~2~

60 4 5
                                    

"Seni bu kadar sinirlendiren şey nedir küçük kız?"

***

Mete'nin bu sözlerine anlam yüklemeye çalışırken istemsizce kaşlarımı çatmıştım.

Küçük kız mı?
Ben mi?
Hayır ben küçük kızsam acaba sen...

Hemen iç sesime kuvvetli bir tokat attıktan sonra konuşmaya başladım.

"Aaa sen şu Mete'sin dimi. Dünkü çocuk... Hayır sen neden insanların telefon konuşmasını dinliyorsun ki?"

Ne oluyordu? Birden neden böyle saydırmıştım çocuğa?

Bu sefer sözlerime anlam yükleme çalışma sırası Mete'deydi. Sonra dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı.

"Şey ben buradan geçiyordum. Sonra senin bağırmanı duydum ve baktım ki senmişsin. Neden bu kadar sinirlisin diye merak etmiştim."

Tek kaşını kaldırıp suratıma baktı sonra.

Neden sinirliydim? Ah doğru bu çocuk yüzünden okulum değişiyordu. Konuşma sırası bana geçtiğinde tekrar sinirli Burcu'yu konuşturmuştum.

"Bak Mete. Senin yüzünden okulum değişiyor ve sen gelmiş bana sinirli olmamın sebebini soruyorsun. Anlatabiliyor muyum? Şimdi gitsen iyi olur çünkü sinirli beni görmek istemezsin. Gerçi biraz önce onda birine şahit oldun. Üzgünüm!"

Daha konuşmaya devam edecektim ki telefonum titremeye başladı. Arayan babamdı. Off şimdi hala neden gelmediğimi soracaktı. Hemen telefonu kulağıma götürdüm.

"Ne oldu geliyorum hemen."

"Kızım fazla zamanım yok uçağa yetişmem lazım. 5 dakika içinde burada ol!"

Bunları söyledikten sonra telefonu suratıma kapattı. Telefonu hızlıca çantama attıktan sonra çantamı banka koyup banktaki ceketimi aldım ve aceleyle üzerime atıp soğuktan donmuş ellerimi cebime soktum. Daha sonra Mete'ye döndüm. Beni şaşkınlıkla izliyordu.

"Şey benim gitmem gerkiyor. Sinirimi senden çıkardığım için üzgünüm. Görüşürüz."

Şu duygu değişikliğime hayran kalıyordum. Hem birini öldürebilecekmişcesine sinirlenebiliyor, aynı dakika içinde melek gibi birisi oluveriyordum.

Bunları düşünmeyi bıraktım ve hemen ordan ayrıldım. Eve doğru koşarak ilerledim. Bahçe kapısından girdiğimde babam arabasına yaslanmış beni bekliyordu.

"Hemen geliyorum!" diye bağırarak eve girdim.
Üstümdekilerden kurtulup kot pantolonumla krem rengi salaş kazağımı giydim. Saçlarımı hızlıca topladıktan sonra aşağıya indim. Hemen arabaya bindim ve yola çıktık.

"Neredeydin sen? Aradım aradım açmadın?"

Koşarken duyamamıştım büyük ihtimalle.

"Ben öyle... dolanıyordum." diye geçiştirdim.

Sonra telefonumdaki cevapsız aramalara bakmak için elimi cebime attım. Ama hayır telefonum yoktu. Evde unutmuş olabileceğimi düşününce rahatladım.
Sonra çantamı da yanıma almadığımı fark ettim. Acaba sabah çıkarken çantamı almış mıydım? Telefonumu çantama koyduğumu hatırladım ve rahatladım. Çantamı büyük ihtimalle evde bırakmıştım. Ama hayır eve girerken yoktu, yani sanırım. Sonra telaşlı telaşlı babama sordum.

"Baba ben eve girerken çantam var mıydı yani gördün mü?"

"Kızım ne bileyim ben senin çantanı? Bir çantaya sahip çıkamıyorsun."

Görev TamamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin