Merhaba millet...
Umarım Underworld'ı sevmişsinizdir. Çünkü ben çok severek yazıyorum :} Bu arada geçenlerde güzel okuyucularımızdan biri benimle röportaj yaptı. Eğer merak eden ya da ilgilenen varsa "https://www.wattpad.com/story/70681504-pop%C3%BCler-yazarlarla-r%C3%B6portaj" bu linkten ulaşabilir.
Medyadaki Eric... (Yorumlarınızı bekliyorum.)
"Sence orada mı?" Liki'nin sorusuyla gözlerimi ayırmadığım geminin bize gelişini izliyordum. Bu mesafeden bile hissettiğim bu şey beni yanıltıyor olamazdı. Bu o olmalıydı.
"Orada..." İrina ve Liki'nin bakışları beni bulurken, bunu buradan bile hissetmeme şaşırmış olmalılardı. Aslında buna bende alışamamıştım. Fakat her birine yaklaştığımda sanki eksik bir parçam tamamlanıyor gibiydi. Kalbimdeki boşluk bile...
Bizimle birlikte tüm ada haklı yakınlarını beklerken, oldukça heyecanlı görünüyorlardı. Herkesin bir yakını, eşi, dostu, kardeşi o gemideydi.
"Umarım kimse incinmemiş ve iyidir." hemen yanımdaki kadının söylediği şeyle telaşlarını daha iyi anladım. Onlar bu yolculuk için çok şey feda ediyorlardı. Ada halkı için büyük bir risk alıyorlardı.
Sonunda gemi limana demir attığında hemen geminin burnunda kaptan gibi ayakta dikilen birini gördüm. Gerçi duruşuyla bile onu görmemek imkansız gibiydi. Kalabalıktan "şükürler olsun!" bağırışları duyulurken, genç kızlardan da;
"Bu o, Eric. Çok yakışıklı. Geri döndü, Eric geri döndü..." gibi heyecanlı bağrışlar yükseldi.
"Lütfen bana adamımızın kızların çığlık attığı şu deniz adamı olmadığını söyle!" Liki'nin kıskançlıkla söylediği şeye gülerken, gözlerimi ondan alamıyordum. Daha bilmeden onun su elementi olduğuna emindim.
"Eğer denizlerin kralı hikayesi doğruysa, şuan varisiyle karşı karşıyayız." İrina da hayranlığını dile getirdiğinde tüm ilgimiz onun üzerinde toplanmıştı. Liki'nin bile...
Geminin halatlarını bağlamaya başladıklarında herkes hızla atlamaya başladı. Gemiciler sevenleriyle kucaklaşırken, tüm kızlar gibi benim gözlerimde sadece Eric'teydi. Tam gemiden atlayacakken biran durup, elini kalbine koydu. O da hissetmeye başlamıştı ve birden gözleri benimkileri buldu. Sanki orada olduğumu biliyormuş gibi. Uzun bir süre sadece bana baktı. Neredeyse tüm tayfa gemiden inmişti ama o hariç. Sonra biranda o da aşağı atlayıp, kalabalığın çevresini kuşatmasına izin verdi. Kızların arasında her biriyle ilgilenir gibi yaparken, gözleri bir saniye olsun benden ayrılmıyordu. Bu sırada arkasında beliren büyük bir dalga kıyıya doğru yaklaşmaya başladı. Bunu o yapıyordu ama farkında değildi. Herkes geriye doğru kaçmaya başlarken, sadece o ve ben olduğumuz yerde duruyorduk.
"Ema!" Nick'in sesiyle ona döndüm. Panikle bana bakarken ne olduğunu anlamadan kendimi güven veren kolların arasında buldum. Güçlü bir dalgaydı ama onu milim bile yerinden oynatmamıştı. O kesinlikle suyun gücüne sahipti.
Dalgalar üzerimizden çekildikten sonra herkes rahat bir nefes almış, şükretmişti. Eric ile birbirimize bu kadar yakınken onun ne kadar yakışıklı olduğunu bir kez daha fark ettim. Hala bana sıkı sıkı sarılırken;
"Kimsin sen?" dedi.
"Seni bulmaya gelen biri..."
"Bunu çok sık duyuyorum ama ilk defa birine kapıldığımı hissediyorum. Gerçekten kimsin sen?" ıslak saçlarını geri atıp, tek eliyle beni sarmaya devam ederken, Liki hızla yanımıza geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Underworld #wattys2016
VampireHani derler ya her ne olursa olsun hayat devam ediyor. Aslında devam eden hayat değil, bizleriz. Yaşananlar bizleri olgunlaştırmaz, olmamız gereken kalıba sokar. Ölüm karanlıktır, soğuk ve acı dolu. Kim olduğumu, ne için yaşadığımı, ailemi, çocuklar...