KENDİ CESEDİNİN FAİLLERİNİ ASLA BULAMAZSIN
Tür: Gizem / Gerilim
Yazar: fkkulogevski
Ailenizin müşkülpesent eleştirmeninden tekrar selamlar. :) Bir okuyucumuzun tavsiyesi üzerine kütüphaneye eklediğim, son derece dikkate değer ve -ne mutlu ki- ilgi de çekebilmiş bir kitabı ele almaya karar verdim bu hafta: fkkulogevski'nin an itibari ile 15 bölüm yayınlanmış gizem-gerilim türündeki hikayesi; "Kendi Cesedinin Faillerini Asla Bulamazsın".
Ciddi yazılmış kitapları hunharca didikleme gibi bir huyum var. Yazarımız Wattpad'de görmeye alışık olmadığımız bir temada yazdığından, her türlü eleştiriyi dikkate alacak kadar özgüvenli olduğuna inanarak didiklediğimi de itiraf etmeliyim. Yukarıdaki 'müşkülpesent' sıfatını bu sebepten kendime uygun buldum bu analizi bitirdiğimde. Birazdan yazacağım şeylerden hikayeden hoşlanmadığım anlamı çıkmaması için özellikle belirtmek istiyorum; bence Wattpad standartlarının hayli üstünde bir Gizem-Gerilim hikayesi var karşımızda ve gelişmeye çok açık. Özenli ve farklı bir çalışma olduğu da su götürmez bir gerçek. İrdelemeye geçmeden önce bunu netleştirmek istedim. :)
Her zamanki gibi konudan kısaca bahsederek başlayayım: Kendi Cesedinin Faillerini Asla Bulamazsın, adından da tahmin edilebileceği gibi bir polisiye. İzan Kul isimli baş komiser esas karakterin bir katili yakalama anı ile başlayan hikaye, çok değil bir bölüm sonra tamamen evrilerek, seri katil soslu intikamcı organize cinayet şebekesi öyküsüne dönüşüyor. Atmosferde azıcık Sherlock Holmes, biraz Behzat Ç. ve en çok da Sin City esintileri var. Bu açıdan bir "Kara Kitap" örneği olarak da değerlendirilebilir belki. Ama konu ile ilgili daha fazla konuşmak hikayeye dair ciddi spoilerlar verme tehlikesi taşıdığından, özet verme işini burada kesiyorum. Son söz olarak şunu söyleyeyim: sağlam bir olay örgüsü ile karşı karşıyayız. Gizem ve gerilim unsurları (tür adında olduğu gibi) başarılı bir biçimde kullanılmış ve henüz hikaye yeterince açılmamış olsa da her bölüm bir sonrakini merak ettiriyor (bu arada farklı dillerde günün vakitlerini ifade eden bölüm isimlerini de beğendim). Bana kalırsa bu hikayeden (üzerinde yeterince çalışılırsa) "film noir" türünde gayet güzel bir senaryo da çıkabilir, potansiyeli sadece kitapla sınırlı değil.
Kurguyu bir kenara bırakıp dile yoğunlaşmadan önce, karakterleri çok sevdiğimi de eklemem gerek. Bilhassa da isimlerini. İzan, Ceberrut, Hulusi... Tabii hiçbiri İzan kadar derin anlatılmıyor. Bu yüzden anlatım tekniğine Tanrısal değil, "Sınırlı Üçüncü Şahıs Anlatımı" demek daha uygun, zira İzan karakteri bütün bu manzaranın en önünde duruyor ve hikayenin büyük kısmını da onun penceresinden, onun algılarına yansıdığı biçimiyle izliyoruz. Yazar burada karakterleri arasında bir denge yaratma çabası gütmemiş, ağırlığını tamamen İzan'dan yana koymuş. Hatta bu kasıt üslupla da desteklenmiş. Bilinmeyen bir mekan ve zamanda, kendi öyküsünü bize anlatan bir İzan var adeta.
Hikaye sadece konusuyla değil, anlatımıyla da okuyucusunun dikkatini cezbetmiş (evet, çalışmaları incelerken mutlaka yorumlara da göz gezdiririm). Sanırım ben de analizin büyük bir bölümünü kitabın anlatımına ayıracağım. Çünkü kurgunun, karakterlerin, hikayeye uygun biçimde yedirilen (bir kısmı gerçeği yansıtmasa da) bilgilerin aksine; hem en güçlü görünen, hem de en zayıf nokta benim görüşüme göre 'anlatım'. Yazarın dile ve anlatıma çok önem verdiğini hissettiğimden, bu düşüncemi yan ögelerle besleyerek iyice açma niyetindeyim. Umarım fazla olmam. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eleştirsem Roman Olur
Non-Fiction*** Şu an göz attığınız şey, kolektif bir analiz-eleştiri kitabı, tabiri caizse "rehber". Hey hey hey, korkmayın. Rencide etme amacı taşımıyor. Daha iyi olmak isteyen yazar adaylarına elinden geldiğince yol gösterme derdinde sadece. Bir çeşit amme...