3.9

14.1K 832 121
                                    

Azra

BÖLÜM

3.9

"Allah'ım fazla mı sıcak!" dedim terden yapışmış tişörtümü çekip çaktırmadan da Orkun'a bakarken. "Evet ya çok sıcak!" diye atarla devam ettim ama kime bu serzenişlerim ki! Adama bak ya... Tepki dahi vermiyordu. Sabahtan beri dibimden ayrılmadığı için öfke kırıntısı aradığım bir bakışla bakmamdan da rahatsızlık duyma gereği hissetmiyor olmalıydı Orkun Bey. Sıcak falan da değildi aslında. Sadece Orkun'un delici ateşi benim kavrulmam için bir körüktü.

"İstersen ateşini alayım?" dedi ukala, piç ve beni deli etmek için arsızca kıvırdığı dudaklarını uzatarak. "Çok güzel yöntemlerim var." Etrafa bakıp, bana yaklaşarak eklemesini yaptı. Bu bakış sinyaldi. Kaç Azra, yoksa kırıntını dahi kimse bu evde bulamaz bakışıydı.

Üzerime eğildiği için geriye kaçtım ve elimle göğsünden tutup onu geriye itekledim. "Hayvansın bunu biliyorsun değil mi, Orkun?" Kaşlarımı daha da çattım ve bu sefer nasıl bir nedenle beni deli edecek diye dudaklarına baktım. Gözlerimin önündeyken bakmamak olmazdı ki canımmm!

"Kızım sana da iyilik yaramıyor. Kötü bir şey mi dedim ben? Ya için fesat ya da..." dedi iki kolumdan tutup hızla kendine çekerken. Bu kadar ani davranması karşısında acil bir çözüm bulmak gerekliydi. Nefeslerimiz birbirine karışırken, "Her saniye beni ve benimle ilgili fanteziler kuruyorsun..." dedi fısıltı eşliğinde.

İlk birkaç saniye ufak bir şok yaşadım. Belden aşağıya vurmuştu ve beni resmen... Ah... Neler düşünüyordum ben?

Keskin bir nefes alarak yüzümü ona doğru yaklaştırdım. "Seninle ilgili ne gibi fantezim olabilir? Ne adamlar var..." dememle dişlerini sıkarak çenemi sıkıca kavradı. Hayvan canımı da bu sıkmayla fazlasıyla acıttı. Yüzümü düz tutmaya çalışarak burnumu dikleştirdim. Deliye dönmemesi imkânsızdı.

"Kes! Yalan söyleme bana! Bilmiyor muyum kimsenin olmadığını ve olmayacağını!"

Ellerini itekleyerek, "Çek elini Orkun!" demeden duramadım. Kendimi biraz toparladıktan sonra keskin gözlerle, alev olmuş gözlere baktım. "Aa neden kimse olmasın? Hayallerimi süsleyen kaslı, yakışıklı ve yeşil gözlü bir adam... Ah süper olur!"

"Hayallerini süsleyen sadece ben olabilirim!" derken kükreyerek soluğunda boğulmamı hedefledi ve hedefi on ikiden vurdu. Onun soluğuyla dudaklarım açıldı ve bir saniye onu sıkıca sarıp, hırçınlığımı bir kenara bırakayım dedim ama yok, olmazdı. Olmadı da. Az daha çekmesi lazımdı. Dudaklarımı açıp, ona cevap verecektim ki,  Orkun'un hırsla, sinirden kızarmış bir yüz ifadesine bürünmüş halde konuşmasıyla sustum. "Neden hâlâ hırçınsın? Bazı şeyleri aştık diyorum ama sen aşmamak için kıçını yırtıyorsun!"

Yeşillerim kısıldı ve Orkun'un ne kadar ciddi olduğuna takılıp kaldı. "Ben..." dediğim gibi kolları beni bıraktı. Konuşmak için dudaklarımı açtım ama fırsat vermemeye kararlı adam bana müsaade etmedi.

"Seni zorlamayacağım, Azra. Demek ki gerçekten istemiyorsun beni..."

Aramızdaki mesafeyi açarak benden uzağa gitti. "Orkun..."

"Konuşmamız sonlandı. Bir daha seni rahatsız etmeyeceğim. Elif'i görmeye geldiğinde haberim olsun ki seni rahatsız etmeyeyim!" Şaşkınlığım odaya saçıldı ve her bir yere dağıldı. Orkun'un ısrar etmesi gerekiyordu. Beni, benliğimle, onsuz bırakmaması gerekiyordu.

Son bir bakışla odadan çıkarak, dış kapıyı sertçe örttü. Evde bir yıkım gerçekleşmeye başlıyordu.

Duyulan sesle gözlerimi kapadım ve yaşadığım şokun bir rüya olması gerektiğini kendime ispatlamaya koyuldum. Ama duyduğum ses doğru, beni bırakıp giden adam gerçekti. Ve terk edilmiş bir halde salakça kalan ben de... Yıkım saniyeler sonra tam anlamıyla, en büyük sarsıntısıyla gerçekleşti... Orkun beni kararlılıkla terk etti.

Karanlığa KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin