İşte şimdi sıçtığımın resmidir...

598 29 4
                                    

Iki hafta sonra.

-Lan okula hayvan almayın diye kaç defa dedim size.

Sedef bunları söylerken Özcan omuzundaki Aliyle sınıfın kapısından böğürerek girdi. Okul, okul değil bildiğim hayvanat bahçesi. Sanırsın hepsi türünün son örneği ve Allah'ta onları bize bela olarak göndermiş.

-Tanrım !

Sedef, Ali ve Özcanın hayvanlıklarına karşılık ellerini havaya kaldırarak bunu söyledi. Aklıma gelen fikirle sınıfın ortasına daldım.

-Tanrım !

Başta Sedef olmak üzere bütün sınıf bana baktı. Sedef benim ne yaptığımı anlayınca oda bana katıldı.

-Bana üç tane...

-Üç de yetmez beş tane...

-Beşte yetmez yedi tane...

-Insan veer veer veer...

-Ver Allahım ver !

Şarkıyı bitirir bitirmez Sedefle kahkaha atmaya başladık. Kahkahalarımız sona erince birbirimizi tebrik ettik yerimize geçtik. Biz yerimize geçerken Deli Bekir sınıfa girdi. Deli çünkü adam herşeyi görmeye bağladı. Bir kıytırık üçgende neler neler görüp çıkardı. Yok öklid amcanın düşmanı pisagor amcayla aralarında sayıları karışıyorlar. Her sakallıyı amcamı zannetcez. Boşuna deli demiyoruz yani. He bu arada Deli Bekir bizim geometri hocası. Beni düşüncelerimden ayıran Deli Bekirin ayakkabısı oldu. Daha ne oluyor dememe kalmadan Deli Bekir öğretmen masasından çemkirdi. Bildiğiniz çemkirdi çünkü bizim hocalarımız bğırmıyolar çemkiriyorlar..

-552 kafanın orda ne işi var !? Kafanı 90 derecelik acıyla saat yönüne çevir.

Evet bize adımızla değil okul numaralarımızla hitap ediyo. Off kafam acıdı abi ya...

-Hocam bi ara annemden ders almalısınız mutlaka...

Gerçekten annemden ders alsın bu adam. Kadın bildiğin terlik atmada mastır yapmış.Kapı çaldı ve içeriye nöbetçi öğrenci girdi.

-Hocam dersinizi böldüğüm için özür dilerim. Müdür bey Sedef Akın ve Sumeys Erdemi çağırıyor.

Nöbetçi lafını bitirdikten sonra Sedef mekanik bir hareketle bana döndü ve "ne yaptın lan gene" bakışlarını yolladı. Ben masumum dercesine ellerimi havaya kaldırdım.

-531 ve 552 hadi çabuk çıkın. 552 evladım ordan gelirken ayakkabımıda getir.

Ben.Delibekirin. Ayakkabısını.elime.alıp.götürcem... !

Ya ölürsem.Allahım neydi günahım sana geliyorum.

Sedef elini omzuma koyarak

-Kanka sana bu zorlu görevde başarılar dilerim.

Burnumu tutarak yerdeki ayakkabıyı alıp Deli Bekirin önüne bıraktım.

Sedef önde ben arkada sınıftan çıktık. Sınıftan çıkmamızla Sedef cırlamaya başladı.

-Ne yaptın lan gene ne halt yedin !

-Ya kanka valla bişi yapmadım. Yemin ederim. Bak gün boyu yanındaydım. Ne yapmış olabilirim ki ?

Tamam önceden küçük bi kaç tane vukuat işlemiş olabilirim ama bu sefer hiç bişi yapmadım ki. Off ulan off.. Ne oldu acaba ?

-Inşallah öyledir Sumeys.

Şimdi yandığımin resmidir. Sedef adımı kullandıysa -ki o hep bana kanka veya su der ya da başka bi hitap kullanır- kızmaya başlamıştır demek. Yani şuan %40-50 civarlarında. Inşallah daha fazla sinirlenmez. Bu sırada müdürün odasının önüne gelmişiz bile. Sedef son bir kez dönüp bana baktı. Bu hazır mısın demekti. Hafif bir baş sallamayla onayladım ve kapıyı çaldı. Içeriden gelen "Gel!" komutuyla odaya girdik. Söze ilk Sedef başladı.

-Hocam bizi çağırmışsınız ?

Müdürümüz Kemal hoca mavi gözlü, uzun boylu, kalıplı ve birazda göbekli bi adam. Yüzündeki donuk ifadeyi hiç bozmadan taşıyan kişiliklerden. Sanırsın 7/24 matematik yada felsefe dersi görüyo.

-Gelin kızlar gelin...

Sandalyesinde sırtını dikleştirerek sözüne devam etti.

-Okuldan gönderiliyorsunuz.

Oha ne oluyo lan ! Ne diyo bu hoca ? Ne gönderilmesi ?

-Hocam ne demek gönderiliyorsunuz?

Şaşkın gözlerle bakarak söylemiştim bunları.

-Basbaya bu okuldan gönderiliyorsunuz...

Kemal hoca sakin ve yüzünde ciddi bir ifadeyle yinelemişti cümlesini. Bakışlarımı Kemal hocadan çekip Sedefe döndüm. Dönmez olaydım. Sedefin kehribar rengindeki gözleri en koyu tonuna gelmiş ve yüzü kıpkırmızı bir şekilde gözlerini kırpmadan Kemal hocaya bakıyordu.

Işte şimdi SIÇTIĞIMIN resmidir.

SINAVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin