackson geldiğinde, denilenden farklı bir şey yaptı ve bana sımsıkı sarıldı. Menajerin bize ters ters baktığını görüyordum. O sırada abimiz başıyla 'tamam'işareti verdi. Bu demek oluyordu ki fotoğraflarımız çekilmeye başlamıştı. Jackson geri çekilip ellerini yüzüme koydu. Gülümseyerek,
"Fazla abartmıyor musun sence de?" dedim.
"Bırakta tadını çıkarıyım." dediğinde zoraki bir gülümseme daha attım. Daha sonra otelin içine girdik ve bütün kameralardan uzaktaydık. Odamız önceden hazırlanmıştı ve bizde gizlice odaya girdik. Tabii buna ne kadar gizli denirse...
Odaya girdiğimiz andan itibaren fotoğraflarımız bütün magazin haberlerini dolduruyordu. Altına bir sürü yorumlar atılmıştı. Okuyacaktım ki Jackson telefonu elimden çekti.
"Birkaç gün internetten uzak durursan sevinirim." dedi.
"Uzak durmak istemi-" derken işaret parmağını dudağıma bastırdı.
"Yorumları okuyup üzülmeni istemiyorum Yun Hee" dedi ve devam etti. " Sen üzülünce yüreğim parçalanıyor. Bunun olmasını istiyor musun? Eğer gözlerinin önünde acı çekmemi istiyorsan al oku yorumları" dedi ve telefonu uzattı. Başımı iki yana sallayarak reddettim.
Yüzüme yaklaşıyordu yavaş yavaş galiba öpecekti beni. Buna izin verir miyim? Tabiki hayır. Yüzüne şaplağı geçirdim.
"Oha" dedi.
"Asıl sana oha. Ne o beni mi öpecektin ? " diyerek bağırdım.
"Sevgili değil miyiz?" dediğinde bir tane daha yapıştırdım.
"Beynindeki pırasaları çıkarsan bir tencere sebzeli ramen yapılır, pırasa beyinli" dedim.
"En azından benim beynim ramen yapmaya yarıyor ya senin ki? Beynin gözbebeklerinden bile daha az dönüyor" dedi.
"Kafanı aksesuar olarak kullanma istersen"
"Aksesuarlar güzel görüntü oluşturur. Sen kullan da sana da yararı olsun" dedi.
Evet tam olarak çileden çıkmıştım. Az önce romantiklikten ölen bey, şimdi laflarıyla beni ezip geçiyordu.
"Aksesuara ihtiyacım yok benim" dedim.
"Aynada tipine hiç bakmıyorsun galiba" dediğinde dudağımı büzmüştüm evet. Bu kadar hakaret beynimin error vermesine neden olmuştu. Ellerini saçlarıma götürerek yüzümü kendisine çekti.
"Senin varlığın bütün kızlara haksızlık" dedi. İçimden binlerce kez 'oha' demiştim. Çinli olmasına rağmen korecede böyle güzel konuşması beni şaşırtmıştı.
"B-Bu sözü çok beğendim" dedim. Bir anda yandaki yatağa zıplayarak,
"O zaman bunu hemen paylaşmalıyım" dedi ve telefonunu çıkarıp selca çekti. Çektiği selcayı İG'ye yükledi.