*Calum'ın gözünden*
Normalde 7 yaşındaki çocukların böyle davranmadığını biliyordum. Başımı eğip tekrar hıçkırarak ağlamaya başladım. Ellerimdeki kanlar kuruyup dökülene kadar avuç içlerimi birbirine sürttüm. Burnum akıyordu, silmek için kolumu kullandım. Şortumu ince kalçam görünene kadar çektim. Küçük ince kesikler vardı ve kanamaya devam ediyordu. Cam parçalarını kesiklerden çıkarmaya başladım. Çok acımıştı, gözlerimden yeni göz yaşları akmaya başladı.
Kapının yavaşça açıldığını duydum ve bunun, her şeyin tekrar iyi olacağını söylemek için gelen Ashton olması için sessizce dua ettim. Ama değildi. Gelen babamdı.
İçeri geldi ve bana baktı. Hareket edemeyecek kadar korkmuştum. Gözlerinin etrafındaki keseler siyah ve karanlıktı. Alnı gerilmişti ve her nasılsa daha yaşlı görünüyordu.
"Baba, üz-üzgünüm." dedim
"Hayır oğlum. Bu senin hatan değil. Üzgün olmanı gerektirecek bir şey yok." diye fısıldadı.
"Bütün o camları kırmak istemedim baba. İstemedim." dedim hıçkırarak
"Biliyorum oğlum. Biliyorum."
Baş parmağıyla göz yaşlarımı sildi. "Kimse seni suçlamıyor Calum, üzülmene gerek yok."
"Hadi gel seni temizleyelim." dedi bir süre sonra. Beni kaldırıp kucağına aldı, karanlık koridordan dışarı mutfağa taşıdı. Karşısına oturtup ilk yardım setini almaya gitti.
Yalnızken holden oturma odamıza baktım. Hâlâ yerde halıya yayılmış cam parçaları vardı. Başım dönmeye başladı ve neler olduğunu anımsadım.
"Calum! Ben futbol oynamaya gidiyorum gelmek ister misin?" dedi Ashton. Elinde futbol topuyla kapımda durup heyecanla sırıtıyordı.
Ona doğru koşup zıplamaya başladım. Sadece 2 yaş büyük olmasına rağmen benden çok uzundu. Orada ayakta durdum, ona baktım ve heyecanla zıpladım.
''Hadi seninle merdivenin altına kadar yarışalım'' dedi.
Koştu ve ben de hızla onu geçmeye çalışarak takip ettim. Ondan biraz daha hızlıydım. Merdivenlere ulaştım ve aşağı indim. Ashton'a 2 adımda yetiştim.
''Bir dahakine seni yakalayacağım.'' diye alay etti
Ayakkabılarımı giyerken güldüm. Çıkmak için hazır olduğumuzda mutfaktan bağırışlar geldi.
''İşini mi kaybettin?'' diye bağırdı annem
''Lauren, düşündüğün kadar kötü değil.'' dedi babamın sesi
''Düşündüğüm kadar kötü değil mi? İhtiyaçlarımızı nasıl karşılayacağımızı düşünüyorsun?''
''Yakında yeni bir iş bakacağım. Gerçekten sevdiğim bir iş.'' dedi alay eder gibi.
''Bunun senin sevmenle alakası yok, Evan!''
''Ne o zaman? Bunun çok kolay olduğunu düşünüyorsan dışarı çık ve sen bir iş ara?''
''Asla bunun kolay olduğunu söylemedim.'' dedi annem
Babamın mutfaktan çıktığını gördüm. Yüzü kızgınlıktan kızarmıştı. Ellerini yumruk yapmıştı. Nefes alırken homurdanıyordu. Ve her şey bundan sonra oldu.
Aniden başımda bir acı hissettim, sanki biri tuğlayla kafama vuruyor gibiydi. Kulaklarım gürültüyle çınlamaya başladı. Dizlerim güçsüzdü yere oturdum, ellerimle kulaklarımı kapadım o sesi engellemek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Not Me | Çeviri
Teen FictionThis book belongs to @fratboyashton, thank you for your permission. ''Git, Ashton. Seni incitmek iste-'' diye başladım ama çok geçti. Tekrar canavarın beni ele geçirdiğini hissettim. Çok sinirliydim. Ashton'ı sertçe duvara ittirdim. ''Calum! Savaş o...