WINSLET
Tür: Tarihi Kurgu
Yazar: scritto_donna
Merhabalar!
Çok geciktik değil mi? Bölümü hazırlamaya çalışırken şu meşum olaylar patlak verdi önce. Hayatı, yaşadıklarını, gördüklerinin gerçek olup olmadığını sorguluyorsun istemeden.
Ülkemizin birlik ve beraberliğini kimse bozamasın, daim olsun inşallah! Şehitlerimize rahmet diliyor, gazi ülkemle birlikte gazi vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.Buna müteakip sevgili Nane Molla'nın çok önemli bir proje hazırlığı içinde olduğunu ve bu nedenle planları değiştirip biraz daha geciktiğimizi de itiraf edeyim. Bu konu ile ilgili bilgilendirmeyi önümüzdeki günlerde yapacaktır, hazırlıkları bitirmeye çalışıyor sanıyorum.
~~
Nane Molla'dan tam buraya bir not:
Evet, aynen öyle :D Hazırlıkları bitirmeye çalışıyoruz. Aslında bu bölümden önce gelmesi gereken genel analizlerimizden biri vardı, düzenimiz öyleydi, fark etmişsinizdir. Aynı proje sebebiyle o yazıyı da yazamadım. Ama müjdeli duyuru ile birlikte geri döndüğümde umuyorum ki affedileceğim. Takipte kalın dostlarım! ^^
~~
Evet, sıradaki hikâyemiz; tarihi kurgu kategorisindeki Winslet.
İlk bölümüyle masalları andıran bir başlangıç yapan, yüzünüzde tatlı bir tebessüm oluşturan bu hikâye; henüz altıncı bölümünde.
Beni en çok etkileyen ve kitabımızda yer vermeye iten de bu ilk bölüm ve devamındaki masalsı tat oldu.
Masalları çok severim ve fırsat buldukça anlatıp okurum. Bu konuda çok zengin bir kültürümüz olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Şimdi siz diyeceksiniz ki, masalları mı anlatacaksın hikâyeyi mi?
Şuna inanıyorum; esasında hepimizin yapmaya çalıştığı bu. Hayatın sıradanlığı ve hüznüne inat, açtığımız pencereden kendimize ve dinleyenlere masallar anlatıyoruz. Uyumak için değil; unutmak ve umut etmek için. Masallarda hep iyilerin kazandığı gibi yazdığımız öykülerde de çoğunlukla bu kural geçerli oluyor -çoğunlukla diyorum, buraya dikkat!☺️-İnanıyorum ki bizler, mutlu sona dair inancımızı tazeledikçe umut hep var olacak!
Genel girişin ardından hikâyemize geçiyorum. Nihayet!😊
Konuya geçmeden önce takıldığım bir noktayı belirtmek istiyorum. Tür konusunu abarttığımı düşünüyor olabilirsiniz, ancak bu konuda yine ayrı bir başlık açmam gerekiyor.
Yazarımız gerçekte var olmayan bir ülkeyi mekân olarak seçtiği halde tür olarak tarihi kurguyu tercih etmiş.
Tarihi kurgudan söz edebilmemiz için; geçmiş zamanlara ilişkin bir öykü anlatmamız gerekiyor. Tarihi gerçekler, şahsiyetler bire bir yansıtılmak zorunda değil elbette, kurgunuzun gerektirdiği şekilde değiştirebilirsiniz. Ama sonuç olarak tarih, yaşanmışlıkları içermelidir. Yoksa tür olarak genel kurguya dâhil etmemiz daha uygun olacak kanaatindeyim. En azından bu öykü için öyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eleştirsem Roman Olur
Документальная проза*** Şu an göz attığınız şey, kolektif bir analiz-eleştiri kitabı, tabiri caizse "rehber". Hey hey hey, korkmayın. Rencide etme amacı taşımıyor. Daha iyi olmak isteyen yazar adaylarına elinden geldiğince yol gösterme derdinde sadece. Bir çeşit amme...