☆GÜÇ☆
Askerler en sonunda, virüslü deneği yakalamayı başarmışlardı. Fakat denekten geriye, yüzlerce yaralı ve bir ölü vardı. Kimi saldırıya uğramıştı, kimi kalabalığın altına kalmıştı.
Kendini deneğin önüne atan asker dışında can kaybı yaşanmamıştı. Yani böylesine büyük bir saldırıdan, sadece tek bir kişi dışında, sağ çıkmış olmak bile büyük bir mucize.
Jackson. Denek jackson'a pek birşey yapmamıştı. Yani o da sağ kurtulmayı başarmıştı.
Jackson arkasına döndüğü an, denek üzerine atlamıştı. Içeride pek konuk kalmadığı için askerler rahatlıkla yakalayabilmişti onu.
Fakat denek, jackson'ın kolunda ve ayağında büyük yaralar açmıştı.
☆
"Endişelenmeyin, bana birşey olmayacak" kelimeler, jackson'ın ağzından zar zor çıkıyordu. Acı çektiği o kadar belli oluyordu ki.
"Nasıl endişelenmeyelim! Sana birşey olabilirdi." Edward fazlasıyla öfkeli görünüyordu. Jackson, her zaman onun en yakın arkadaşı olmuştur. Hatta arkadaştan öte, kardeş gibilerdi.
"Fakat birşey olmadı" jackson derin bir iç çekerek sözlerine devam etti.
"Lütfen artık benim için üzülmeyin.
Buradaki arkadaşlarımın bana çok iyi bakacağından eminim. Yine eskisi gibi sapasağlam döneceğim" sözleri ile, herzamanki gibi bizleri rahatlatmayı başarmıştı yine.Hemen ardından, jackson için bir sedye getirildi. Jackson sedyeye alınırken, edward onun kaldırılmasında yardımcı olmak istedi. Ona dokununca, jackson'ın ayağındaki kan, edward'ın ellerine bulaştı. O buna aldırış etmeden, jackson'ı kaldırmaya devam etti.
"Dokunma edward, bulaşıcı olabilir" angela'nın kullandığı sözler, jackson'ın yüreğine bir hançer gibi saplanmıştı
Edward angela'nın söylediği sözlere aldırış etmeden, jackson'ı kaldırılmasına yardımcı olmaya devam etti.
"Üzgünüm jackson" angela derin bir nefes alıp, sözlerine devam etti. "Lütfen beni anlamaya çalış"
"Önemli değil. Sanırım artık bu sözlere alışmam gerekecek" jackson'ın sözleri, angela'nın daha fazla üzülmesinden başka, hiçbir işe yaramamıştı.
Jackson, angela'nın kullandığı sözler üzerine, kendini hastalıklı bir yaratık gibi hissetmişti.
Daha sonra jackson'ı sedye'ye alıp, onu asansör'ün yanına kadar götürdüler. Jackson'e olanları tam idrak edememişken, asansör'ün kapıları iki yana doğru kayarak kapanmıştı bile.
☆
Merdivenlerden aşağı inerken, başım çok kötü ağrıyordu. Bugün yaşanılan şeyler yüzünden olmalıydı.
Jackson'ı götürdükten sonra, jessica beni odasına çağırmıştı. Onun odasına giderken, diyeceklerini önceden tahmin etmek pek de zor değildi.
Kapının önüne geldiğimde, kapının önünde durup derin bir iç çektim, daha sonra da kapıyı açıp içeri girdim.
"Jackson'dan haber var mı?" Jackson burada tedavi görüyordu. Yani o burada, tedavi olmak istemişti diğer konuklar gibi.
Burası da binevi hastane gibi sayılırdı. Kendi alanında uzmanlaşmış, bir çok bilim insanı çalışıyordu.
"Hayır. Yani henüz yok" dedim fazlasıyla yorgun bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜPERNOVA
Science FictionÜzerinde yaşadığımız 4,56 milyar yıllık yaşlı gezegen, dünyamız. Gün geçtikçe değişiyor,artık biz teknolojiyi kontrol altına alamıyoruz, teknoloji bizi kontrol altına alıyor. Bizi kabullenmeyip yok etmeye çalışıyor. Yıl 2185, burada herşey değişti...