1.6

32.7K 1.5K 170
                                    

Elif

BÖLÜM

1.6

Emir'in aşırı tehdit içeren sözlerinden sonra kendimi banyoya attım. Aynadan kendime bakarken gördüğüm, yüzümdeki kanlarla içim ürperdi. Canım sanki ben o adamı öldürmüşüm gibi yandı. Kavruldu... Elimi ağırlıkla alnıma, tam o ismini dahi öğrenemedim adamın alnına gelen kurşun yerine doğru kaldırdım. Canı yanmış mıydı? Ölürken nasıl hissetmişti? Ben kendime kıyarken bile bu kadar düşünmemiştim...

Oflayarak üzerimdekileri çıkararak kendimi suyun soğukluğuna bıraktım. O adam için ağlamak, üzülmek ve dahası canımın yanmasını kesin olarak istememe rağmen, bu duyguların hepsini en üst seviyede yaşıyordum. Canım çok yanıyordu! Boğazımda düğümlenen yumruyla dudaklarımdan sessiz bir hıçkırık yükseldi.

Ağladım...

Bu sefer bana pis ellerini değen o adam için ağladım. Gözümün önünde ölmeseydi belki de bu kadar olmazdım. Doğru kelime üzülmek olacaktı ama o adam için bu kelimeyi kullanmam demek onu affettim demek olurdu. Ve ben o adamı asla affetmek istemiyordum. Bana yaşattıklarının izi her daim benimle olacakken olmazdı.

"Elif?" Azra'nın sesiyle suyu kapatarak kenardaki, kimin olduğunu bilmediğim bornozu üzerime geçirdim. Bu evden yakın zamanda gitmem gerekiyordu. Nasıl ve ne şekilde yaşardım, bu beni boğan evde?

"Buradayım," derken sesimi biraz yüksek tutarak iyiyim profili çizmeyi denedim. Saçlarımı da havluya sararak banyodan çıktım. Bileğimdeki sargılar ıslandığı için Azra'ya bakarken bir yandan da sargıları çıkarmak için ellerimle sargının ucunu kavlatmaya çalıştım. Ama ellerimin soğukluğuyla başarılı olamadım.

Azra, "Elif nereye gittiniz? Neler oluyor?" derken aynı zamanda yüzümü inceledi ve gözleri gözyaşlarımın yol olduğu yanaklarımda birkaç saniye sabit kaldı. "Sen ağlamışsın?" derken ansızın yanımda bitti. İki eliyle hafifçe kollarımdan tuttu ve yatağa doğru götürerek oturttu. "Anlat hadi bana? Anlat ki rahatla Elif..."

Gözlerimi sımsıkı kapatıp geri açtım. Nefesimi ciğerlerimi patlatmak istercesine içime çektim. "Azra... O var ya... o adam. Öldü," derken o anlar, o kurşunun silahtan çıkışı, kanlar... Hepsi ama hepsi gözlerimin önüne gelip beni bitirmek için üşüştü.

"Elif! Sen nereden biliyorsun?" Sesindeki korku benim korkumun yanında hiçbir şeydi.

"Gördüm! Yaşadım! Ve en kötüsü de tam karşımda, bir adımlık mesafede olması..."

Arkadaşım, "O hayvanı geberteceğim!" derken çoktan ayağa kalkmıştı. "Sana bunları yaşattığı için baştan o adamı gebertmek lazımdı! Lanet olsun! Nasıl gözünün önünce o pisliği gebertebilir!"

Korkarak ayağa kalktım. Odanın kapısını bir hırsla açtığında ona yetişmek için bedenimi kendine getirerek koşmaya çalıştım. "Azra! Dur!" desem de inatçı beni dinlemedi ve merdivenlerden koşarak indi. Arkasından hemen hızlıca bende indim ve salona daldım.

Gördüğüm görüntüyle korkarak, Emir'in yakasına yapışmış Azra'nın koluna tutundum. Tutundum çünkü artık yorulmuştum. Bedenim yaşadıklarımı kaldıramıyordu. "Azra! Lütfen bırak!"

"Seni adi şerefsiz! Bu kızı rahat bırakacaksın, anladın mı beni? Elif ile bugün bu lanet evden gideceğiz ve sen bize engel olmayacaksın!" Emir, Azra'nın sözlerini hiç ama hiç etkilenmeden dinledi. Gözlerini gözlerime dikmiş sadece bana baktı. "Bakma kıza! Onu korkutuyorsun!"

Emir sakinlikle, "Orkun bu kızı al ve çık dışarı!" dedi gözleriyle beni boğarken. O an başıma neler gelecek diye düşünerek yutkundum.

Karanlığa KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin