Eleştirsem Roman Olur

5) Papatya Tarlasında Rönesans #gizolata7997

PAPATYA TARLASINDA RÖNESANS

Tür: Tarihi Kurgu

Yazar: gizolata7997

Çağrışımını seveyim. Çikolatayı çok severim ki ben! 😍

Saygı ve muhabbetle selamlıyorum hepinizi! Umarım, hayatın size sunduğu yol ayrımlarından en az biri yüzünüzü güldürüyordur.

Bu bölüm yazarına sürpriz olacak; sevgili gizolata7997, sen okuma listemizde vardın ve okumaya başladıktan sonra kesinlikle kitapta yer alman gerektiğine karar verdik.😊
(Daha 50. bölümdeyim ama olsun)

Öncelikle hikayenin ismiyle başlayalım istiyorum.
Papatyayı çok severim; masumiyetin, huzurun, başlangıçların çiçeğidir o. Karakterleri tanıdıkça, isim daha naif, daha anlamlı geldi. Masumiyetin, yazın kavurucu sıcağına rağmen solmamak için direnmesini hatırlattı özellikle Crescent ve annesinin hikayesi.
Sadece tek bir anlamı yok ismin, birçok farklı yönden hikayeyi destekliyor. Ama ben spoiler vermek istemiyorum. 😉

Hikayeye girmeden değinmek istediğim bir nokta daha var; neden hikayemizin türü tarihi kurgu olarak seçilmiş anlayamadım. Tabii zamana yayılan bir hikaye olduğu gerçeği yadsınamaz; ama beklentilerime aykırı olarak fantastik öğelerle karşılaştığımda çok şaşırdım. Ve biraz hayal kırıklığına uğradım açıkçası. İnsan önyargılarını kırmalı; ama hikayenin türü belirlenince okurda yarattığı izlenim, doğrudan okuma zevkini de etkiliyor işte.

Türün önemine değinmek için bir fırsat addediyorum bunu. Bildiğiniz gibi Wattpad'e özel, hikayeler için tür belirleme zorunluluğu var. Hikayeniz tek bir türe ait olmak zorunda değil, ama belli başlı özellikleri dikkate alındığında en uygun tür seçilebilmeli ki okur neyle karşılaşacağını bilsin. Bu hem okur için zevkine uygun hikaye seçimini kolaylaştırır, hem de yazara hikayesinin doğru bir zeminde, doğru anlamda tanıtımının yapılması bakımından isim ve kapaktan belki daha öncelikli bir imkan sağlar. Süprizleri mahvedebilir mi? Tabii bu da mümkün.

Hikayemize dönecek olursak, okurken özellikle beşinci bölümde şok yaşadım; tüm fantastik öğeler, fazlaca doğrudan ve hızlı olduğunu düşündüğüm bir şekilde yüzüme çarptı -karakterlerin bizzat ağzından duymak ağır geldi bana-. Bir önceki bölümde biraz bahsedilse de ben onu gerçekten efsane sandım yahu!🙄

Dediğim gibi, türün bu şaşkınlığımdaki etkisi büyük. Kurgu gereği bu aşamada verilmesi gereken bilgiler olduğunun da farkındayım; ama yazarımız bu zorluğu yenebilir, biraz daha alıştırarak dolaylı yoldan vermek istediklerini verebilirdi kanaatindeyim.
Su soğuk değil ya, girdikçe alışıyorsun! 😉

Kitabın kısa bir özetini yapacak olursak; iki kadim ırktan -aslında kadim olduklarını, gökten zembille 14. yüzyıla inmediklerini varsayıyorum- iktidarı elinde tutan Hill'lerin, birlikte yaşadıkları Llyin ailesinin kalıtsal özelliklerinden faydalanmak, kutsal melezin dünyaya gelmesini sağlamak adına yaptıkları entrikalarla Jasmine Llyin'i eve dönmeye ikna etmesiyle başlıyor. Jasmine bir anne ve eşken, bunları geride bırakıp prenses olmak zorunda kalıyor.

Var mı gönüllü? Gariban Jasmine eve dönsün, biz Prens Eagle'a başka prenses bulalım, belki atalarımız arasında saklı Llyin'ler vardır. 😄
Hoş, kültürlü bir adammış vesselam. Kutsal melez doğduktan sonraki itiraflarıyla karısını saraya getirmek için yaptığı eylemleri çeliştiği için biraz inandırıcılığını yitirse de, mükemmel erkek zaten ancak masallarda var olabileceğinden çok da şey'apmamak lazım diye düşünüyorum. 😁