6:☆ÖFKE☆

30 23 18
                                    

☆ÖFKE☆

Içimdeki huzursuzluk, her dakika büyümeye devam ediyordu. Bir türlü durduramıyordum.
Etrafıma baktıkça daha çok sinirleniyor, ve böyle bir işe bulaştığım için kendime lanet ediyordum.

Dünya'ya geldiğimden beri kötü düşünceler peşimi bırakmıyor, her an birşey olacakmış gibi hissetmeme neden oluyordu.

Bir yandan da yaptığım şeye kızmıyordum. Çünkü kendimi en yakın arkaşımı yerine koyduğumda, onun bu yaptığı şey bana çok da kötü birşeymiş gibi gelmiyor doğrusu.

Hep yakınındakiler ona ihanet etmiştir veya çok kötü acılar çektirilerek kaybetmiştir o yüzden onun kalbindeki hırs'ı, öfkeyi, geçmişte yaşadıklarını asla kimse anlayamaz ve yaşamak istemez doğrusu.

yaşadıkları az değildi sonuçta. O yüzden , hep arkadaşları için savaşan biri olmayı seçmiştir o.

 O yüzden , hep arkadaşları için savaşan biri olmayı seçmiştir o

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Güvenli bölge)

☆☆☆

Asansörden indiğimden beri kimseden çıt çıkmıyordu. Artık david de susmuş sadece elindeki tabletle ilgileniyor, bazen de tabletinden üç boyutlu olarak bir şeyler yansıtıyordu.

Yansıttığı şeylerde, büyük bir bina görünüyordu. Tablette ki binayla çok ilgileniyordu, onun için önemli birşeydi herhalde.

Tabletindeki açık renkli bina oldukça hoş görünüyordu fakat bu umrumda değildi. Tek istediğim, bu yaşananların en kısa sürede bitmesi ve bir an önce buradan def olup gitmekti.

Bir süre daha hiçkimse'den ses çıkmadı, sadece salonda ayak seslerimiz yankılanıyordu. Bir ara çok sıkılmaya başladım bu sessizlikten, ta ki david konuşmaya başlayana kadar.

"Işte, kalacağınız oda" bunu söylerken yüzümüze bile bakmamıştı, çünkü hâlâ elindeki siyah renkli tablet ile ilgileniyordu. Karşımızda yine metal renginde bir kapı vardı.

Kapı'nın yanına vardığımızda, elindeki tableti kapatıp, kolu'nun altına yerleştirdi. Daha sonra da cebinden çıkardığı kartla kapıyı açtı.

Önümüzden içeri girip, kapı'nın yanında beklemeye başladı. "Evet, nasıl buldunuz odanızı?" Ellerini bir birine bağlayıp, alaycı bir tonla söylemişti bunu.

Ikimiz'den de ses çıkmadı, sadece tepkisiz bir şekilde odaya bakmakla yetinmiştik. Odamız oldukça sadeydi yani fena sayılmazdı.

Yine bütün odalarda olduğu gibi beyaz rengi ağırlıklı olarak kullanılmıştı bu bile beni bunaltmaya yetmişti.

Yine ben sesimi çıkarma'dan, artık kalacağımız odaya bakmaya başladım. Edward konuşmaya başladı "oda arkadaşlarımızın olacağını söyledin, neredeler?" Çözemediğim bir ton vardı sesinde.

SÜPERNOVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin