Selam millet.
Medyadakiler İrina ve Dyagon... İyi okumalar...
Leo ile karşılaşmamızdan bu yana tam bir hafta geçmişti. Benden beklenmedik bir şekilde sabırla oturup, bekliyordum. Tabi ki bu yalandı. Bekliyordum ama doğru zamanın gelmesini...
O gün Leo elime bıraktığı kağıtta "İyi doğdun Ema. Dileğini gerçekleştiremediğim için özür dilerim." yazıyordu. Gerçek doğum günüm, Nick'in veliaht olduğumu söylediği gündü ama bay Park yetimhaneye geldiğim ilk günü benim doğum günüm olarak saymamı istemişti. O gün yetimhaneye bırakalı tam tamına onbir yıl olmuştu. Çocuklarla ilk doğum günü kutlayışımı ve pasta savaşını hatırladım. İstem dışı buna gülerken, o günün hayalinin bile bana iyi geldiğini fark ettim.
Doğum günümde, sonsuza kadar bir arada kalmayı dilemiştim. Bunu Leo'nun en az benim kadar istediğini biliyordum. Hatta bana ailesinden kalan tek şeyi, kolyesini verirken söylemişti. Sonrası ise lanet kabus ve onları kaybetmem...
Ama o gün Leo bana verdiği notta hala eski LEo olduğunu ve değişmediğini kanıtladı. O benim bıraktığım, tanıdığım hala fedakar olan arkadaşımdı. Büyümüştü, hemde çok ama kalbi değişmemişti. Bundan ölesiye eminim. Bunca zaman neden benimle iletişime geçmediğini bilmiyorum ama mutlaka mantıklı bir açıklaması olmalıydı.
Argona da yaşarken bile benim ve çocukların iyiliği için kendinden vazgeçen biriydi. Hala öyle olduğuna eminim. Bu yüzden bu sefer ona güvenim, bekleyeceğim. Leo'nun bana gelmesini. Bu sırada Nick ve diğerlerinin de başını belaya sokmamış olurum.
O gün bana yardıma geldiklerinde Victor'un onlara bakışı tıpkı sekiz sene önceki gibiydi. Leo ve bana zarar vermek için onların canını yakabilirdi. Bir daha bunun olmasına izin vermeyeceğim. Bu yüzden doğru zamanı bekliyorum. Bunun ne zaman ve nasıl olacağını bilmiyorum ama elbet olacaktı. Leo'nun hediye ettiği kolyeyle avucumun içinde sıkarken, Nick'in kapıda dikildiğini fark ettim. Hızla ona döndüğümde son bir haftadır aramızda görünmez bir duvar olduğunu hissediyordum. Sıcak ama bir o kadar da mesafeli bakışlarıyla bana bakarken;
"Bu sakinliğin beni korkutuyor." dedi.
"Neden? Hep olmamı istediğin kişi oldum işte. Sana da yaranılmıyor." diyerek işi espiriye vurdum. Eskisi gibi olmak istiyordum.
"Beni korkutan da bu ya. Benim için değil, Leo için böyle oldun." işte ilk defa Leo hakkında konuşmaya başlamıştı. Belki de zamanı gelmişti.
"Sadece Leo için değil, sen ve çocuklar içinde... Sizin zarar görmenizi istemiyorum." yavaşça yanıma gelip, odamın camının önünde durdu. Batan güneşi izlerken;
"Bunca zaman fevri kararlarının ve öfkenin seni yanlış yöne sürükleyeceğini düşündüğüm için bu kadar korumacı davrandım. Ama o gün, Leo'nun yanındayken bir şey fark ettim. O gün ilk defa öfkenle değil, aklın ve kalbinle savaştın. Sen arkadaşlarının katili olan ve hayatını onları öldürmeye ant etmiş biri olarak yaşadın. Fakat o gün Victor'a düşüncesizce saldırmak yerine bizim hayatımız için geri çekilmeyi seçtin. Artık büyüdün Ema! Bunu kabullenmek ne kadar zor olsa da büyüdün ve bana ihtiyacın kalmadı."
"Bu saçmalık---" sözümü kesen yüzümde hissettiğim sıcak elleriydi. Tüm içtenliğiyle bana bakarken;
"Bana ihtiyacın kalmadığı için seni bırakacak değilim. Hala ve hep senin yanında olacağım. Sadece bunu söylemek istedim." bu neydi şimdi? Yanımda olacaktı ama eskisi gibi olmayacak mıydık? Gözlerinde ki bu hüzün ne Nick? Neden böylesin? Sonra aklıma gelen şeyle ona bir adım yaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Underworld #wattys2016
VampirosHani derler ya her ne olursa olsun hayat devam ediyor. Aslında devam eden hayat değil, bizleriz. Yaşananlar bizleri olgunlaştırmaz, olmamız gereken kalıba sokar. Ölüm karanlıktır, soğuk ve acı dolu. Kim olduğumu, ne için yaşadığımı, ailemi, çocuklar...