Aslında burda yaşıyabilirdim. Neden olmasındı? Zaten sıkıcı bi hayatım vardı. Okul - ev. Tamam yaz tatilinde olsak bile eninde sonunda başlıyacaktı okul.
OKUL!! OKUL!! Okulum vardı benim! E bu adam beni buraya getirdi de kalmak istesem bile öğrenmem gereken saçma sapan şeyler vardı benim. Hışımla odadan çıkıp avluya indim. Tahmin ettiğim gibi herkes oradaydı;
"Çocuklar benim okulum var."
Klaus denen adam cevap verdi doğal olarak.
"Yaz tatilindesin sanıyodum ve okul başlamadan buradan ayrılmayacakmıydın?"
"Evet ama belli mi olur belki kalır ve kızınıza bakıcılık yaparım."
Ne dediğimin farkına varır varmaz tam gaz odama koştum. Oh tanrım salak mıydım ben? Öyle şey denir mi? Şimdi kesin bunu kullanarak beni burada tutmaya çalışacaktı.
KLAUS
Ne saçmalıyordu bu küçük kız? Okul hakkında birşeyler saçmaladıktan sonra bana onu tutmak için "belki" gibi belirsiz bir sözcükle umut verdikten sonra ne söylediğini anlamış olacak ki koşa koşa yukarı çıkmıştı ve beni Elijah,Rebekah ve Hayley ile tuhaf tuhaf bakışırken bırakmıştı.
" Bu kızı yeterince araştırdığına emin misin Niklaus?" Rebekah'nın sorusuyla kendime gelip ona cevap verdim.
"Araştırdım kız kardeşim. Hemde anne ve babasının onu yaptığı güne kadar."
"Biraz garip bi kız ama onu anlıyorum senin tutsaklığın altında olmanın ne demek olduğunu en iyi ben bilirim." dedikten sonra arkasını dönerek çekti ve gitti.
Klasik Rebekah her zamanki gibi yine tripliydi. Elijah ve Hayley ise hala şaşkındılar taa ki Hayley sessizliği bozana kadar.
"Klaus kızımızın iyi bir bakıcıya sahip olmasını ben de isterim fakat bunu bakıcımız olacak kişinin isteği dışında yapamayız. Yaparsak nasıl ebeveynler oluruz? Eğer bu kızın gerçekten iyi bir bakıcı olacağına inanıyorsan onu ikna etmeyi denemelisin. Fakat bunu onu bu binaya hapsederek yapamazsın." dedi ve o da çıkıp gitti.
Ve sıra Elijah'daydı;
"Hayley'yi duydun kardeşim Hope senin olduğu kadar onun da kızı ve Hope üzerinde senin düşüncelerin ve kararların kadar onunkiler de önemli. Bunu unutmamalısın." dedi ve çekip gitti.
Ne kadar kabul etmesemde sanırım haklıydılar. Konu Hope olunca kabul etmeliyimdim ki benden daha mantıklı kararlar veriyorlardı. Bu da demek oluyor ki şu küçük kız la doğru dürüst bir konuşma yapmalı ve ikna etmeye çalışmalıydım. İkna edemezsem de bakıca arayışına geri dönecektim.
ANGELA
Oda da kendime lanet okuyarak oturuyordum. O sırada sarı kafa içeri girdi. Evet ona sarı kafa diyecektim. İyi uydurmuştum. Ben ona taktığım yeni isimle kendi kendime eğlenirken o konuşmaya başladı.
"Küçük kız sanırım sana bir özür borçluyum."
"Gerçekten mi sağol ya!!" diye bağırdım. Sinirlenmiştim.
"Hope için en iyisini istiyorum ve bunun sen olduğuna inanıyorum. Lütfen kal ve kızıma bakıcılık yap. Okul konusunu da ben hallettim sana özel ders aldıracağım yani açıktan okuyacaksın. Sen üniversiteye gelene kadar Hope yererince büyümüş olur istediğini yapabilirsin. Önceden yaptığım gibi seni burada kalmaya zorlamayacağım. Büyüyü de kaldıracağım. Ama lütfen kal."
İyi konuşmuştu. Ve bu beni biraz olsun ikna etmiş ve sakinleştirmişti. Herhalde ailemi de görmeme izin verirdi. Ama biraz naz dan kim ölmüş? Dirseklerimi dizlerime koyarak konuşmaya başladım.
"Özrün için teşekkür ederim. Ama teklifin konusunda biraz düşünmem gerek. Evet okulu zaten sevmiyorum bu kısım bana avantaj olur. Peki ya ailem onları görebilecek miyim? Ayrıca bu fantastik hayata uyum sağlıyabilir miyim ondan bile emin değilim."
"Tabi ki aileni görebilirsin. Hatta tabi belirli zamanlarda onlar da burayı ziyaret edebilirler. Ve seni seçerken bütün ayrıntıları düşündüm. Uyum sağlayabileceğine şüphem yok. Sadece durumu bana bildir yeter." dedi ve odadan çıktı.
Yine kararlar ve kararlar ile başbaşaydım. Bana sunduğu imkanlar kesinlikle karşı konulması çok zordu. Zaten okulda da sosyal hayatım yoktu ki. Tek arkadaşı olan sessiz sevimli tiplerdendim. Maya'nın anlayışla karşılayacağına emindim. Öbürleri desen umurlarında bile olmazdı. Ailem, işimin en zor kısmı onlardı. Bir insan mükemmel bir hayat için bile olsa ailesini nasıl bırakabilirdi ki? Evet belki bu zihin kontrol olayı sayesinde pek etkilenmezlerdi ama yinede ben etkilenirdim. Ama burada da bir ailem olabilirdi. Neden olmasındı? Bu aile ne kadar tuhaf da olsa ısınmıştım. İçimin ısındığı bu aile... Bu küçük bebek,bende daha önce hiç olmadığı kadar sahiplenme duygusu uyandıran bu bebek... Garip bir şekilde içine girdiğim ve keşfetmek için can attığım bu dünya...
İşler gitgide içinden çıkılmaz bir hal alıyordu ve ben hala kesin bir karar verememiştim. Şans tanrısının sevmediği kulu olmak ne kadar zor işmiş şimdi daha iyi anlıyordum...
Ama dur bir dakika ya bu tanrı beni sevmeye başladıysa? Evet belki bu ortamda yenidim ama uyum sağlama konusunda o kadar da kötü değilimdir özümde. Zaten ailemi de elimden almıyordu ki adam. Evet belki kendimle aşırı çelişiyordum ama ikizler burcuydum ben. Bu çelişkili durumu burcuma vererek kararımı da vermiş oldum. Güle güle monoton hayat. Hoşgeldin fantastik ve tahminen eğlenceli hayat.
Kararımı verdiğime göre aşağıya inip sarı kafayla konuşabilirdim. Aşağıya indiğimde sarı kafa kel,esmer,kot pantolon ve siyah t-shirt giymiş bi adamla konuşuyordu. Beni görünce ikiside bana baktılar. Esmer adam beni görünce bu kim tarzında kafasını salladı. Sarı kafa cevap verdi.
"Marcel bu Angela. Bakıcılık işi için getirmiştim ama uzun hikaye."
Nasıl söyliyeceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu bu yüzden hiç mırın kırın etmeden cesaretimi topladım ve söyleyiverdim.
"Kabul. Hope'un bakıcısı olucam."
Herkese tekrar meraba. Çok ara vermeden hemen size yeni bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz. Benden size kocaman öpücükler.
YOU ARE READING
Original Babysitter
FanfictionAngela muhteşem bir yaz sabahına uyanmıştı ta ki bir yabancı kapısını çalana kadar...