Yeni ve Yeniden

155 12 15
                                    

*Sedef *

Uzun uzadıya bir tarih dersinin ardından zil çalınca kalıp neredeyse şakşuka falan oynayacaktım. Sıradan kalkıp hemen Suyun sırasına çöktüm.

"Sanırım ölüyorum kanka."

Sumeys gayet güzel ve halinden memnun bir şekildeydi. Çok normal öyle olması çünkü kız sözel! Ben sayısaldan anlarım. Neyime gerek benim tarih.

"Sedefciğim bence bu şekilde davranmamalısın. Hem tarihi nasıl sevmiyorsun anlamıyorum."

Sumeys entelektüel ve nonoşlar gibi yavaş yavaş, tane tane konuştuğunda beni sinir etmeye çalıştığını anladım.
Omzuna hafiften vurduğumda bizim bu halimizi izleyen Geceye çevirdim bakışlarımı.

"Kusura bakma Gece ya. Ama işte insan tarihten nefret ettiği şekilde ders dinleyince çıldırmaya ramak kalıyor."

Gece "Önemli değil, aynı şeyi ben de felsefe dersin de yaşıyorum." dediğinde Sumeysle felsefeyi duyar duymaz ölü taklidi yapmaya başladık.

"Aman bana şöyle şeylerden bahsetmeyin. Tarih yetti de arttı. Lütfen."

Gece Sumeysle ikimizin o haline güldü. Ama ne olursa olsun bir ders daha tarih çekebileceğimi hiç ama hiç zannetmiyorum.

"Kanka ben bir saat daha tarih çekemem, bak ölürüm. Benim bu dersten bir şekilde sıvışmam lazım."

Sumeys sırasında biraz daha yayıldı.

"Valla Sedefciğim böyle mükemmel bir ders ve sen sevmiyorsun. Üzerine bir de dersten yırtmayı planlıyorsun. Çok ayıp."

Sıranın altından Suyun bacağına cimcik attığımda cırlayıp anında çekti bacağını.

"Ulan ben diyorum beynim Fatih İstanbulu fethettikten sonra şehre ilk girdiği sırada öne atılan Akşemseddini-hürrem edasıyla 'beynimi geri verin bana, bana verin geri beynimi' diyerek şahlandı. Sen hala çok ayıp de. Hayır bir de taş gibi hatun ak sakallı bir Akşemseddin olmuştu. Daha ne diyeyim."

Gece bunlarda geçecek dostum şeklinde omzumu sıvazladı. Hayır yani bir de Hürremi öyle hatırladıkça kahroluyorum. Taş gibi hatun resmen Akşemseddini-hürrem olarak kodlandı beynime.

"Kanka napim ki?" dediğinde Su, yapacak birşeyin olmaması işten bile değil. Resmen şuan babası öldüğünde amcası Nuri Alço tarafından kandırılan küçük emrah gibi hissettim. Niye böyle hissettim hiç bir fikrim yok.

"Aynen ha, yapacak bir şey de yok. Allahım ne olursun şu dersten yırtayım. Amin."

Duamı bitirdikten sonra Suyla Geceye bakışlarımı çevirdim. Duama amin demediklerinde "Amin desenize lan!" dediğimde hafiften bir zorlama olsada onlarda amin dediler.

Daha iki çift laf edemeden hocanın sınıfa girmesiyle içimden gelen en güzel küfürleri mırıldanarak yerime geçtim.

"... ben bu tarihi bulanın, bu tarihi yazanın, yazarken kullandığı kağıdın, kağıdın yapıldığı ağacın, o ağacı dikenin, o ağacı diken kişiyi doğuran kişiyi, onu doğurtan ebenin malzemelerinin atomlarını, protonlarını gelmişini geçmişini..."

Sövmem bu şekilde devam ederken adımı duymamla mırıldanmayı kesip adımı diyen kişiye baktım. Nöbetçi.

"Hocam Erdem Hoca Sedef Akını çağırıyor." dediğinde tarih hocamız Selami hoca ona baktığımı görünce "Çıkabilirsin." dedi.

Allahım sen beni duydun, beni bu tarih dersine bir saat daha maruz bırakmadığın için sana binlerce şükür olsun.

Sınıfın kapısını kapatacakken Suyla göz göze geldiğimizde 32 diş sırıttım. O da bana vay anasını bakışlarını attı. Ardından kapıyı kapatıp nöbetçinin peşine takıldım.

SINAVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin