Black Angel: Bölüm-2 "PLAN"
Adımlarımı sayacak hale gelmiştim. Cidden endişeleniyordum onun için. Steven ile başımızdan bir çok olay geçmişti, birbirimizden gizlimiz saklımız da olmamıştı hiç bir zaman. Şimdi bana söyleyemeyeceği kadar büyük ne derdi olabilirdi ki? Herkes derse girmiş olduğundan, bu strese katlanamayacağımı hissederek derse girmek yerine kantine indim. Okul bu zamanlarda daha sessiz oluyordu. Kantindeki boş masalardan birine oturup Steven'ı beklemeye devam ettim. Yanından ayrılalı bir saate yakın olmuştu. Yaklaşık on dakika sonra steven girişte göründü.
"Hey!"
Beni görünce bulunduğum yere doğru ilerlemeye başladı. Gözlerimle onu süzmeye başladım. Üstü dağınıktı ve hırpalanmışa benziyordu. Soracağım soruların ve olayı didikleme seviyemin farkına varınca konuşmaya yeltendi. "Önemli bir şey değil."
"Ne demek önemli bir şey değil!" sesimin sonunu ayarlayarak devam ettim. "Dökül."
"Dayak yemem, hırpalanmam, tehdit edilmem ve canımın yanmasını saymazsak pek de bir şey olmadı." Bu cümleyi kurarken bana bakmamıştı. "Gerçekten iyiyim Ashley."
"Neden bu adamlar peşinde?" dedim kafasını bana dönmesini sağlayarak. "Bunu bilmeye hakkım yok mu?" Biraz düşünür gibi yaptı, baş ve işaret parmağını kullanarak çenesini sıvazladı. Bir süre sonra kafası da vucudu da bana dönük pozusyon da;
"Sence var mı?" diye sordu.
Gözlerindeki bakışlardan alay edercesine küçümseyici bir davranışta bulunduğunu anlayarak omzuna bir tane geçirdim. "İyi! Anlatmazsan anlatma!" sesimin yüksek çıkmasından yararlanarak bir hışımla arkamı döndüm. "Merak eden yok zaten," Hızla koridorda yürümeye başladım. Hem yürüyor hem de karşılaşmayı pekte beklemediğim bu tavır karşısın da kendi kendime söyleniyordum. "İyilik de yaranmıyor demek ki." Arkama dönmesem de yılların tecrübesi, Steven'ın arkamdan bu halime katıla katıla güldüğünü söylüyordu. Söylemese bile öyle olduğuna emindim. Sınıfa ondan önce girdim, atılacak bir trip vardı. Normalde onun yanında oturuyorken, çantamı alıp başka birinin yanına geçtim. Beni ciddi ciddi terslemişti ama beni terslemiş olması; bunun fazlasıyla karşılığını almayacağı anlamına kesinlikle gelmiyordu.
Sınıfa girer girmez gözlerimiz buluştu. Yaptığım şeyin farkına vardığında da sırıtmaya başladı. Anlamadığım şekilde bir el hareketi yaptığın da yanına oturduğum arkadaşım çantasını da alarak Steven'ın sırasına geçti. Saniyeler birbirini kovalarken hemen ardından Steven yanıma oturdu."Bu kadar alınacağını tahmin bile etmezdim." Sinirle ona döndüm. Ağzımı açıp birkaç kelime edeceğim anda, aniden ellerini kulaklarına bastırarak. "Lütfen cırlama." dedi. daha da sinirlendiğimi farkederek elleriyle çatılan kaşlarımı düzeltmeye çalıştı, "tamam kızma."
"Senin için endişelenmiştim.." dedim biraz olsun yatışarak. "Ama sen çok bencil ve ukala birisin Steven Sanders."
"Ah biliyor musun, bunu ilk defa duymuyorum."
"Sen hala işin dalgasındasın, ben olmasaydım kimseye anlatmayacaktın değil mi? Belki de şuan başında büyük bir problem var ve sen o yarattığın profil çizilmesin diye, küçük düşmemek için bunu kimseyle paylaşmıyorsun. Bunu bana yapma Stev. Herkese yap ama bana yapma; ben herkes değilim birbirimizin küçüklüklerini bile bilirken bana farklı görünmek için çabalamaya çalışma. Lütfen." Suratındaki alay eden gülüş kaybolmuştu sözlerimden sonra.
"Ah, haklısın sanırım."
"Sanırım?"
"Haklısın." dedi zor da olsa söyleyerek. "Melek."
![](https://img.wattpad.com/cover/60037557-288-k940536.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK ANGEL
Fiksi IlmiahBu gizemlerle dolu hikayenin içine dalıp; kendinizi Ashley'in yerine koymaya ne dersiniz ?