5.3

7K 538 75
                                    

Elif

BÖLÜM

5.3

"Helva yer misin?" diyerek benimle yine dalga geçen Emir'e gözlerimi kısarak baktım. O günden sonra her fırsatta benimle dalga geçiyor, her fırsatta elinde helvayla eve geliyordu. Ve bu, o kabul etmese de komik bir hareketti.

"İstemem!" dedim tersleyerek. "Bundan sonra senden bir şey isteyeceğimi sanmıyorum," diyerek dudaklarımı büzdüğümde oturduğu koltuktan kalkarak yanıma yaklaştı. Elimi kaldırdım ve ona engel olmak istedim. "Sakın özür falan dileme."

Sesli kahkahasını atarak, "Özür dilemeyecektim ki zaten," dediğinde beni kesinlikle şaşırtmadı. Kolay kolay özür dilemek Emir'lik bir hareket asla olmazdı.

Sözlerine bozulduğumu belli etmemek için kollarımı her geçen gün büyüyen karnımda bağladım. "İyi."

Ona bakmasam da yanıma oturduğunu biliyordum. Omzumdan tutarak koltuğa verdiğim ağırlığımı kendi üzerine çekti. "Alınma. Aslında seninle dalga geçmiyorum," deyip elini karnımda gezdirmeye başladı. Usulca büyük elleriyle küçük olan karnımı kavradı.

"Ya kiminle dalga geçiyorsun?" dedim karnımdaki elinin üzerine kendi elimi koyarken.

"Kendimle."

Ona bakmak istememe rağmen sağıma döndüm ve omzumun üzerinden Emir'e baktım. "Neden?" diye sordum ama aslında cevabı ortadaydı.

Benim gibi düşünüp, "Cevabı ortada değil mi, Elif?" diye sorduğunda ona doğru tamamen döndüm. Gözlerine, derinliğinde kaybolmak için bakmak istemedim ama elimde olmuyordu. Bu aralar ona öyle derin öyle sahiplenircesine bakıyordum ki kendimi Emir'e bakakalmış buluyordum.

"Biliyor musun?" diye sessizce mırıldandım kendimi toparlayarak.

"Neyi?" diye sorduğunda yüzünü avuçladım.

"Sana yakıştı," dedim neyi kastettiğimi anlamadığından haberdar olarak. "Bu şakacı hâl sana yakıştı."

Kafasını ufak bir tebessümle kabul etmediğini belirtircesine sağa sola salladı. "Bana yalnızca bir şey yakıştı," dedi kendinden oldukça emin bir halde. Gözlerimi kıstım ve söyleyeceği şeye odaklandım. "Bana yalnızca sen yakışıyorsun, Elif. Ruhuma, bedenime, her şeyime yalnızca sen yakışıyorsun." İçten bir şekilde dudaklarım kıvrıldı.

"Bana da yalnızca sen yakışıyorsun, Emir Haznedar," deyip uzandım ve yanağını öptüm. Gülümsedi ve saçlarıma geçirdiği parmaklarıyla dudaklarımı kendi dudaklarıyla kapattı. Geri çekildiğimde başımı omzuna koydum.

"İşin uzun sürer mi?" diye sordum üzgünce üzerimdeki kazağın eteğiyle oynarken. Biraz sonra iş için çıkmak zorundaydı. Ve ben gitmesini istemiyordum. Ahmet okuldaydı ve yalnız kalacaktım.

"Bilmiyorum. Onların isteklerine bağlı uzayabilir. Sona geldik ya büyük ihtimalle uzun sürecek."

Dişlerimi sıktım ve içimden ofladım. "İyi," dedim dışımdan da sessizce. "Ama sen erken gelmeye çalış olur mu? Hamileliğimi falan öne sür."

Gözlerime bir bakışı vardı ki söylediklerimle dilimi yuvarladım. "Benim özelimi onlara söyleyeceğimi mi sanıyorsun? Onlara bahane sürmeme gerek yok, Elif. Canım istemezse çıkar gelirim. Ama bugün son olmasını istediğim için geç kalabilirim."

"Pekâlâ..."

"Surat asma bana. Nazlı hallerini sevsem de bugün yapma. Mecbur kaldığım zamanlar oluyor ve ben bazen senin isteklerini yapamayacağım."

Karanlığa KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin