6.BÖLÜM

177 82 0
                                    

Tereddüt, korku, endişe ve merak tüm bedenimin beyazlaması yetmezmiş gibi bir de titremesini sağlamıştı. Gerçek adımı annem, tekin ve aysel abladan başka kimse bilmezdi. Baba dediğim adam dahil bilmiyordu kimse. Kimlikteki adım bile mavi olarak geçmişti.

Bu kişi her kimse sadece gerçek adımı değil! Herşeyimi biliyor demekti! Telefonu odamda bırakarak aklımda ki kötü düşünceleri kenara atıp hızla mutfağa giriş yaptım. Buzdolabını açıp domates, salata ve peynir çıkarıp tezgahın üzerine koyarak çalan kapıya doğru yönümü değiştirdim.

Kapıyı açmamla birlikte karşımda gördüğüm yeni çocukla görmemle gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı.

Yeni çocuk sanki ev kendisininmiş gibi kapıda duran bedenimi kenara ittirip salona doğru yol aldı. Ben halen şaşkınlık içerisin de arkadan yeni çocuğa bakarken üzerinde ki siyah ceketi çıkarıp orta sehpaya ayaklarını uzattı.

" kapıyı kapatacakmısın artık?!" diyerek başını oturduğu koltukta geriye attı.

Hızla kendime gelip kapıyı kapatmadan salona sert adımlarla geçip yeni çocuğun önün de durdum.

" derhal evimi terk et!" diyerek sol işaret parmağımla açık olan kapıyı işaret ettim. Yeni çocuk koltuğa biraz daha yayılıp derin bir nefes aldı.

" bak mavi....yorgunum ve baban gelene kadar burdayım!" diyerek ayağa kalktı ve kapıya doğru gidip kapıyı kapatarak geri salona doğru gelmeye başladı.

Üzerine giymiş olduğu saks mavisi gömlek ve altına giydiği siyah kotla birlikte uyum içerisindeydi. Bileğine takmış olduğu bordo saati ise ona ayrı bir hava katıyordu.

" babamla işin ne senin?!" diyerek kollarımı göğsümde bağlayıp tek kaşımı kaldırarak sorduğum sorunun cevabını bekliyordum. Eski yerine tekrardan yayılarak oturup gözlerini üzerim de gezdirdi ve sırıtmaya başladı.

" öğrenirsin zamanı gelince de.....sen...bu üzer-" lafının daha devamını getirmeden kahkaha atmaya başladı. Kaşlarım çatık bir şekil de yeni çocuğa bakarken sinirle sehpaya uzatmış olduğu ayağına sert bir tekme geçirip bağırmaya başladım.

" sapıkmısın acaba yeni çocuk?!" sinirle ayağa kalkınca bir iki adım geriledim. Tanımıyorum etmiyorum. Şimdi tokatı felan geçirir bu manyağın işi belli olmaz!

" bana bak mavi...benle bence iyi geçin! Tabi babanı seviyorsan?!" diyerek tekrardan yerine oturdu. Yeni çocuğu salonda bırakarak mutfağa doğru adımlarımı çevirdim.

Sinirle tezgahın üzerinde duran salatalığı ve domatesi güzelce yıkayıp doğramaya başladım. Dolaba tekrar yönelip içinden sandaviç ekmeğini çıkararak dolabı kapatıp tezgaha yöneldim.

Doğramış olduğum salata ve domatesten önce ekmeğin arasına peynir koyup ardından geri kalanını koyarak ekmeğimi hazırladım. Son olarak tezgahın üzerindekilerini yerlerine yerleştirip dolaptan şeftalili meyvesuyu çıkarıp beyaz kupa bardağına doldurarak kenarda duran bar taburelerinden birinin üzerine oturdum ve yemeğimi yemeye başladım. Ekmek küçük olduğu için beş dakikaya kalmadan bitmişti.

Yerimden kalkarak elime birkaç yudum meyvesuyu kalmış bardağımı aldım. Arkamı dönmemle karşım da yeni çocuğu görerek çığlığı bastım. Elimde ki bardak ise korkumdan dolayı yere düşmüştü.

" korkuttum.....ama evde ki misafirle biraz ilgilenmen gerekiyor bence?!" diyerek kenarda duran el bezini alıp önümde eğilerek cam kırıklarını toplamaya bir yandan da yere dökülmüş olan meyvesuyunu temizlemeye başladı.

Girdiğim korku şokundan hızla çıkıp yere çökerek elinde ki bezi alıp silmeye başladım.

" şey....kusura bakma....seni karşımda görünce...kor-" yeni çocuk bileklerimde  tutup ellerime baktı çatık kaşlarıyla.

" ellerin titriyor?! Çok mu korktun?!"

diyerek yüzüme baktı. Evet öyle olurdu. Korktuğum zaman hep ellerim titrerdi. Annem bu huyumu babamdam aldığımı söylerdi. Babam anneme evlenme teklifi edeceği gün annemin teklifini reddeceği düşüncesi ile korkup elleri titremiş. Annem ise ona neden ellerinin titrediğini sorunca da korktuğu ve heycanlandığı
zamanlar da olan bir şey...hep olduğunu söylemişti.

Olmayan...yada hiç tanımadığım babama benzemek ne kadar da güzel gelirdi oysa ki bana....

Bileklerimi hızla yeni çocuğun ellerinin arasından çekerek ayağa kalktım. Benim kalkmamla birlikte yeni çocukta kalkmıştı.

" şey...sen niçin gelmiştin mutfağa?! Birşey mi istedin?" diyerek gözleri hariç her yere bakıyordum.

" hayır....sadece sana bakmak için...." diyerek yanıma yaklaştı. Halen titremekte olan ellerime elleri gelince hızla arkamda birleştirip bir kaç adım geriledim.

Yeni çocuk kaşları çatık bir şekilde yüzüme bakarken konuyu değiştirmeye çalıştım.

" hadi....gel sana resim odamı göstereyim? " diyerek hızla mutfağı terk ettim.

Peşimden geldiğini adım seslerinden anlıyordum. Merdivenlere yönelip hızla tırmandım.

" ciddi anlamda resim yapan yada bu tarz şeylerden hoşlanan bir tipe sahip değilsin. " diyerek söylendi. Yeni çocuk görmese de göz devirip yürümeye devam ettim.

" bir insanın uğraştığıkları şeyle tipinin alakası yoktur! Beni tanımayan insanlar dış görünüşüme aldanıp arkamdan sataniste benzediğimi söylüyorlar....oysa bilmiyorlar ki öyle biri olmadığımı. Dış görünüşe göre yargılama!!" diyerek resim odamın kapısını açarak yeni çocuğun geçmesi için yer verdim.
Yeni çocuk etrafta çizmiş olduğum resimlere göz gezdirirken en son çizmiş olduğum resmimin yanına kaşları çatılmış bir şekil de yaklaşıp bana baktı.

" bu...kim?!" tek kaşı kalkmış bir şekilde yüzüme bakarken kollarımı göğsüm de birleştirip yanına doğru yürümeye başladım. Derin bir nefes alıp konuşmak için dudaklarımı araladım.

" ben de bilmiyorum. Geçen gece rüyamda gördüm bu kişiyi.....tam benzemiyor ama çizmeye çalıştım işte!" diyerek resim de olan gözlerimi yeni çocuğun gözleriyle buluşturdum.

Yeni çocuk tam konuşmak için hazırlanmıştı ki çalan kapıyla hızla  resim odasını terk ederek aşağıda ki kapıya doğru koşmaya başladım. Yeni çocuk ise arkamdan şaşkın bir bakış atıp gelmeye başladı.

Kapıyı hemen açıp annemin kucağında ki beyazı kollarıma alarak sımsıkı sardım.

" beyazım....canım...canın acıdı mı?!" diyerek bedenini incelemeye başladım.

Babam bana sırıtarak baktı ve " beran sana yenin ediyorum. Bak! Mavi beyazı evlendirmez. Baksana senden bile sakınıyor!" diyerek üzerinde ki ceketi çıkarıp sol eliyle siyah kıravatını gevşetti ve salona  doğru yürümeye başladı. Sonradan dikkatimi çekmişti. Bu yeni çocuk hangi ara salona geçmişti bilmiyorum ama babam gülümseyerek yeni çocukla konuşmaya başladı.

" ooooo barkem hoşgeldin....demek benim deli maviyle tanışmışsın?!" diyerek koltuğa oturdu.

Demek yeni çocuğun adı barkemdi!

Umarım beğenmişsinizdir...voteler ve yorumlar sizi bekliyor....

MAVİNİN AYAKABILARI ÇALINDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin