İzin almak istercesine gözlerime baktı. Gözlerimin tam içine.
Ben de ona izin verdim, beni öpmesi için. Fakat o ne yaptı, bana sarıldı. ilk once sarıldı, ama sonra istediğim şeyi yaptı. Beni öptü. Çok yavaş bir biçimde. Sürtükçe olacak ama, bunu hep yapabiliriz Harry. Sana sonsuza dek izin veririm. Çünkü... Bu mükkemmel.
'''Bunu neden yaptın ?''
''Çünkü seni seviyorum. "
Kapının çalmasıyla kendimize geldik. Gelen Harry' nin ablasıydı. Kız uzun ve güzeldi. Bana küçük bir bakış attı ve Harry' e bir şeyler söyleyip gitti.
''Ablam. Seni sevmiş.''
''Daha konuşmadan nasıl sevebilir ki ?''
''Bilmiyorum. Öyle söyledi.''
Telefonumun çaldığını farkettim.
''Ah, hayır. Trinity arıyor.'' Lanet olsun.
''Evet Trinity.'' Bıkkın bir şekilde konuştum.
''Nerdesin ?''
''Eve geliyorum.''
''Yakışıklı çocuk seni bırakmıyıcak mıydı?'' Salak.
''O bırakacak zaten.''
''Tamam. Çabuk ol. Misafirlerimiz gelecek.'' Misafir ? Ah, Tanrım.
Telefonu kapattım ve Harry'e üzgün bir bakış attım.
''Gitmem gerekiyor.''
''Kalsaydın.'' Gülüştük.
''Misafirlerimiz gelecekmiş. Kimler olduğunu ben de bilmiyorum.'' Çantamı yerden aldım ve odadan çıktım.
''Tamam. Seni bırakayım.''
Yirmi dakika sonrasında evdeydik. Veranda boştu. Harry'e sarıldım ve arabadan indim.
İçeri girdiğimde Trinity temizlik yapıyordu.
''Vay vay vay. Kimler temizlik yapıyormuş bakalım?''
''Annem geç kalacak. Bu yüzden yapıyorum. Biliyorsun normalde yapmam.'' Keşke yapsaydın.
''Evet, yapmazsın. Bu arada, kimler geliyor?''
''Annemin bir arkadaşı. Ben tanıyorum fakat sen...'' Zil.
Koşup kapıyı açtım. Karşımda Blake'in mükkemmel silüeti duruyordu. Arkada da ona benzeyen sarısın bir kadın.
''Blake?'' Kollarımı açtım.
''Jagleen. Nasılsın?''
''Annemin arkadaşı siz misiniz ?'' Dönüp kadına baktım.
''Elbette. Adım Nelly.''Elini sıktım.
''Jagleen..." Trinity bir anda geldi. "Ve ben de Trinity. " Sözümü bölmüştü.
Elimi uzattım ve içeri girmelerini işaret ettim.
Koridordayken bir anda yanıma Blake geldi.
''Hey, Amber 'ı çağırsana Jaga.'' Sağa sola göz gezdirdi.
''Neden ?'' Muzipçe baktım.
''Ş-şey,'' Fena kekeledin Blake.
''Ne?'' Gülüyordum.
''Ja-Jagleen..''
''Tamam, arıyorum.''
''Evet !'' Dedi ve bana sarıldı.
Zil çaldı ve gidip kapıya baktım. Karşımda duranları görünce ağzım açık kaldı.
Vay vay vay...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Waiting To Nowhere
Teen FictionKüçük odamdan sessizce çıktım ve merdivene yöneldim. Merdivenin başında duran ayakkabıları görünce minik yüreğim cız etti. İstediğim ayakkabılar. Benim değillerdi. Elbette kendi oğluna almıştı. Üvey kızına neden böyle bir şey yapsın ki ? Alt kattaki...