ÖNEMLİ DEĞİL

262 90 107
                                    

İyi okumalar :)) desteklerinizi bekliyorum. Yorum ve vote atmayı unutmayın :))))
Multimedya: Payiz

Hızlı hızlı servis yapmaya başladım. Yeni bir grubun çıkacağını duyan herkes akın etmişti.

Ayaklarım deli gibi ağrıyordu. Salih ağabey bile bu gece kasada kendi duruyordu. Saat servis işi yavalayınca hemen mutfağa koştum. Bulaşığa yardım edip tekrar içeri koştum.

"Cemre arkaya sen geçme kızım, yeterince yoruldun."

"Önemli değil ağabey, sıkıştı onlarda." Başıyla onaylayıp kasaya gelen müşteri ile ilgilenmeye başladı.

Göz ucuyla sahneye bakınca kendi aralarında konuşuyorlardı. Artık kafe iyice dolmuş, herkes sahneye kitlenmişti. Yavaş yavaş müziğe girdiler.

Payiz şarkı söylemeye başladığı andan itibaren sanki bu dünyadan kopmuştu. Mikrofonu kavrayan kemikli elleri, ayağı ile tuttuğu ritim ile sanki burda değildi.

Hafif uzun kumral saçları vardı. Gökyüzü mavisi gözleri şarkı söylerken kapalıydı. Sert, kemikli yüzü vardı birde hafif çıkmış sakalları vardı. Cebimde telefonum titreyince hemen kendime geldim. Babam arıyordu.

"Efendim ?"

"Cemre gecikecekmisin kızım ?"

Sarhoş olmadığı bana kızım diyişinden belliydi.
"Evet. İşler çok yoğun bu akşam."

"Tamam dikkatli ol. Gelirken bira al bana."

"Tamam." Diyip kapattım.

Gücüme gidiyordu aslında. Bütün gün it gibi çalış dur, sonra o parayı içkiye yatır. Ama az kalmıştı. Hele bir üniversiteyi kazanabileyim, İstanbul hariç her yeri yazacaktım. En azından kendi çalıştığım kendime kalırdı.

Burnumdan bir şey geldiğini hissettim daha sonra ise yere bir damla kan düştü. Hemen tezgahta duran peçeteyi burnuma tuttum. Heralde fazla güneşte kalmıştım bugün.

Kafamı kaldırınca Payiz ile göz göze geldik, kaşlarını çatış bana bakıyordu. Hemen mutfağa girip burnumu yıkadım. Beş dakika peçeteyi burnuma tuttum. Dindiğini hissedince tekrar yıkayıp içeri girdim.

Yere damlayan kanı sildim. Saat on bire geliyordu. Payiz'ler son şarkılarını söyleyip indiler sahneden. İnsanlarda yavaş yavaş gidiyorlardı.

"Cemre kızım sen çık istersen, fazla geçe kaldın."

"Sorun değil ağabey. Giderim ben."

Diyip masada ki boşları toplamaya başladım. Erdem yanıma gelip
"Istersen ben bırakırım seni evine."

"Kızla uğraşma Erdem." Dedi Oğuz.

"Teşekkür ederim ama kendim giderim." Dedim. Oğuz silkip arkadaşlarının yanına döndü. Oğuz ve Doğuş kardeşti, Erdem de kuzenleriydi.

Kendimi çok yorgun hissediyordum. Önlüğümü çıkarıp;
"Salih ağabey ben çıkıyorum."

"Dikkatli ol kızım." Diyip elime elli lira verdi.

"Bu gece çok çalıştın." Diyip arkasına döndü. Düşünceli adamdı işte. Asla kimsenin hakkını yemezdi.

"Sağol." Diyip seslenip Erdem'lere selam verip çıktım.

Evim buraya yakındı. Nisan ayı gecesi soğukluğu ile beni üşütmüştü. Ceketim olmayınca kollarımı birbirine doladım. Kalabalık yerlerden giderek bakkala uğradım üç tane bira alıp evin yoluna döndüm.

Kenar serseri mahallesinde ölüm sessizliği vardı. Yavaşça eve girdiğimde babamın uyduğunu gördüm. Biralari dolaba koyup odama gittim. Üstümü değiştirip hemen yatağa yattım. Çok yorulmuştum.
.....
Alarmı kapatıp tavanı izlemeye başladım. Hala daha çok yorgun hissediyordum. Zar zor kalkıp hazırladım. Babam evde yoktu. Bir bardak soğuk su içip evden çıktım. Okulun ordaki fırına uğrayıp bir simit aldım. Yavaş adımlarla sınıfa doğru yürüdüm. Hiç ders dinleyesim yoktu bugün. İlk ders resim olduğunu anlayınca kafamı sıraya gömüp uyumaya çalıştım. Tam sıra sırtımı biri dürtü.

"Efendim Giray ?" Giray bu okulun en popüler öğrencisiydi.

"Resimci serbest bıraktı, kantinde biraz matematik çalışalım mı?"

"Olur." Giray derste asla ders dinlemez, gece de kalkma okula gelip uyurdu. Ara sıra sınav önceleri ders çalıştırmamı isterdi. Kitaplarımı alıp peşine takıldım.

Kantin girdiğimde Payiz'ler bir şeyler tartışıyorlardı. Beni fark eden Erdem olmuştu. Elini kaldırıp selam verdi. Onun selamı ile Payiz de bana baktı. Sonra sanki hiç yokmuşum gibi önüne döndü. Erdem'e gülümseyip Giray'ın yanına oturdum.

"Hangi konuyu istiyorsun ?"

"Bu log mu lig mi ne varya onu."

"En basit konudur. Sadece belirli şeyler bilerek bütün soruları çözersin." Bir tane test çıkarıp üstünde anlatmaya başladım. Giray'a baktığımda bana bakıyordu.

"Bana değil kağıda bak Giray." Bana aldırmadan bakmaya devam etti.

"Ne kadar güzel olduğunun farkında mısın ?"

"Şuan önemli olan bu değil."

"Her şeyi kendinden bu kadar önde tutma, sende çok önemli birisin."

"Yapma ama Giray, ben okulu burslu bir öğrencisinden başkası değilim."

"Kendini küçüksemekten vazgeç artık. Biraz çevrene bakın."

"Derse dönsek birazdan zil çalar, bitsin konu."
"Dediklerimi dikkat al."

Biraz daha anlattıktan sonra zil çaldı.
Giray teşekkür edip kalktı. Bende bir çay alıp test çözmeye devam ettim. Karşımdaki sandalye çekilince oraya baktım. Gelen Erdem'di.

"Özel ders mi veriyorsun ?" Diyip oturdu.

"Hayır sadece yardımcı olmamı istedi."

"Bende istesem bana da olur musun ?"

"Boş olduğum zamanlarda tabiki de olurum."

"Bak bu güzel haber. Akşam geliyor musun ?"

"Ben her gece ordayım."

"Bak buda güzel bir haber." Diyip güldük. Konuşmamız yanımıza gelen nöbetçi öğrenci ile bozuldu.

"Seni müdür çağırıyor." Diyip gitti.
"Ben gitsem iyi olucak, sonra görüşürüz." Diyip müdürün odasına doğru yürüdüm. Kapıyı çalıp içeri girdim.
"Beni çağırmısınız hocam."
"Gel Cemre gel. Bu zarf senin. Bir adam bırakıp gitti. Kim olduğunu felan söylemedi."

Sarı kalın bir zarf duruyordu. Teşekkür ederek zarfı alıp çıktım. Kızlar tuvaletinde girip zarfı açtım.
Bir deste para ile bir not vardı.

"Bu para senin. Artık daha az çalış. Kim olduğum önemli değil."

Kim olduğun önemli değil mi ?

Meraba arkadaşlar, yeni bir hikayeye hızlı bir giriş yaptım. Desteklerinizi bekliyorum. Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın :))

SON DÖRDÜN(Bir Başlangıç Öyküsü)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin