Gözlerime inanamıyorum. Başlığın "Yılın en güzel sergisi" diye olması yetmiyormuş gibi yazının tamamında da tüm sergimi övmüş! Açıkçası o rezil konuşmadan sonra hakkımda iyi şeyler yazacağını ummamıştım. Dahası da var, hayat hikayemin bir kısmı ayrıca sergide ki konuşmam ve satışlarım hakkında detaylardan da bahsetmişti. Sergiye geldi evet büyük çoğunluğunu oradan elde etmiş olabilir ancak o kadar çok ayrıntıya girmiş ki bunları yalnızca misafir olarak geldiği bir sergiden öğrenemez. Acaba önceden ismi lazım olmayan menajerim mail filan mı atmıştı. Gerçi mail atmış olsa satış bilgilerini önceden nasıl yollayacak çünkü açık arttırmayı sergi sonunda yaptılar. İlk sergimin bu kadar iğrenç bitmiş olması ayrı bir konu. Neyse şuan sadece bu güzel yazının tadını çıkarmalıyım. Kahve fincanını bir kenara bırakarak mutluluktan gazeteyle birlikte dans etmeye başladım. Bu kadar berbat bir konuşmadan sonra bu kadar iyi bir yazı gerçekten garip ve mutlu edici. Gazeteyi tekrar masaya bıraktım. Yazının sonunda yer alan mail adresi gözüme ilişti. Acaba bir teşekkür yazısı yazmalı mıyım? Aslında bu kadar kötü davranışın ardından bunu bana borçluydu. Belki de özür mahiyetinde bunu yazmışta olabilir kim bilir! Ben yine de nezaketen teşekkür etmeyi tercih edip mail adresini telefonuma kaydettim. Gazeteyi bir kenara bırakarak kendime kutlama kahvaltısı hazırlamaya başladım. Hızlıca hazırlayıp yediğim kahvaltıdan sonra kendimi atölyeme atıp resimlerime kaldığım yerden devam ettim. Ruh hallerimi döktüğüm tuvallere bakınca bugün ki resimlerimin daha canlı ve keyifli olduğunu fark ettim. Sanırım bir gelişme var.
*****
Harcadığım toplam yedi saatin ardından arkamda bıraktığım iki tabloya bakıp hafifçe gülümsedim. Bu sefer insanın içini ferahlatan tablolar yapmanın verdiği keyifle üst kata çıkarken acıktığımı hissettim. Buzdolabının üzerinde ki magnetlerin birini alıp pizza siparişi verdim ve elimi yüzümü yıkadım. Kendimi en rahat koltuğuma atarak televizyonu açıp haber kanallarının birinde bıraktım. Sabah ki köşe yazısı yeniden aklıma gelirken gülümsememe engel olamadım. Bu benim için çok güzel bir sürpriz oldu. Rahatlığımdan fedakarlık yaparak kalkıp çalışma masama doğru yöneldim. Ah telefonum! Telefonumu unuttuğumu fark edip tekrar salona geçtim ve masanın üzerinde ki telefonumu cebime attım. Evet teşekkür yazısı yazmaya karar verdim. Masama geçip bilgisayarımı açtım. Bu sabaha kadar bunun için kararsız olsam da Kenan bey en azından bir teşekkürü hak ediyor. Acaba özürde dilemeli miyim? Attığım tokat resmen bir tesadüftü çünkü. Hak etmediği bir tokat yedi. Neyse abartmamalı ve beni o masada çıldırttığına saymalı. Bilgisayarım açılır açılmaz mailime giriş yaptım. Hızlıca maillerimi kontrol ederken gelen kutumda gözüme ilişen bir mail adresi beni şoka uğrattı. Bugün resmen hayatımın en şok edici günü diyebilirim. Kenan beyden aldığım maili açarken bu kadar heyecanlanmam aşık olduğumdan filan değil, tamamıyla o kadar sert mizaçlı bir adamın bunları yapmasından ibaret. Tamam ikinci kez beni bu kadar şaşırtan bir erkeği hayatımda zor buluyorum orası ayrı.
Teşekkürler
Bugün ki röportajımı kabul ettiğiniz için teşekkürler. Ayrıca sinirli tavrınızı kafe de oturan herkese göstermenize gerek yoktu diye düşünüyorum.
Kenan Hisarcı
Hürriyet Gazetesi
Maillerimi geç kontrol etmemden dolayı mesajını bugün görmüştüm. Adamın bana sarktığını tek hisseden ben miydim acaba? Maile tabi ki cevap vermeyeceğim. Bana sarkıntılık eden bir adama cevap vermiş olmam beni sinirli yapıyorsa evet sinirliyim. Bu kadar dar görüşlü bir insana teşekkür bile fazla açıkçası. Ayrıca Grinin Elli Tonunu mu çekiyoruz burada? Bilgisayarımı sert bir şekilde kapattım ve daha sonra bunun için bilgisayarıma zarar vermiş olabilme ihtimalime üzüldüm. Kapının çalışıyla birlikte bu kadar siniri tamamen açıkmış olmama vererek kapıya yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mevsim
Teen FictionGeldi sevdi ve gitti. Geldi sevdi ve öldü. Geldi ve her şey onun için yeni başladı. 01.06.2015