Cinsiyetsiz ve Sulh Sırdaşlığı

BÖLÜM 16

Bölüm 16

Düşünüyorum. Beni hasta eden şey nedir? Soğuk hava mı ? Sıcak hava mı? Enfeksiyon ve bulaşıcı hastalıklar mı? Hayır, hiç biri. Kendimi kötü hissetmeme neden olan tek şey korkularımdır ve korkularım beni hasta eder. Ben ruhumun bir parçasıyım.

'' Korkularımız.'' Diyorum. Olivin sağ kaşını kaldırıp soluk siyah gözleriyle bana bakıyor.

'' Korkularımız, ruhumuzu hasta eder. '' Diyorum. Sesim adeta fısıldıyor.

'' Evet, çok doğru.Ruhumuzu hasta eden şey korkularımız ve bir de öfkemizdir. Ancak ve ancak korkularımızdan arınırsak, öfkemizi kontrol etmeyi başarırsak ruhumuz iyileşir ve mutlu oluruz. Yükseklik korkusu olan bir kişi, yüksekte olmanın nasıl esrarengiz bir duygu olduğunu bilemez. Korkunuzu silin ve diğer insanlardan daha yüksekte olmanın tadını çıkarın. Öfke kötülük içeren bir parametredir oysa biz cinsiyetsizler iyiliği temsil etmek için varız.''

Olivin'in hırıltılı ses tonu beni bir an için rahatlatıyor. Cevabım doğruymuş. Derince bir nefes alıp ciğerlerimi havayla dolduruyorum. Cesaretime emrediyorum,korkularını sil ve mutlu ol. Peki ama neyden korkuyorum? Bu sorumun cevabı oldukça uzun.

'' Yalnızca erdemli insanlar mutlu olur. Ve mutlu insanlar korkusuzca ruhlarını iyileştirir. Size bu derste öğreteceğim şey, erdemli bir insan olmanın beş altın kuralı. Yemin töreninde erdemli bir insan olmak için söz verdiniz. Sözünüzde durarak ilk adımı atmanızı tavsiye ederim.

İşte size ilk kural ;

Sağlam bir beden. Acıya dayanıklı bir beden. Diğer varlıklara zarar vermeyen bir beden.Erdemli bir insan kesinlikle sağlam bir bedene sahip olmalıdır. Gözlerinizi kapatın ve dünyadaki hiçbir şeyin bedeninize zarar verecek kadar güçlü olmadığını hayal edin.''

Olivin'in söylediklerini uygulayarak hayal ediyorum. Max'in kazmayı bacağıma saplayışını ve gri kanları görüyorum. Korkuyorum, öfkeleniyorum ve kaşlarımı çatıyorum, gözlerimi daha sıkı kapatıyorum. Hayalim kararıyor. Gözlerimi açtığımda Olivin yüzüme bakıyor.

'' Tekrar dene.'' Diyor. Tekrar deniyorum ve Max'in kazmayı ayağıma saplayışını hayal ediyorum. Zihnime emrediyorum.

''Kan akmamalı. '' Kan beni korkutur ve öfkelendirir. Max , kazmayı bacağımdan çıkardığında kan akmıyor. Fakat bacağımda ki koca delik beni tekrar korkutuyor ve ortam kararıyor. Hayalim kayboluyor. Gözlerimi açtığımda Olivin bana bakıyor. Ardından emrediyor.

'' Tekrar dene.''

Tekrar deniyorum. Max, kazmayı havaya kaldırıyor ve bacağıma saplamak için hazırlanıyor.

Zihnime emrediyorum. '' Max bana zarar veremez, çünkü bedenimin her zerresi oldukça sağlam. Kötülük bedenime zarar veremez. Korkma! Korkum ve öfkem beni yönetemez ,benim tek yöneticim erdemdir.''

Kazmanın ucu bacağıma değdiği anda eğiliyor. Bacağımda ne bir koca delik nede gri bir kan mevcut. Hayalim kararmadan gözlerimi açıyorum. Olivin fısıldıyor.

'' İşte oldu, Aferin.'' Şaşırıyorum. Olivin hayalimi görebiliyor mu? Daha sonra Olivin, Jade'n yanına gidiyor ve tıpkı bana verdiği emirleri Jade üzerinde uyguluyor. Jade, dört kez deniyor ve başarısız oluyor. Olivin, tekrar dene diyor. Jade, beşinci denemede başarıyor.

'' Aferin.'' Diyor Olivin ve başka cinsiyetsizin yanına gidiyor. Sıra ukala bir kişiliğe sahip olan Akik'e geliyor. Akik, altıncı denemesinin ardından '' Baba!'' diye haykırarak gözlerini açıyor.

'' Baba! Vurma lütfen.''

Bütün cinsiyetsizler Akik'in olduğu yöne bakarak fısıldaşıyor.

'' Neden bağırıyor.''

'' Bu kezde başaramadı.''

'' Baba! diyor. Kral Jordan ile kötü bi anısı olmalı.''

Fısıltılar uğultuya dönüşürken '' Sessizzlik!'' diye bağırıyor Olivin.

'' Daha sonra tekrar çalışacağız ve başarılı olacağız.'' diyerek Akik'in sağ omzunu okşuyor cinsiyetsiz öğretmen. Akik, gözünden akan iki damla yaşı titreyen elleriyle gizleyerek siliyor ve başıyla Olivin'ı onaylıyor. Akik'i başarısız ve üzüntülü görmek beni mutsuz ediyor. Akik hariç,dokuz cinsiyetsizde ilk kuralı hayalinde başarılı bir şekilde uyguladıktan sonra

'' Kuralları önce hayalinizde daha sonrada hayatınızda uygulayın.'' Diyor Olivin.

Biz cinsiyetsizler uykuya ihtiyaç duymadığımız için geceleri erdemli bir insan olmak için çalışacağız.

İlk dersimiz bitmiştir. Başarınız ve samimiyetiniz için hepinize teşekkür ederim. Şimdi güneşin doğusunu Ay taşı dağından izleyebilirsiniz.''

Cinsiyetsizlerden karmaşık uğultular yükseliyor.

'' Güneş mi doğacak ? Zaman nede hızlı geçmiş.''

Dersin bu denli hızlı bitişi ve zamanın hızla akıp gidişi diğer cinsiyetsizlerle birlikte beni de hayrete düşürüyor fakat bu duruma aldırış etmeden kayalığın kenarına doğru ilerliyoruz. Ardından güneş ufuktan hafifçe doğuyor ve renk cümbüşü 5.bölgeye hakim oluyor.Ağaçlara asılı olan fenerler sönüyor ve kuşlar uçmaya başlıyor, Silindir binanın ışıkları sönüyor. Yeşil ormanın sık galeri ağaçları göz zevkimize uyum sağlıyor. Kısacası tabiat ana uyanıyor. Güneşin doğuşunu Sinek kasabasındaki küçük evimizin penceresinden izleme fırsatım olmuştu ancak bir kayalığın tepesinden güneşin doğusunu izlemek ise hayatımdaki ilklerdendi. Keşke bu anı annem ile yaşabilseydim.

Jade yanıma geliyor. '' Güneş, bana huzur veriyor.'' Diyor.

'' Bana da huzur veriyor. Güneş, ılık ve renkli.'' Diyerek karşılık veriyorum Jade.

'' Gözlerini kapattığında ne hayal ettin? '' diye soruyor Jade. Onu ilk kez bu denli meraklı görüyorum.

'' Kazmanın bacağıma saplandığı anı hayal ettim.'' Diyorum. Jade'in yüzü buruşuyor.

'' Sen neyi hayal ettin?'' diye soruyorum. '' Kazmanın bacağına saplandığı anı.'' Diyor Jade. Duraksıyorum ve Jade konuşmaya devam ediyor.'' Sana siper oluyorum ve kazma sırtıma saplanıyor.''

İlk denememde canım çok yandı damarlarımdaki gri kanın sızısını ve sıcaklığını hissettim.

Sonraki denemelerimde vücudumu bir miğfer gibi kullandım. Yaralanmayan bir bedenim oldu. Sana kalkan oldum.''

Şaşırıyorum. Jade beni hayallerinde bile koruyor. Ben yalnızca kendi bedenimi korumayı hayal etmişken, Jade ,hem benim bedenimi hem kendi bedenini korumayı başarmıştı. Jade'in erdemli bir insan olacağından hiç şüphem yoktu. Jade'in yeşil gözlerine sadakat dolu bakarken Olivin bağırıyor.

'' Haydi gidelim. 5.Bölgeye geri dönme vakti.''