Benimle Kal

53 9 7
                                    

Arkamı bile dönmeden mutfak kapısına doğru koştum. Aşağılık yaratıklar! Ne zamandan beri kandırıyorsunuz beni? Elimin tersiyle göz yaşlarımdan bulanıklaşan gözlerimi silerken bana sırıtarak bakan Alev'i gördüm. Seni bile umursayacak halim yok. Umurumda bile değilsin oruspu! Dış kapıya doğru hızlıca yürümeye başladım. Hayallerimi bile doğru düzgün gerçekleştiremiyor iken ilişkimi nasıl yürütebilirdim ki? Artık hiç bir şey istemiyorum ve artık hiç birinize güvenmiyorum. Tam kapıdan kendimi dışarı atacakken gerizekalı birinin attığı omuz darbesiyle kendi etrafında döndüm. Hiç umursamayıp yoluma devam ettim.

" Hey dikkat etsene biraz! Size işinizi nasıl yapacağınız öğretilmedi mi küçük hanım? "

Eh yeter artık! Acımı senden mi çıkarayım illa? Garson gibi mi duruyorum oradan aptal! Arkamı dönüp üzerine yürüdüm.

" Sözlerine dikkat et yoksa. "

" Yoksa ne olur? Kovulmak istemiyorsanız sözlerinize dikkat etseniz iyi olur. "

Artık dayanamıyorum. Tüm gücümle savurduğum tokat yanağına isabet ederken yüzüne ilk defa bakmıştım. Gözlerinde çakan şimşekler beni korkutmaya yetmişti. Doğruca ana caddeye doğru koşup gördüğüm ilk taksiye bindim. Burada da bir de yok olan geleceğim için ağladım.

*****

Kapıyı kapatır kapatmaz hıçkırıklara boğularak yere yığıldım. Bunu nasıl yapabildiniz! Neden? Her şeyi bu kadar kolay nasıl hiçe saya bildin Xavier? Eğer sizi görmeseydim demek ki beni kandırmaya devam edecektiniz. Ne kadar aptalım! Her şey apaçık ortadayken nasılda olmaz ya yapmazlar diye kendimi kandırdım. Tıkanan nefesime rağmen göz yaşlarımı durduramıyordum. Dışarıdan gelen araba sesiyle aptallıklarımı düşünmeye ara verdim. Kapının çalmasıyla ellerimi yüzüme kapatıp sessizce ağlamaya çalıştım.

" Mevsim, lütfen kapıyı aç ve her şeyi anlatmama izin ver. "

Klasik lafları bir kenara bırak artık Xavier. Hiç bir şeyi anlatmana asla izin vermeyeceğim. Beni tekrar kandırmana göz yumamam. Telefonumun zil sesi bütün eve yayılırken çantamı yerden alıp kapatmaya çalıştım. Gözlerimde ki yaşlar görmemi engellerken başarmış olmalıyım ki telefon sustu.

" Lütfen oradasın işte aç şu kapıyı ne olur! Seni seviyorum ve sevmeye devam edeceğim. "

Gerizekalı! Aptal! Her şeyi mahvettin ve şimdi de beni sevdiğini mi söylüyorsun!

" ANLAT! "

Dolmuş gözleriyle bana doğru baktı. Üzülüyordum yine de. Parçalanıyordu işte insanın içi. Söyleyecek bir şeyi yok diye düşünürken dudakları aralandı.

" Şey ben.. özür dilerim. "

Kapıyı şiddetli bir şekilde yüzüne kapattım. Hiç bir açıklaman yok işte göt herif. Şimdi hayatımdan siktir git!

" Tamam seni yalnız bırakıyorum ama lütfen kafanı topladığın zaman bana dön ve sana her şeyi gerçekten anlatayım. "

Ne yapacaksın? Kurgunu hazırlayıp öylemi anlatacaksın bana! Sana fırsat verdim ve bunu kullanamadın. Bir daha sana döneceğimi nasıl beklersin? Arabanın sesi tekrar gelip uzaklaşmaya başlayınca sendeleyerek yukarı kata çıktım. Keşke kendimde o an onları oradan kovacak ve hayallerimi yalnız bırakmayacak gücü bulsaydım. Sergim de mahvoldu hayatımda. Banyoya girerek kendimi soğuk suyun insanlardan daha güvenilir kollarına teslim ettim. Çenemin titremesine aldırmadan ağlamaya devam ettim. Başka ne yapabilirim ki? Hayatımda yaşamadığım bir bu kalmıştı. Teşekkürler Allah'ım her zaman bana yardımcı olduğun gibi bu sefer de desteklerini esirgemedin. Musluğu kapatıp kurulanmadan ağlamaktan halsiz düşmüş bedenimi yatağıma attım. Ağlamaktan yanan gözlerim kapanırken aklımdan o sahne bir türlü çıkmıyordu. Beynimin içindeyse İrem'in sesiyle tek bir kelime dönüyordu.

" Mevsim. "

*

İsmim gibi dört mevsimi yaşıyordum hayatımda. İşte yaz bitmiş sonbahar başlamıştı. Hayallerim kabusa dönerken ben sadece izlemiştim. Hiç bir şeyi engelleyemedim. Umutlarım yıkıldı ve ben ağlıyordum. Güçsüzdüm işte her zaman ki gibi sığınağıma çekildim. Her şeyi mahvetmek için yaratılmışım gibi hissediyorum. Allah'ım oradasın biliyorum ve beni izliyorsun. Hoşuna mı gidiyor acı çekmem? Her gün sana yalvarmamdan zevk mi alıyorsun? Lütfen bana yardım et. Lütfen. LÜTFEN! Son gücümle sana yalvarıyorum. Bu kez her şey yolunda gitsin. Başarmalıyım. Bunu yapacağım. Güçlü durmam gerekli. Her şeye rağmen. Islak nevresimi üzerimden atıp duşa girdim. Hayır Mevsim sen güçsüz değilsin ve bunu başaracaksın. Hayallerimi yalnız bırakmayacağım ve güleceğim. İşte hemen hemen on saatte kurtulacağım her şeyden. Banyodan çıkar çıkmaz giyindim ve doğruca ofise gitmek için evden çıktım. İlgilenmem gereken bir sürü iş var. Açık arttırmadan yapılan satışları kontrol etmem ve ödemeleri yapmam gerekli. Bisikletimin kilidini açık ofise doğru gitmeye başladım. Artık daha net görebiliyorum. Artık ne yapmam gerektiğini biliyorum. Hiç kimseye güvenmeyeceğim çünkü aynı hataya bir kez daha düşecek gücüm olmayabilir. Çabuk toparlanmalıyım ve sadece işime odaklanmalıyım. Her şeyi hafızamdan silip yeniden doğacağım. İşte sizden kurtulmam bu kadar kolay. Ben neden beni düşünmeyen biri için acı çekeyim ki? Neden? Ofise gelip bisikletimi kilitledim ve kapıdan içeri girdim. Umarım içeride kimse yoktur. Merdivenlerden yukarı çıkıp masama baktım. İki şey hariç her şey eskisi gibiydi. Dün gece değiştirdiğim kıyafetlerim odamın köşesinde poşetin içinde duruyordu ve masamın üzerinde bir ajanda vardı. Kıyafetleri bana hiç bir şeyi anımsatmaması için çöpe atacağım. Hafızamdan silmek istiyorum dün gece gördüklerimi. Ajandanın kime ait olduğunu biliyorum. Bu onun tüm finansal zımbırtıları ve planları kaydettiği defter. Ajandayı alıp ilk çekmecenin gözüne atıp kapattım. İçimde yoğunlaşan öfkeye yenik düşerek masanın üzerinde ki kalemliği yere fırlatıp tüm gücümle bağırarak içimde ki öfkeyi boşalttım. Kızlar sevdiği erkeği kaybettiğinde göğsünde oluşan boşluktan bahsederlerdi ve ben hep saçmalamayın abi ya bir erkek yüzünden kendinizi bitirmeyin derdim. Gerçekten doğruymuş! Ezici üstünlüğünü hissediyorum. O büyük boşluğu hissediyorum. Ayakta kal Mevsim, ayakta kal. Unutmaya çalışıp tekrar tekrar kendine hatırlatan bir aptal olma! O defteri aç ve tüm kontrolü eline al. Bu ofisi boşuna bembeyaz döşetmedin. Ofiste ki her şeyi bir çok insana göre iğrenç gelebilecek bir beyazlıkta seçtim. Kitaplıkta ki kitaplarıma bile beyaz ciltler yaptırdım. Her şey huzur içindi ve ben bunu hala sağlayamadım çünkü huzuru renkte arayacak kadar aptaldım. Her şeyi birbirine karıştırdım ve tam bir çift karakterli insan izlenimi vermeye başladım. Unutmaya çalışıp kendime hatırlatıyorum ve bir an ayaklarımın üzerinde durmalıyım diyor bir an için yıkılıyorum. Başaracağım. Çekmecede ki defteri çıkartıp tüm finansal işleri kendi defterime geçirdim. Onun tuttuğu defteri bile görmek istemiyorum. İki saat süren bu işlemin ardından açık arttırma gelirlerinin yatırıldığı hesaptan parayı çekip ödemelerimi yapmak için ofisten çıktım. Yanıma aldığım poşeti içerisinde ajandayla birlikte çöpe attım. Bankaya doğru giderken içimi bir stres kapladı. Sanki cebimde milyon dolarlar taşıyormuşcasına yaşadığım bu stresi atmak için telefonumu kurcalamaya başladım. Biraz sosyal medyada gezdikten sonra ondanda sıkılıp telefonumun ekranını kapattım. Siyah ekranda kendimi görünce başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bu sabah hiç makyaj yapmadığımı ve saçlarımı taramadığı hatırladım. Gözlerim fırsatı kaçırmadan çoktan şişmişti bile. Banka işlerini hallettikten sonra kendime çeki düzen verme konusunu aklımın bir köşesine not ettikten sonra bankamatiğin önünde ki sıraya dahil oldum. Güneşin altında yanan kollarım yazın geldiğini hatırlatıyordu. Xavier'le yaptığımız yaz tatili planını tek başıma uygulayacağım. Tabi ki bu biraz da az sonra göreceğim meblaya bağlı. İzmir'e gidip oradan da Girit adasına geçecektik. Bokumu ye oruspu çocuğu. Her neyse, sıra bana geldikten sonra heyecanla bankamatiğe kartımı taktım ve içerisinde yüklü olan miktara baktım. Sanırım bayılacağım. Tam tamına beş yüz altmış beş bin. Ödemelerimin toplamı yüz bini geçmiyorken bu kadar para kazanmış olamam bir yanlışlık olmalı. Tablolarımın toplam bedeli zaten altı yüz bin ki biz çeyreği anca satılır diyorduk. Sanırım kafa tatilini yapabileceğim. Parayı burada çekemeyeceğim için bankanın içine girip fiş aldım. Heyecandan oturduğum yerde dizimi titretirken bu parayı ne yapacağım konusunda beynim çoktan alternatifleri sıraya dizmeye başlamıştı. Öncelikle kafamı dağıtmalıyım yani bir tatile filan çıkmalıyım. Ondan sonra ofis ve tablo yapmak için çektiğim krediyi kapatmalıyım. Sıra bana geldiğinde paramı çekip anında tüm borçlarımı kapattım. Yüz otuz iki bin liralık borcumu kapattıktan sonra geri kalan tüm parayı hesabıma yatırdım. Sanırım artık zengin bir insanım. Dedikleri gibi aşkta kaybeden kumarda kazanıyor.

MevsimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin