~1~

146 7 6
                                    

Dolabımın başında kıyafetlerimle bakışıyordum. Ne giyeceğime karar vermek hayli zordu. Çünkü bugün büyük gündü.

Bugün babamın özel bir akşam yemeği görüşmesi vardı. Bu yemek sonunda babamın şirketi ve karşı taraf bir ortaklığa imza atacaklardı. Yalnız babamın görüşeceği şirket anladığım kadarıyla belli bir saygınlığa erişmiş büyük bir şirket. O yüzden iş görüşmesi hem babamın kariyeri için hem de şirketini temsil ettiğinden şirketi için önemli bir görüşme olacakmış. Ayrıca aile olarak görüşülecekmiş. Ne güzel (!) Bu yüzden babam beni zorla da olsa ikna etti yemeğe gelmem için. Hem güzel bir yemek yemiş olurum, fena mı?

Aslında böyle ciddi ortamlara gelemezdim hiç. İki kişinin veya grubun birbirine olan yapay ilişkileri hep midemi bulandırmıştır. Neyse. 

Babam işte anlattığım gibi. İşkolik birisi. Sürekli iş seyahatleri, toplantıları vesaire olur. O yüzden çok vakit geçirdiğimizi söyleyemem. 

Anneme gelecek olursak... Annem de babamdan daha az olmakla beraber işkoliktir aslında. Kendisi güzel bir firmada projeler çiziyor. Bazen evde saatlere kalkmaz masanın başından. Öyle yani. Küçüklüğümden beri bu şekilde büyüdüm ben.

Bu arada biraz da kendimden bahsedeyim.

Ben Burcu. Burcu Korkmaz. 18 yaşındayım.

Şu an 11. sınıftayım.  Okula bir yıl geç başladığım için sınıf arkadaşlarımın çoğundan bir yaş büyüğüm. Okulla o kadar kuvvetli bir bağım yoktur. Derslerden belli başlı sevdiklerim dışında çoğundan haz etmem diyebilirim. Okulumuzun voleybol kulübündeyim. Bence fena işler de çıkarmıyoruz. Kendimi geliştirmem için daha fazla antrenmana falan ihtiyacım var ama şimdi güzel oynadığımı da söylemeden geçemeyeceğim.

Bu arada sömestr tatilindeyiz. Daha tatilin ilk haftasında olduğumuz için çok mutluyum. 

Sevgi benim okuldaki yakın arkadaşım. Tatil başladığından beri görüşmedik daha ama onu özledim şimdiden.

Hayatım şu an için böyle. Monoton.

***

Bu arada sözleşilen saate az bir zaman kalmıştı. Hazırlanmam gerekiyordu. Ne giyeceğime karar vermeye çalışıyordum. Gerçekten hiç böyle resmi yemekler için bir kıyafetim yoktu.

Siyah pileli eteğimi giydim. Tabi üşümemek için de siyah çorap giymiştim içime. Üzerime ise krem-bej rengi tonlarında bir kazak geçirmiştim. Biraz eksik hissettiğim için altın tokalı kemerimi taktım. Kazağımı da eteğimin içerisine sokarak daha tarz bir görüntü elde etmiştim. Ayakkabı olarak biraz topuğu olan siyah botlarımı tercih ettim. . ~medyada var~  Sıra saçıma başıma çeki düzen vermeye gelmişti. Kahverengi saçlarımı maşayla hafif dalgalandırıp salık bırakmıştım. Gözlerime kahverengi eyeliner çekmiş ve kirpiklerime maskarayı dokundurmuştum. Dudaklarımı kendi pembeliğinde bıraktım. Zaten çok makyaj seven bir kız değildim. Yatağımın üzerinde duran küçük askılı siyah çantamı alınca tamamen hazırdım artık. 

Aynanın karşısında kendime şöyle bir baktım.

Gerçekten güzel ve tatlı görünüyorum, diye düşündüm.

Aşağıdan annemin bana seslendiğini duyunca daha fazla oyalanmadan birkaç fıs parfümümden sıktım. Sonra masamın üzerindeki telefonumu aldım ve onu çantama koymaya çalışırken bir taraftan da merdivenlerden aşağıya inmeye başladım.

Annem ve babam hazır bir şekilde beni bekliyorlardı. Beni görünce babam "Hadi geç kalmayalım." dedi ve üzerimize montlarımızı giyip hemen çıktık. Ben siyah kalın palto tarzı montumu giymiştim. 

Görev TamamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin