Geleneksel Yetkin Koleji Dans Yarışması.
Aklımda dönen tek şey buydu o afişi gördükten sonra. Aslında dönmesinin sebebi ise Su'ydu sadece. Çünkü afişi görür görmez başlamıştı 'kanka biz de katılalım' diyerek ömrümü tüketmeye. Diğer bir nedeni ise Sumeysin gerçekten katılmak istemesiydi.
Sumeys gerçek anlamda mükemmel dans eder ve bu şekilde dans etmeyi sadece kendi emekleriyle başardı. Her ne kadar sporla alakalı şeylerden anlamıyorsa danstan da tam zıttı o kadar mükemmel anlıyor. Zaten dansla alakası henüz orta okuldayken başlamıştı. Beraber izlediğimiz bir filmden bulaşmıştı bu dans etme isteği. Kısa bir süre de film de izlediğimiz bütün dans figürlerini yapabilir hale gelmişti. Böyle olmasına rağmen pekte bir eğitim almadı. Ama gene de vazgeçmedi dans etmekten. Tabi çoğu şeyde olduğu gibi beni de çekti dans işine. Anlamam böyle şeylerden desem de bana da bir kaç hareket öğretti. Bir kaç figürle başladık sonrasında ise kendi ne öğrendiyse dans adına bana aşıladı. Her ne kadar bana öğretsede tabi ki de hiç bir zaman onun kadar dans edemedim. Sadece bana öğrettiklerini kaba taslak alarak en azından ona ayak uydurmayı başardım. İkili şekilde hareketler falan uydurduk. Baya koreografi yaptık. Ben de bu şekilde biraz daha arka plan da kalmayı başardım. Çünkü gerçekten bende Sumeysin yaptığı o kıvrak ve estetik hareketlerin hiç biri yoktu. Bir tane bile. Bende geri de kalıp bana daha uygun olan ve dans içinde geçerli birkaç sportif dans figüri ile kendimi buldum. Parendeler, saltolar derken dans olayında baya ilerlemiştik.
"Kanka bak nolur bizde katılalım yarışmaya."
Eve dönüş yolunda beraber yürürken tekrar yinelediği şeyle bu sefer "Tamam." dedim.
"Yaa ama bak Sedef valla çok güzel olacak kız. Hem başka nerde böyle fırsat elimize geçecek? Bizim oynak Fatoşun düğününde halay başıyken Acun bizi görüp 'o ne mükemmel bir halay başı keşke benim olsa' diye alıyorum bunları diyip bize kırmızı halı mı serecek? Biz o şans ne arar kı--"
Sumeysin daha fazla kendi kendine kurup beni de çileden çıkarmaması için lafını ağzına tıkıp tekrar "Tamam." dedim.
"Kızım ne demek tamam ya? Ne demek!? Fatoşun düğününde Acun ne arasın? He--"
"Allahım benim suçum günahım neydi? Ya Rabbi sen bana sabır ver." Bakışlarımı gökyüzünden alıp ağzını elimle kapattığım Suya çevirdim. "Ulan bana ne Fatoştan? Ben yarışmaya tamam diyorum."
Elimi çektiğimde tam cırlayacekken durdurdum onu.
" Sakın kanka, sakın!" desem de o çoktan çığlığıyla sokağı inletmişti. Ardından da bana sarılıp olduğumuz yerde beni de zıplatmaya başladı. Tabi biraz sonra bende onunla kendi isteğimle zıplamaya başladım. Neden? Çünkü kankayız. Çünkü kanka olmak bunu gerektirir. Çünkü... Çünkü... Çünkü... Neyse ben acıktım.
"Su ben açım eğer biraz daha beni böyle sokakta yormaya devam edersen evde yemek olarak direk zulanı patlatacağım."
Su beni öyle bir itti ki beni yere yapışan amele sümüğüne çevirdi desemde inanmayın siz çünkü beni itme çabasında sadece kendisi geriledi.
"Nah! Avucunu yalarsın!"
Benden önce depar ata ata gitmeye başladı eve. Bende eve varabilmenin huzuruyla yürümeye devam ettim. Çalan telefonumla bir an duraksayıp cebimden çıkarıp arayana baktım. Arayan Özgür abiydi.
"Efendim Abi?"
"Sedef akşam üzeri size geçeceğim haber vereyim dedim."
"Ha tamam abi, gel bekliyoruz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINAV
Teen Fictionİki kız arkadaş düşünün birbirlerinin herşeyleri olan. Sevgili, kardeş, abi, anne, baba, abla, kanka daha aklınıza gelebilecek herşeyler birbirleri için. Artık adları "Yapışığa" çıkmış olan bu iki arkadaş makara olsun diye girdikleri bir sınav ve o...