OPHELIA'YI ÖLDÜRMEK YA DA SIRADAN BİR İNTİHARIN HİKAYESİ
Tür: Genel kurgu
Yazar: raftelinizohipsi
Bir haftada 400'den fazla görüntülenmeye ulaşmışız sayenizde. Teşekkür ederiz! Belki biraz bizim payımız da vardır.😉
__________________________Merhaba! Yine, yeni bir eleştiri ile telefon, tablet ve PC'nizdeyim. 😉
Bu kez, kitabımızın ismi biraz uzun. Wattpad için riskli bir kullanım olmuş, ama ben sevdim.
Hem okuyucuyu korkutabilecek olması, hem hikayenin ana fikrini açık etmesi bakımından zorlu bir yola baş koymuş yazarımız.İsim koymak, çoğu zaman sancılı bir süreçtir. Seçtiğiniz isim ilgi çekici, özgün olmalı ve derdinizi anlatmalı ki, amacına ulaşsın. Kitabın ismine bakıp sonunun tahmin edilmesi, Wattpad camiası hariç, pek tercih edilen bir durum değildir. Sadece çok okunan kitaplarla çağrışım yapması da hikayenizin okunurluğuna belki biraz katkı yapar, ama kalitesine? Sanmam.
Beni en çok yazarın isim tercihi etkiledi diyebilirim. Şöyle ki; hikayede "silik bir kız" olarak bahsedilen arkadaşının nasıl öldüğünü, Chris'in ağzından dinliyoruz. Genç adam arkadaşının intiharında geride kalan herkesin payı olup olmadığını sorguladığı gibi, kendisindeki değişime şahit oluyor. İşte hikayeden kaptığım soru şimdilik bu; sıradan kimdir ve sıradan görünenin birbirine benzeyen kalabalıktan farklı olması sorunsalında, az olanın dışlanması kabul edilebilir mi? Soruyu sevdim.😉
Konuyu ilk üç bölümde açık ettiğine göre, yazarımızın elinde bundan daha iyi bir şeyler var. Esas kızımızın, ilk bölümde "Ophelia benim!" demesiyle bunun işaretini de vermiş. Burada merakımı öldürmek yerine güçlendirdiği için, yazarımıza tebriklerimi sunmak istiyorum.
Yazarımız, kelime seçimlerine cidden önem vermiş, ama bazı yerlerde uygun olanını ya bulamamış ya da aramaktan sıkılmış gibi görünüyor.
"Güzel bir kız olmayı başaramadım." demiş mesela. Doğuştan gelen bir özelliğe sahip olmayı sonradan 'başarmak' mümkün değil elbette.Ama kuaförler, makyaj malzemeleri var be Ophelia! Keşke kendini yıpratmasaydın!😔
Ben şahsen, ülkemizin mekan olarak seçildiği öykülerde, yabancı isme tahammül edemiyorum. Biz özenti olmayız, özenilen oluruz. 😉 Bir Türk dünyaya bedeldir, diyorum.😉😁
İlk kez okuduğumda, biraz önyargıyla yaklaştım hikayeye, bir baktım Londra'daki bir müzedeymiş tablo. Sesimi kesip okumaya döndüm.Yazarımız, okuyucusuna söylemek istediğini tam olarak verebilmek adına yer yer fazladan kelimeler kullanmış.
"Garsona bir tane daha sipariş verdi." cümlesinde mesela; garson kelimesi fazladan kullanılmış. Başka birine sipariş vermesi mümkün olmadığı gibi, hemen ardındaki cümlede yine garson kelimesini kullandığı için gözümüz yoruluyor.
Üçüncü bölüm başında artık tanıştığımız kahramanımızdan "Chris adındaki genç adam" olarak bahsetmesine de gerek yoktu örneğin. Birkaç yerde daha benzer kullanım var, siz bulun diyeceğim ama onlar siz okuyana kadar düzeltilmiş olur bence.😁Bunlar, akıcılığı çok da olumsuz etkilemeyen, lakin duruluğu baltalayan bozukluklar olarak gözüme battı.
Ayrı yazılması gereken eklerin bitişik yazılması, virgüllerin yeterince kullanılmaması da dikkatimi çekmedi değil!
Soru işaretini kullanmayı sevmiyor yazarımız. Ne de olsa hukuk öğrencisi; olduğu iddia edilenin, oluşa uygunluğunu sorgulamak ve bunun için gizemleri ortadan kaldırmaya çalışmak, en temel amaçlarından biri olacak. Yazarımızın hukuk eğitimine selam çakıyorum buradan. Siz zaten bir cümleyi tek paragrafa zor sığdıran nev-i şahsına münhasır insanlarsınız.😄
Var mı başka 'hukukçu'? -Hukukçu denmesine sinir oluyorsunuz biliyorum. "Biz hukuk satmıyoruz!👿" 😁-Yine dikkatimi çeken hususlardan biri, aynı kelimenin cümle içinde birden fazla kullanılmış olması. Bu ister istemez okurken gözü yoruyor. "Uzun saçları olan -uzun saçlı demek de yeterli olurdu kanımca- delikanlı, yosunlu yıkık dökük duvarın dibine çökmüş; bir 'eliyle' başını tutarken bir 'eliyle' de boş gözlerle 'elindeki' lime lime olmuş kağıt parçasına bakıyordu. O kişiden geriye kalan 'elindeki' tek şey buydu işte." Elim koptu yazarken ya!😜
Yazımızın başını okurken sonunu unutuyoruz bazen. Bu da kimi zaman çelişkilerin ortaya çıkmasına sebep oluyor.
"Hep biliyordum. Yine de daha önce farkında olmadığım..." cümlelerini ele alalım. Zaten biliyorsak, farkındayızdır. Farklı bir anlam yüklenmiş ise, ben okur olarak anlayamadım. Açıklama istiyorum.☺️Cümlelerde çoğul kelimelerin birlikte kullanılması var bir de. "Nice kadınlar" denilmiş ya, ikisi de çoğul kullanılmasa iyi olurdu. Tabii, dünyada kadın nüfusunun erkek nüfusunun gerisinde kalmasına bir eleştiri olarak kabul edersek, destekliyorum yazarı.😉
Mektubu yakmak isterken parmakları buz gibiyken, -şahsen sonbahar ya da kış mevsimi olduğunu düşünmüşken-sonraki bölümde boğucu bir eylül akşamında olduklarını öğreniyoruz. Belki ilk bölümdeki üşümenin sebebi, duygularıdır. Ama net olarak açıklansa daha uygun olurdu sanırım.
Bunu gidermek için tüm yazar adaylarına naçizane tavsiyem; yazmaya başlamadan küçük notlar almalarıdır. Hangi mevsimde, hangi ortamda, hangi karakterlerle yürüyecek öykümüz? Bu ve benzeri ayrıntıları belirledikten sonra işimiz bir nebze daha kolaylaşacaktır diye düşünüyorum.
Ancak; genele yayılmış hatalar değildi bunlar! Oldukça başarılı bir sonuç çıkmış ortaya ve ilk okumada düzeltilebilecek yanlışlara değindim sadece. Akıcılık ve inandırıcılık yönünden yazıya olumsuz etki yapmıyor, yalnız gözü yoruyorlardı.
Burada, hepimizin yazarken yenildiği bir zorluğa dikkat çekmek istiyorum. Herhangi bir metin yazımında kelime seçimi, imla kuralları, kurgu gibi büyük oyuncularla uğraşırken kaçırdığımız noktaların olması son derece doğaldır.
Bunları fark etmek için, mümkünse sesli olarak, eleştirel bir gözle metni tekrar okumak inanın çok faydalı olacaktır. Lakin, çok fazla okuduğunuzda, ezbere bildiğiniz şeyleri üstün körü tekrardan öteye geçmez bu durum. O halde biraz ara verip ezberimiz soğumuş olarak göz atmak daha faydalı olacaktır.Akıcı bir dili var yazarımızın. Yazarken görmüş ve hissetmiş anlattıklarını. Yani, anlattığı sahneyi gözlerinin önünde canlandırarak aktarmış. Bunu da artı puanlara eklemeliyim. Özellikle ikinci bölümdeki yeşil gözlü dinleyiciye ait kısmı çok beğendim. Hem anlatım tarzı olarak hem fikir olarak. Spoiler vermiyorum, o da kim?😁
Anlatımın geneline yalınlık hakimken, son bölümde betimlemelere ve söz sanatlarına da yer verilmiş. Biraz da uzatıldıklarından, yazarımız 'ben de yapabilirim' demek için özellikle uzatmış gibi geldi bana. Evet yapabiliyorsun, aynı fikirdeyiz. ☺️
Altını çizeceğim yerlere geldi sıra.
"Nedense midesi kaynamaya başlamış, dalağı şişmiş canını yakıyordu... Sanki öfkelenmiş gibiydi. Chris öfkelenmişti. Peki ya neye? Kafasını kaldırıp etrafa baktı." 'Anlatımın içinde o kadar güzel oturmuş ki, çok sevdim, koynuma 'sokasım' geldi.☺️
"Ophelia öldüğünden beri bir nefes dahi sigara içememişti. Bir kez denediğinde ... sabah uyandığında kendini ceset gibi hissetmişti. Gerçi cesetler nasıl hissederdi bilemiyordu. Acaba Ophelia toprağın altında bir şeyler hissediyor muydu şimdi?"
Çok hoş bir benzetme, olayla bağlantılı kılınması başarılı olmuş.Sonuç olarak; ben bu hikayeyi sevdim. Yazarım; ufak tefek eleştiriler de daha iyisini yapabileceğine dair inancımın kanıtıdır. Kırılmaca gücenmece yok.😉
Merakla devamını bekliyorum. Bu 'zalım' dünyanın, masum bir genç kıza yaptığı haksızlığın destanını okuyacağız. Ay çok heyecanlandım!İmza: Ahmak Islatan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eleştirsem Roman Olur
Sachbücher*** Şu an göz attığınız şey, kolektif bir analiz-eleştiri kitabı, tabiri caizse "rehber". Hey hey hey, korkmayın. Rencide etme amacı taşımıyor. Daha iyi olmak isteyen yazar adaylarına elinden geldiğince yol gösterme derdinde sadece. Bir çeşit amme...