Bölüm 16

4 2 0
                                    

Benim için sanki zaman durmuş gibiydi. Ne yazacağımı bilmiyordum. Aklım mı? Yoksa mantığım mı? Donup kalmıştım. Eylül bu halimi görünce

''Banu ne oldu? Ne yazdı da bu kadar şaşırdın?''

Telefonu ona çevirdim. Şaşkınlıktan ağzı açılmıştı. Ne diyeceğini bilemediği için bir şey söylemedi. Berk'in son gönderdiği mesajın üzerinden on dakika geçmişti. Mesaj göndermediğim için bir daha mesaj gönderdi.

'Bak. Çok şaşırdın biliyorum. Hemen cevap vermene gerek yok. Seninle bir yemeğe çıkalım orada kararını ver. Olur mu?

Eylül'e mesajı okuduktan sonra.

''Bence yemek işi olur. Hem konuşursunuz. Hem daha iyi tanırsın.''

Yemek fikri benimde aklıma yatmıştı. Bende Berk'e mesaj attım.

'Tamam. Yemek teklifini kabul ediyorum ama diğer teklifini daha düşünüyorum.'

'Tamam. Bu da bir gelişme sonuçta. Peki, ne zaman buluşalım. Senin için ne zaman uygun.'

Yarın hafta sonuydu. Eylüllere ders çalışmaya gideceğim diye evden çıkabilirdim.

''Eylül yarın için beni idare eder misin?''

''Tabi ki canım. Sen rahatına bak.''

Berk'e mesaj attım.

'Yarın buluşalım. Saat ikide beni bizim okulun oradan al.'

'Tamam, o zaman yarın görüşürüz.'

'Görüşürüz.'

Eylül'e bir saat daha çalıştıktan sonra Eylül evlerine gitti. Sonra ki ders çalıştığımız bir saat hiçbir şey anlamamıştım. Sürekli yarını düşünüyordum.

Akşam geç saat olmuştu ve ben hala uyumamıştım. Yarının güzel geçmesini umarak kapattım gözlerimi.

Sabah Begüm'ün kahvaltıya çağırmasıyla uyandım. Hafta sonu tabi ki de saat kurmuyorum. Kalktım, banyodaki günlük işlerimi hallettikten sonra kahvaltıya indim.

''Herkese günaydın'' diyerek masadaki yerime oturdum. Annem ve babam:

''Sana da günaydın kızım.''

Kahvaltımı ederken aklıma bir an bugün buluşacağımız geldi ve ağzımda ki lokma boğazıma kaçtı. Birden heyecanlanmıştım. Öksürmeye başladım. Begüm su verdi ve Ne oldu dercesine baktı. Bende bir şey söylemedim. Kahvaltıdan sonra odama çıktım ve arkamdan da Begüm geldi.

''Abla neyin var bugün? Masadaki o halin neydi?''

''Yok, bir şey'' diyerek gözlerimi kaçırdım.

''Abla var bir şey. Anladım. Gözlerini kaçırıyorsun.''

Anlamıştı. Zaten eninde sonunda öğrenecekti. Ben de anlattım.

''Çok güzel bir haber bu. Senin adına çok sevindim.''

''Güzel güzel olmasına da.''

''Da?''

''Ya biliyorsun işte Alperle daha önceden neler yaşadığımı. Aslına bakarsan biraz korkuyorum. Ya yine aynısı olur diye düşünmeden edemiyorum.''

''Kötü düşünme ablacığım. Biliyorum senin için zor zamanlardı ama bir daha olacak diye bir şey yok. Karamsar olma. Hadi senin hazırlanmana yardım edeyim. Saçın ve makyajın bana ait. İstersen kıyafetlerimden de giyebilirsin.

''Tamam, canım sağ ol. Bir duş alayım sonra hazırlanırım. Duştan sonra seni çağırırım.''

''Tamam, abla. Ben gidiyorum şimdi biraz ders çalışayım.''

''Kolay gelsin sana.'' Dedim ve Begüm'de odadan çıktı. Ben de duş almak için banyoyu hazırlamak için banyoya girdim.

Bir saatlik duşun ardından kendimi çok rahat hissediyordum. Saat on bir olmuştu. Hazırlanmam için iyi bir süreydi. Üzerimi giyindikten sonra elbise seçimi için Begüm'ü çağırdım.

''Bence kırmızı giymemelisin'' dedi Begüm elimdeki dizde biten, kolsuz elbiseyi gösterince.

''Neden?'' diye sordum.

''İlk buluşmada kırmızı giymemelisin. Hoş ir görüntü olmaz.''

Begüm bu konularda benden daha iyiydi. Ona güvenebilirdim. 'Peki' dedim.

''Ne giyeyim peki?''

''Mor, gece mavisi veya pudra pembesi giymelisin.''

Bu renkteki tüm kıyafetlerimi çıkardım. Tek tek giydim ve Begümle karar vermeye çalıştık. En sonunda pudra pembesi dizimde biten kolsuz sade bir elbiseyi seçtik. Saçlarımı da maşa yaptım. Ayağıma ise beyaz platform ayakkabılarımı giydim ve sade bir makyajla hazırdım. Saat bir olmuştu. Sıra geldi evden nasıl çıkacağıma. Annem ve babam evde değillerdi ama şoförümüz Salih ağabey evdeydi ve her şeyi babama söylerdi. Tabi ki bir yolunu buldum. Begüm kendisini markete götürmesini isteyecek o arada ben evden çıkacaktım. Hatice teyze bir şey demezdi zaten.

Begüm gitti ve Salih ağabeye kendisini markete götürmesini söyledi. Onlar gözden kaybolunca bende evden çıktım. Okula doğru yürümeye başladım. Eylüllerin evinin önünden inerken Eylül penceredeydi ve bana şans öpücüğü gönderdi. Bende ona gülümseyerek karşılık verdim. Okulun önüne geldim ve beş dakika sonra okulun önüne bir araba yaklaştı. Heyecanlanmıştım. Arabadan Berk indi. Çok yakışıklıydı. Yavaşça bana doğru yaklaştı. İlk defa yüz yüze konuşacaktık. Yanıma geldi ve ne diyeceğini bilemeyen bir yüz ifadesiyle yüzüme baktı. Bende ona baktım. Bir süre böyle kaldık. Sonra ben gözlerimi kaçırdım. Berk gülümsedi.


 


 


 

AŞKIN İLK YÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin