Okula geldiğimizde evden her ne kadar erken çıkmış olsakta geç kalmıştık. Bizde ilk derse girmeyip bu havanın tadını çıkardık. Ee ocak ayında nerde görülmüş böyle güneşli hava...
Şuan i ise tam 2 saattir felsefe dersi dinlemekten beyin fonksiyonlarımız çalışmaz hale gelmiş durumda. Sumeys ise daha fazla dayanamayıp kafasını sırayla bütünleştirip çoktan uyumuştu bile. Bildiğin uyumuştu. Okulda uyuyamayan bir tek benim herhalde. Dur bir daha deniyeyim. Denemekten zarar gelmez dimi.
Kafamı Sumeyse dönük bir şekilde sıraya koydum... Yok böyle rahat olmadı ya... Kafamı öteki tarafa çevirip sıraya koydum... Yok yok bu da olmadı... Alnımı sıraya dayadım... Laaaaaaaaan nefes alamıyorum...! Uyumuyorum lan ! Kafamı kaldırdığım da nöbetçi öğrencinin sınıfa girmiş olduğunu gördüm.
- Hocam, Kemal hoca Sedef Akın ve Sumeys Erdemi odasına çağırıyor.
Niye diye sormayacağım çünkü kesin Yetkin kolejinden görevliler gelmiştir. Sumeysin böğrünü dürtüp uyandırmaya çalışırken " 5 dakika daha anne " deyince bu sefer daha kuvvetli dürtünce uyandı. Inşallah morarmaz dürttüğüm yer. Sumeys dürttüğüm böğrünü ovalarken " ne oluyor lan " bakışlarını atıyordu.
- Kızlar çabuk olun hadi.
Turgut hoca gözlüklerinin üzerinden bakarak konuştuğunda " Tamam hocam " deyip Sumeyside alarak sınıftan çıktık.
- Ne oluyor kanka ?
- Kanka Kemal hoca bizi çağırdı. Büyük ihtimalle Yetkin kolejinden görevliler gelmiştir.
Dediğim de kafasını salladı. Ardından uykulu gözlerini ovalaya ovalaya yürümeye başladı. Kemal hocanın odasının önüne geldiğimizde Sumeys tam kapıyı çalıyordu ki elini tutup onu engelledim. Dönüp bana baktı.
- Ne oldu kanka ?
- Hiiiçç kanka ne olsun sadece karşımda porsuk saçlı tipi kayık bir Sumeys duruyor -üzerini gösterip- hiç yani.
Sumeys söylediklerimi anlayınca hemen üstünü başına çeki düzen vermeye başladı. Uyurken porsumuş olan saçlarını düzeltti. Gömleğinin yakalarını da düzeltti.
- Tamam mı kanka ?
- Tamam kanka.
Kapıyı tıklattı ve içeriden gelen " gel " komutuyla içeri girdik. İçeri girdiğimizde lacivert takım elbiseli, 30-35 yaşlarında oldukça karizmatik bir adam ve henüz 20 li yaşlarının sonunda oldukça güzel esmer bir kadın Kemal hocayla birlikte kahvelerini yudumluyorlardı.
- Hocam bizi çağırmışsınız ?
- Gelin kızlar gelin. Arslan bey ve Selin hanım Yetkin kolejinden geldiler.
Sumeysle aynı anda "efendi öğrenci" haline bürünerek başımızla selam verdik. Onlarda gülümseyerek bize karşılık verdiler. Daha sonra ise Selin hanım konuşmaya başladı.
- Merhaba kızlar. Öncelikle kendimi tanıtayım, ben Selin Doğanay. Yetkin kolejinde rehber öğretmenim.
Sumeysle "efendi öğrenci" profilimizi koruyarak başımızla dinlediğimizi belirtmek adına hafifçe aşağı-yukarı salladık.
- Bu da Yetkin kolejinin müdür yardımcısı Arslan Güz. Buraya sizin sınavı kazanmanız üzerine kararınızı öğrenmeye geldik. Birde hediyelerinizi getirdik.
Selin hoca sustuğunda Sumeysle dinlediğimizi belli etmek için kafamızı salladık. Daha sonra ise Arslan bey -bu adama öğretmen dersem hakaret etmiş olurum bence- elindeki kahve fincanını masaya bırakarak konuşmaya başladı.
- Hediyelerinizi vermeden önce kararınız nedir öğrenebilir miyiz ?
Arslan bey konuşmasını bitirdikten sonra yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirerek, bizi bekleyen gözlerle bize bakıyordu.
Selin hoca ve Kemal hoca da aynı tavırla bizi izliyorlardı.
Sumeysle aramızda geçen 5-10 saniyelik bakışmanın ardından beni onaylamasıyla söze başladım.
- Hocam biz ailelerimizle konuştuk ve okulunuzun vermiş olduğu bursu kabul ediyoruz.
Cümlemi tamamladıktan sonra Sumeysle beraber gülümsüyorduk. Arslan beyin yüzündeki gülümseme de büyümüştü. Daha sonra ise Kemal hoca ve Selin hoca da ona eşlik etmişlerdi.
- O zaman aramıza hoşgeldiniz kızlar...
Selin hoca yüzündeki gülümsemeyi bozmadan bize bakarak söylemişti bunları. Daha sonra ise Arslan bey söze girdi.
- Aramıza hoşgeldiniz kızlar. Sizleri 2. dönem aramıza bekliyoruz o zaman.
Konuşmasına ara verip üzerinde Yetkin kolejinin amblemi bulunan karton poseti aldı.
- Bunlar da hediyeleriniz. Hayırlı olsun.
Elindeki karton kutunun birini bana uzattığın da teşekkür ederek aldım. Diğer karton kutuyu da Sumeyse uzattığın da o da benim gibi teşekkür ederek kutuyu aldı.
Her ne kadar efendi öğrenci profili sergilesekte biraz daha bunu sürdürürsek genlerimiz bozulabilir. Yani emin değilim.
- Sömestr tatilinin son haftası gelip kaydınızı yaptırabilirsiniz.
Arslan bey genzini temizleyerek devam etti.
- Sonuçları öğremdiğimize göre , bize müsade. Görüşmek üzere kemal bey.
Kemal hocayla tokalaştıktan sonra Selin hocada iyi günler dileyerek tokalaştı.
Bu şekilde genlerimizin bozulmasına son anda mani oldular. Sumeyse baktığım da onun da aynı şekilde olduğunu gördüm. Benim ona baktığımı fark ettiğinde yüzüne 'çok mutluyum hatta aşırı mutluyum ve şuan efendi öğrenci profilini bozmamak için son saniyelerim' ifadesini takındı. Onu öyle görünce daha fazla sırıtmaya başladım. Aslında birşey olacağından değil de şuan çok mutluyuz ve patlamaya hazır bir bomba gibiyiz.
Arslan bey bize döndüğünde Sumeysle birbirimize bakan bakışlarımızı yakaladı. Elini tokalaşmak için uzattı.
Hadi ama ben ilk kez tanıştığım insanlarla etkileşim halinde bulunmaktan hoşlanmam ki. Sumeys beni bildiğinden hemen öne çıkarak elini uzattı ve Arslan beyin elini sıktı.
Arslan bey bu sefer elini bana uzattığın da kendimi toparlayarak elini sıktım.
- Görüşmek üzere kızlar.
- Görüşmek üzere Arslan bey.
- Görüşmek üzere hocam.
Ben 'Arslan bey' derken Sumeys sadece 'hocam' demişti. Anlaşılan birileri Arslan beyi sevdi.
Selin hocayla da vedalaştıktan sonra onları yolcu etmek için dışarıya kadar yanlarında gittik.
* * * *
Hikayeyi gerçek anlamda okuyan var mı? Belli edin kendinizi lütfen :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINAV
Teen Fictionİki kız arkadaş düşünün birbirlerinin herşeyleri olan. Sevgili, kardeş, abi, anne, baba, abla, kanka daha aklınıza gelebilecek herşeyler birbirleri için. Artık adları "Yapışığa" çıkmış olan bu iki arkadaş makara olsun diye girdikleri bir sınav ve o...