4.BÖLÜM

223 93 6
                                    


Boşta kalan elimle gözyaşlarımı silip esmer tenli, oldukça düzgün giyinimli çocuğa çevirdim yerde ki bakışlarımı. Sanırım son sınıftı ve kamil hoca'yı kandırıp sınav sorularını çalıcaktı. Kamil hoca okulun en yaşlı ve saf öğretmenlerinden di. Ee tabi bizim öğrenciler de saçma sapan kılıklara bürünüp hocaları kandırma peşindeydiler. Sanırım bu da müfettiş kılığına girmiş olmaya çalışmıştı. Ama genç olduğu için sanırım başarısız olacaktı işinde.

" bırak be kolumu! Özür diledik ya daha ne istiyorsun?!" dedim çatallaşmış sesimle. Ayrıca bu öğrenciyi de ilk kez bizim okul da görüyordum. Acaba yeni öğrenci olarak mı geldi? Farklı bir okuldan. Hem öyle birşey olmuş olsa böyle takım elbise filan.....

Karşımda ki son sınıf öğrencisi ise ben tüm bunları düşünürken o halen bana çatık kaşlarıyla bakıyordu.

" bana bak kız çocuğu! Senin karşın da bir öğretmen var ve lafını bil de konuş!" dedi sert ve gür sesiyle.

Kolumu zor da olsa demir gibi parmakların arasından kurtarıp yüzüne doğru biraz daha yaklaştım.

" bana bak yeni öğrenci...canım burnum da çekil git işine...gelmiş bir de beni kandırıyor salak! " diyerek arkamı döndüm ve tekrardan yürümeye başladım. Tam iki adım atmıştım ki arkamdan tekin bağırmaya başladı.

" mavi...maviii ya kızım bekle ne olur..ya bak özür dilerim....." diye söyleniyordu. Onu duymamak için bir yandan hem hızlı yürüyor hem de çantamdan kulaklığımı arıyordum.

Bana her geçen gün daha çok bağırıp üzen biri tekin olamazdı.

Kulaklığımı bulduğum gibi telefonuma takıp önüme gelen ilk müziği açarak son sesi verdim ve hızlı adımlarımı daha da hızlandırarak koşmaya başladım. Tekin halen arkamdan bağırırken en son lafını duydum.

" kızım söz bir daha bağırırsam Allah belamı versin lan!"

Okuldan uzaklaştığımı dar, temiz ve bir o kadar da aydınlık sokağa girince anladım. Duvarlara bir süre bomboş bakındım. Aklıma gelen şeyle hızla girdiğim sokaktan çıkıp boya dükkanı aramaya başladım. Beni şu an rahatlatacak en iyi şeyi biliyordum. Dar sokaktan beş dakika sora çıkabilmiştim. Gözlerimle hızla etrafa bakındım.

Karşı cadde de boya dükkanı bulunca adımlarımı o yöne doğru çevirdim.

Karşıdan karşıya geçmek için yolları kontrol ettikten sonra karşı kaldırıma geçip boyacı dükkanına girdim.

Yirmibeş'e  yakın renkli renkli sprey boyalar aldıktan sonra tekrardan geldiğim dar sokağa doğru yüreye başladım. Sprey boyaları çok aldığım için oldukça ağırlardı fakat pek sorun çıkarmamışlardı bana.

Sonunda dar sokağa giriş yapmış karşımda ki beton duvar ve çeredeki çöp konteynırlara neler çizebileceğimi hayal ettim. Bir az düşündükten sonra elime mavi sprey boyayı alarak işe koyuldum.

Nerdeyse yarım saat olmuştu ve ne çalan telefonuma bakmıştım nede sokaktan geçen kedi köpeğe! Taki arkamda ki sesi duyana kadar!!

"Resim çizebilecek tipin yok oysa?!"

Arkamı döndüğüm sırada okul da gördüğüm öğrenciyle karşılaştım. Derin bir nefes alarak konuşmaya başladım.

" bak yeni öğrenci.....sana çarptım ve özrümü diledim...neden halen peşimdesin?!" dedim bıkkın bir şekilde.

Yerde duran poşetlerden birinin içinden pembe boyayı alarak siyah ceketini çıkardı.

Tek kaşımı kaldırmış ne yapacağını anlamaya çalışırken yeni çocuk, eline almış olduğu boyayla benim çizmiş olduğum çöp konteynırlara doğru ilerlemeye başldı.

Hızla önüne geçip " sakın...sakın çizmiş olduğum şeyleri iğrençleştirme!" diye bağırınca kolumdan tutup kenara doğru itti bedenimi.

" ya allahın belası yeni çocuk! Ne istiyorsun çizmiş olduğum şeylerden?!" sesim nerdeyse ağlamaklı çıkmıştı. Tamam resimlerim o kadar iyi değil di bunu bende biliyordum fakat benim birbirine karıştırmış olduğum renk cümbüşüme karışamazdı.

" sadece çizmiş olduğun şeylerin üzerinden geçerek daha belirgin yapacağım.....şimdi zırlamayı kes ve yardım et bana! Yoksa çizdiklerini karalarım." diyerek önüne döndü. On beş dakika boyunca yaptığı şeye baktım.

Gerçekten de bu şekli daha dikkat çekici görünüyordu.

Hızla gidip siyah poşetlerin için de beyaz boyayı alıp yeni çocuğun yaptığını yapmaya çalıştım. Çizimlerin üzerinden geçip daha da zengin ve göze hoş gelebilecek şekilde boyamaya başladım.

" ne o bir az önce ağlayacak gibi olan yüzün gülüyor?! Hoşuna mı gitti.?" gözlerimi duvardan ayırarak sol tarafımda duran yeni çocuğa çevirdim bakışlarımı. Sadece gülerek karşılık verdiğim de oda kahkaha atmaya başlamıştı. Yüzümde ki gülümseme yavaş yavaş silinip onun yerini şaşkınlık ifadesi alırken anlamayan bakışlarla ona baktım. Elinde ki sprey boyayı yere bırakıp iki adım bana doğru yaklaştı.

Eski ciddi ve sert haline bürünerek elini saçlarıma götürdü ve eline alarak saçlarıma baktı.

" sanırım artık mavi saçların aklaştı. Ne dersin kız çocuğu?!" kaşlarımı çatarak ondan iki adım geri atarak uzaklaştım.

" hayır yeni çocuk! Sen onları beyaz görebilirsin ama onlar mavi! Anladın mı mavi!" diyerek elimde ki sprey boyayı beton zemine hızla atarak  köşede duran siyah okul çantamı aldım ve elimdem geldiğince hızımı arttırdım. Dört beş adım attıktan sonra karşıma tekin çıkınca şaşkın gözlerle ona baktım.

" sunam...çok korktum...sana birşey oldu diye sabahtan beri seni arıyorum!" diyince daha fazla dayanamayıp boynuna sarıldım ve bir anda gelen duygu değişimi ile ağlamaya başladım.

" söz mor inek....bir daha senin istemediğin kimseyle konuşmayacağım! Yeter ki tek, yanlız bırakma beni!" diyerek ağlamamı derinleştirdim.

" söz mavim söz....sana bir daha bağırmayacağım....ne istersen o olacak! Yeter ki tek, yanlız bırakma beni! " diyerek sarılmama karşılık verdi. Dar sokaktan çıkmak için tek bir köşe kalmışken arkamdan o sesi duydum......yeni çocuk....

İşte tekine şimdi nasıl anlatacaktım bu zamana kadar bu dar sokakta onunla olup resimler çizdiğimizi......tekin beni sıçan dediği beyaz gülünden bile kıskanırdı. Sırf bu yüzden iki kişiyle çıkmıştım. Zaten onları öğrendiği gibi bitmişti. Birini sadece iki ay gizliyebilmiş diğerini ise sadece bir ay......sonra da söz vermiştim tekin'e.

Yeni çocuk ölmezse çok iyi olacak....

Vote ve yorumlar sizdennn...

MAVİNİN AYAKABILARI ÇALINDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin