MASUM

39 15 8
                                    

Selam gençler ✋ Soz veridigim gibi bugun yb geldi jdjsj uzun bi bolum olmasa da kisa oldugu da soylenemez 😂 bugun cok yorucu bi gundu anca firsat bulabildim. O yuzden kusura bakmayin. Sizi seviyorum 😘 hepinize iyi okumalar. Yorumlar voteler unutulmasin 💕💕
Not: kitabi seviceginizi dusundugunuz arkadaslariniza onerirseniz cok iyi olur hdjjs ve bir de instagramda hulkerlik adli hesabim var. Instagram kullananlari beklerim 👧
Unutmadan bu multiylede ask yasiyorum. O nasil gulustur Cam? 💕

" ---------- Ve film orada, tam da o saniye biterdi... "

Tuvalleten çıkıp sınıfa girdim.

" Ooo Deren Hanım şeref verdiniz. " dedi Yusuf gülerek.

Ve ardından Hande " Özledim senii! " diye boynuma sarıldı.

" Bende özledim. " dedim gülerek.

" Ve ben muş. " dedi Yusuf dudak büzerek.

" Zevzekliği kes. " Kafamızı kapıya doğru çevirdiğimizde Kerem'in geldiğini gördük.

Ah bu çocuk! Nasıl okula basar basmaz hemen eski haline dönebilmişti? Halbu ki, eskisi gibi kalsa, beraber takılsak gayet güzel olabilirdi.
Sonuçta Kerem, aile sorunlarım dahil herşeyimi bilen tek kişiydi ve ne bileyim. Onunla takılmak bana iyi geliyordu. Çünkü onun yanında kendimi gizlemek zorunda değildim. Gülüşlerimin arkasına sığınmak zorunda değildim. Babamı seviyo gibi yapmak zorunda değildim.

Ne olursun olsun, insan bi yerden sonra herşeyini anlatabileceği birisi istiyor. Yaşadıği iyi kötü tüm olayı anlatabileceği birisi istiyor. Ve bu bi haftada Kerem benim için böyle olmuştu. Onunla konuşmak öylesine rahatlatmıştı ki beni. Hem artık eski yılışık hareketlerini de yapmıyo, bana asılmıyodu. Ve ben nolursa olsun eski haline dönmesini istemiyordum. Bunun için elimden geleni yapıcaktım.
O çok derin bi çocuktu. Ve kendi derinliğinde boğuluyordu. Anladığım kadarıyla bildiği çok sırlar vardı. Sanırım artık bunları taşımak ona ağır geliyordu. Ben sadece onu çözmek istiyodum. Çözmek ve biraz olsun kendisi olmasını sağlamak...

" Kereem. " dedim onu uyarmak istercesine.

'Ne' anlamında kaş göz yaptı.

Ben daha bişey diyemeden zil çaldı ve anında edebiyat hocası içeri girdi.

" Ah yine mi? " dedim dudak büzerek.
Yusuf ve Hande bana gülerken yerlerine geçti.

Ben de yerime geçerken gözlerim Baran'ı aradı. Ama yoktu. Bu hocada da mı geç girme lüksüne sahipti?

Çok geçmeden kapı çalındı. Baran geldi.

" Heh Baran geldin mi çocuğum? "

Bu ne saçma bi soruydu?

" Geldim hocam. " dedi Baran.

" Halletin de mi? "

Baran olumlu anlamda kafa salladı.

" İyi hadi geç bakalım yerine. "

Baran yerine geçerken göz göze geldik ve benim kelebeklerim tekrardan hayat buldu.
Sonrasında bana gülümsedi. Baran bana gülümsedi. BARAN BANA GÜLÜMSEDİ.
Beynimde bu cümle yankılanıp duruken bende gülümsedim. Ama sonradan farkettim ki Baran çoktan yerine geçmişti...

" Herkes burda mı? " diye sordu hoca.

Sınıftan 'evet' sesleri yükseldiğinde

Hoca " peki ya bi haftadır kayıp aşıklar? " diye sordu.

Bizden bahsediyordu. Ama. Aması yoktu bizden bahsediyordu ve sınıftakiler bize bakıp gülüşüyordu. Hafif arkamı dönüp Baran'a baktığımda bakışları sertti. Ama duygusuz değildi.

Öyle böyle derken ders bitmişti ve benim Keremle hatta Baran'la konuşmam gerekenler vardı. Önce hangisiyle konuşacağıma karar veremeyince konuşmamaya karar verdim ve Hande'nin yanına gittim.
Yani en azından öğle tenefüsüne kadar erteleyebilirdim.

Hande'nin yanına gidip oturduğumda kara kara düşünür gibi bi hali vardı.

" Neyin var? " diye sordum.

" Hiiç. "

" Hadi hadi. Var bişeyler. "

" Yok dedim ya Deren! " dedi sinirle gözlerime bakarken. Nolmuştu birden?

" Peki. " deyip yanından kalktım. Şuan hiç trip çekecek havada değildim. Sırama gitmek yerine bahçeye indim. En boş, sessiz, sakin bi köşe aradım kendime. Bi okukda herkesin keni köşesi olmalıydı bence. Sıkıldığında, bunaldığında ya da yalnız kalmak istediğinde herşeyden kaçıp köşesine sığınmalıydı.

Arka taraflara doğru gittiğimde okula hiç farketmediğim küçük bi orman gördüm. Tam okul bahçesinde sayılmazdı ama başlangıcı tam bizim okukun bitimiydi ve arasında duvar yoktu.

Hızlı ve kontröllü adımlarla oraya doğru yürüdüm. Küçük ormana girdiğimde en dipte çalılardan yapılmış çadıra benzer bir yer vardı. Sahipsiz olmadığı belliydi. Doğada çalılar bu halde bulunmuyordu. Ama ben yine de oraya doğru gittim ve içine girdiğimde bir ses;

" Beni bulmuşsun. "

Arkama döndüğümde Baran ordaydı.

" Özür dilerim. Şey ben kendi-

" Benden özür dileme Deren. Bunu kaç kez söylemeliyim? "

" Şey ben özü-- yani alışkanlık. Pardon. "

" Enteresan bi kızsın. " dedi yere otururken.

" Neden? " diye sordum. Ve biraz uzağına doğru oturacakken

" Yanıma gel. " dedi.

Sadece suratına boş boş baktım. Ve boş boş bakıştık.

Sonrasında bidaha bu fırsatı bulamayacağımı düşünüp yanına oturdum. Evet yakınına değil tam yanına.

Beni bi heyecan sararken sadece önüme bakıyodum.

" Yani ne biliyim. Hem oldukça kibar hem de sertsin. İyilik meleği gibisin. Ama bazen şeytana dönüşüyosun. Ciddi bi kız gibi görünsen de tanıdığım en kafa insansın. En önemlisi dışardan bakan bi insan biçok sevgilin olduğunu düşünse de; sen, masumsum. "

YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin