1. BÖLÜM: İLK BULUŞMA~

704 38 11
                                    

Ilık bir duştan çıktıktan sonra morelimi düzeltmek için müzik açtım. Evet keyfim yerindeyken uyuşukluğum üstümde oluyordu. Dolabımdan aldığım kıyafetlerin temiz olmasına dikkat ederek seçiyordum. Temizlik hastasıydım sanırım. Modaya göre giyinmezdim bana yakışan modeli aylarca hatta daha fazla giyebilirdim. Çünkü farklı olunca kendimi tanıyamıyordum. Saçlarımı kurutmak için banyoya gittim. Makyajımıda yapıp çıktım banyodan. Hep aynı şey oluyordu, her şeyim hazır ama bir türlü çıkamıyordum evden. Koşarak kapıya gidip çantamı alıp kapıyı kapatım. Yoksa çıkamayacağımı biliyordum.

Apartmandan aşağıya yürüyerek indim. Topuklular ses çıkarmasını istiyordum. Bu yönümü komşularım seviyordu. Bende onları seviyordum. Çalıştığım şirketin aracı apartmanın önünde bekliyordu. İlk defa oluyordu. Ama memnun kalmıştım açıkçası. Camdan içeri bakmaya yeltendim ama karanlık olduğu için fazla görünmüyordu. Aracın önüne gelip durdum ön cam karanlık değildi. Aracın önüde sap gibi durup şoföre bakıyordum.

Uyuyordu zavallı abi. Camın yanına gelip tıklattım. Çaktırmamaya çalışsada irkildi. Kahkaha gelmedi değil ama yüzümü dönüp şeklimi değiştirdim. Tekrar kafamı çevirip göz göze geldik. Kapıyı açtı, yanıma geldi. Aceleci gözlerle bana bakıp;

'Başkan sizi yanına çağırıyor.' dedi.

Duygularım karıştı resmen. Elim ayağıma dolaştı..

'Neden?'dedim.

'Orasını ben bilemem ama büyük bir şey değildir. Endişelenme!' dedi.

Kafamı onaylarcasına salladım. Kapıyı açıp araca bindim. Şoför şirket çalışanlarındandı. Çok sık konuşmasakta iyi birisiydi. Komik şeyler anlatır, arada beni güldürürdü. Araca biner binmez 'Günaydın' deyip aynadan tebessümle anlaştık. 'Günaydın' dedim. Yol boyunca düşünmeden edemedim. Başkanla en son şirketin makyözü olarak girmek için anlaşma yaptığımız zaman konuşmuştuk. Görüyordum bazen haftada 2-3 defa, fazla ortada dolaşmazdı. İyi birisiydi bence. Şimdiye kadar kimseden duymamıştım kötü bir halini.

Şirkete geldik. Kapıyı açıp, yan taraftaki asansörün tuşuna bastım. Kabin geldiğinde yavaşça duraksayarak bindim. En üst katın tuşuna bastım. Asansörün aynasından kıyafetlerimi düzenledim. Kata geldim. İlerden soldaki kapının önüne gelip sessizce tıklattım. Ses gelince içeriye girdim. Başkan stajerlerle konuşuyordu. Sessizce fısıldayıp odasından pohpohladı. Önündeki koltuğu işaret ederek 'Gel otur hadi' dedi sakin bir sesle. İşaret ettiği koltuğa oturdum. Dosyaları karıştırmaya başladı. Hiçbir şey demeden öylece bir şeyler arıyordu. Sessizliği bozup;

'Başkanım, beni çağırmanızın nedei nedir?İstemeden bir şey mi yaptım acaba?!' dedim.

Tebessüm etti kibarca..

'Endişelenme, oyle bir durum değil.1 dakika beklersen söyleyeceğim' dedi gözleri dosyalar bakarak.

Bekledim sessizce. Telefonum titredi. İrkildim! Mesaj gelmişti. Telefon faturası bildirimiydi. Yine fazla gelmişti. Annem bu aralar merak ediyordu, meralandırmamam gerektiği için her dakika arıyorum. Saygısızlık olmasın diye göz ucuyla bakıp, çantama koyup fermuarı çektim. Başkan bir kağıt çıkardı. Masanın üstüne koyup, dosyaları bir kenara itti. Arkasına yaslanarak;

'Seni çagırmamın sebebi seni üzer diye korkuyorumama istersen başlayayım' dedi. Tabiki dercesine kafamı salladım.

'Buyrun' dedim.

Üzülmek kelimesi beni heyecanlandırmıştı.

'Seninle yollarımızı ayıracağız.Diğer şirketle anlaşma yaptık.Makyöz yetersizmiş. Kabul edersen seninle anlaşma yapalım,eğer istemezsen işsiz kalabilirdin.Malum iş bulmak zor.Bu konu ikimizi de üzmeden anlaşmayı imzalayalım.Ne dersin?' dedi.

Benim için bir önemi yoktu nereye gittiğimin ama burada alıştığım insanlara veda etmek istemiyordum. Dışarıda da görüşeebilirdik, evet olurdu. Bir yere dalıp öylece düşünüyordum. Başkan seslenince kendime geldim.

'Ne diyorsun?' dedi.

Gözlerimi başkanın gözlerine dikerek;

'İşsiz kalmak istemiyorum. Sonuçta tek yaşıyorum. Gelir elde etmem lazım!' dedim.

Sözleşmeyi imzlayıp başkanın önüne koyduktan sonra;

'Size minnettarım. Bu zamana kadar beni hiç zor duruma düşürmediniz. Teşekkür ederim' deyip tebessüm edip çıktım.

Hayallerim gerçekleşecek yerde şirketim değişiyordu. Hiç tanımadığım bir yere, tanımadığım kişilerin yanında çalışacaktım. Gördüğüm güzel rüyalar beni sınıyor muydu? Hayat beni nereye götürüyordu?

Şefle vedalaşmak için yanına gittim. Olanlardan hangi olunca çok üzüldü. Çünkü onlar benim ailem gibiydi. Vaktimin yarısından fazlası onlarla geçiyordu. Bana sımsıkı sarılıp kapıya kadar götürdü. Arada uğramak sözüyle beni uğurladı. Gideceğim şirkete haftaya giriş yapacaktım ama bence şimdiden tanışmalıyım diye düşündüm. Şirketin adını duymuştum. Hata elemelerine bile gitmiştim. Açıkçası bir çok şirketin elemelerine girdim.

Şirketin nerede olduğunu az buçuk biliyordum. Metroya binip şirkete gittim. Unutmuşum! Şirket evime uzaktı. Taşınmak lazımdı. Ahh toparlanamayacaktım. Ev aramam lazmıdı. Şirkete geldim. Binanın önü fanlarla doluydu sabah sabah. İçeriye şaşkınlıkla girdim. Güvenlik beni durdurdu.

'Ben şirket çalışanıyım. Bugün sözleşmem imzalandı' dedim.

Görevli telefon açıp böyle bir şeyin olup olmadığını sordu.

'Haftaya girişimiz yapılacakmış,neden bugün geldiniz?' dedi.

'Tanımam gerekir diye geldim. Bugün bilgi edinip haftaya geleceğim' dedim.

Asansörün olduğu yönü gösterip oraya doğru ilerledim. Asansörün tuşuna basıp beklemeye başladım. Bir türlü gelmiyordu asansör kabini. Merdivenleri mi kullansaydım? En üst katta çıkacaktım bu yüzden beklemeye devam ettim. Elinde sonunda gelecekti. Evet şuan geliyordu. Hemen başkanla tanışıp, bilgi edinip ev işini halletmem lazmdı.

Asansör kabini göründüğünde kapıyı açarak içine bindiğim sırada kafama sanki taşa çarpmıştım. İlk günden bu başıma gelmişti. Kimdi bu taş kafalı?! Kafamda yıldızlar dönmüyordu, dünya dönüyordu! Kafamı yavaşça karşımdaki kişiye çevirdim. Ahah aynı şekilde o da yerdeydi ama benden daha çok acımıştı sanırım. Ağlıyacak mıydı? Küçük bir şeyede benzemiyordu! Büyüklük bende kalsın diye;

'İyi misin?' diye sordum.

Cevap gelmemişti! Bu arada yanlız değildi, yanında 4 tane sırık dikilmiş film izliyordu resmen!

Çok sinir olmuştum. Niye yardım etmiyorlardı?! Bir kaç saniye sonra kafasını kaldırıp bana baktı.

'İyiyim ya sen?' dedi.

'İyiyim' dedim.

Ayağa kalkabilecek miydi? Hızla ayağa kalıp elimi uzattım.

'Hadi kalk' dedim.

Elimden destek alıp kalktı. Özür dilemek için başımı eğmeliydim. Eğer eğmez gene çarpıştık.. Aynı anda özür dileyecektik sanırım!! Can acısıyla hafiften acı acı güldük. Selam verip dışarıya doğru hızla gittiler. Kabine binince aynada kendimi ikili görüyordum resmen! Biraz düzeldi sanırım. Kıyafetlerini düzelttim. Kata geldiğinde kapıyı açtım. Burası mıydı? Evet tam karşıdaydı. Sakin adımlarla gidip kapıyı çaldım....

____________<3___________________________<3____________________<3___________________<3________

********Buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler. Bu ilk hikayem.Diğer sefer daha ayrıntılı ve uzun olacak! Bir Carat olarak hayalim aslında bu, o yüzden özen göstermeye dikkat ediyorum. Burada kesmenin amacı ilk okurların beğenip beğenmediğini öğrenmek. Begendiyseniz yada önerilerimiz varsa yorum birakabilirsiniz. Bu hikayeyi yazmamaın bir diğer sebebi ise Carat kardeşlerimle iç içe olmak! Bu hikayeyi çok düşündüm ve gerçekten ben bile sabırsızlanıyorum. İleride çok güzel ve heyecanlı şeyler olacak! Caratlar kaçırmayın derim!! Bir ipucu biasım JOSHUA~Hikâyenin ikinci bölümünü bu hafta sonu atmayı düşünüyorum. Haftada 2-3 kez atabilirim! Keyifli okumalar! Begendiyseniz oy vermeyi unutmayınız!~

Welcome My GirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin