~3~

33 4 0
                                    

Koltuğuma yapışıp kalmıştım. Mete gaza öyle bir basıyordu ki resmen nefesim kesilmişti. Önümüzde o adamın bindiği araba, arkasında son sürat giden biz ve sanki bizim geleceğimizi anlamış ve boşalmışcasına bomboş bir anayol.

Tek kelime bile etmemiştik ikimiz de. Sessiz ve hızlı bir şekilde öndeki arabayı takip ediyorduk. Mete onu geçmeye çalışıyordu ama o araba da bizim kadar hızlıydı ve aramızdaki mesafe fazlaydı. Sessizliği bozan Mete oldu.

"Özür dilerim."

Dönüp baktım. Ne özrüydü bu şimdi? Kimdi bu çocuk? Neden bu arabayı takip ediyorduk? Kafamda sorular olduğu halde sustum ve önüme baktım. Ne diyecektim ki hem? Hangi sorumu soracaktım?

"Bir şey demeyecek misin?"

Mete beni konuşturmakta ısrarcıydı anlaşılan.

"Kim bu adam?" demekle yetindim sadece. Kötü birisi olduğu kesindi. Çünkü Mete resmen nefretle sürüyordu arabayı.

Belki de kötü olan Mete'ydi. Bunu bilemezdim. Masum bir adamın peşine takılmış olabilirdik.

"Adamın kim olduğunu bilmiyorum." dedi ve devam etti. "Ama tekin biri olmadığına eminim."

Tekrar bir süre daha sessiz kaldık. Git gide öndeki araca yaklaşıyorduk ve ben koltuğuma daha çok gömülmüş, ellerimle koltuğun yan kısımlarını sıkıyordum.

Mete dönüp bana baktı ve ben de ona. Neden bu kadar korktuğuma anlam yüklemeye çalışıyor gibiydi. Uzun uzun bakmaya devam ediyordu bana. Birden sağ elimi cama işaret edip,

"Önüne bak!" diye bağırdım.

Yolda son sürat gittiğimizi yeni fark etmiş gibi önüne döndü hemen. Direksiyonu hafif sallamış olacak ki araba bir an bir oraya bir buraya yalpaladı.

"Kaza yapacağız şimdi." diye çemkirmeye devam ettim.

"Ben, seni hiç arabaya almamalıydım. Özür dilerim tekrar. Söz veriyorum bütün bunlar bittiğinde seni evine sağ salim ulaştıracağım."

Garip garip baktım suratına. Şu an resmen bir aksiyon filmindeydik ve o bana evimden bahsediyordu.

"Tamam, tamam. Bir de yemek sözüm olsun sana." diye ekledi ve hafifçe gülümsedi.

Aklıma dünkü yemek ve benim çatalımı düşürdüğüm anım gelmişti yine.

Utancımdan yanaklarımın pembeleştiğini hissedebiliyordum. Yavaşça bana doğru yaklaştı. Nefesimi tutmuştum adeta. Fazla, yakındı. Sonra gözünü yoldan ayırmadan önümdeki torpido gözünü açtı.

Sonra direksiyona daha sıkı sarıldı ve sözlerini sıralamaya başladı.

"Ben dışarıya çıktığımda eğil ve saklan tamam mı? Zaten onu yakalamam fazla sürmez. Eğer işler ters gider ve onun eline düşersem kendini koruman lazım. Önündeki torpido gözünde bikaç şey var. Sana zarar vermeye kalkarsa korkma, kendini koru."

Önümdeki torpido gözünü taradım gözümle hemen. İçinde bir silah, bıçak ve halat benzeri şeyler vardı. Bu çocuk ne yapıyordu? Ben niye buradaydım?

Korkum damarlarımda hızla akan kan gibiydi. Tüm vücudumu kontrolü altına almıştı.

"Hayır, korkma lütfen. Bak işler kötüye gideceğinden değil. Her ihtimali göz önünde bulundurmak için söylüyorum. Sen güçlü bir kıza benziyorsun."

Ben sadece bu kabustan uyanmak istiyorum seni aptal. Konuşmadan içimden saydırmaya devam ettim ona.

"Burcu, sana ihtiyacım var. Güçlü olman lazım. En azından bir süreliğine öyle davranamaz mısın?"

Görev TamamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin