Part 7

752 79 8
                                    

Calum tekrar ona doğru koştu ve sıkıca sarıldı. ''Teşekkürler Max.''

''Önemli değil, ufaklık.'' 

Ben de onun elini sıktım ve teşekkür ettim. Babam da aynısını yaptıktan sonra bize baktı. ''Hadi eve gidelim.''

Babam bizi arabaya götürdü ve eve doğru sürdü. Ben hala surat asıyordum ama en azından Calum mutluydu. Yine de hala korktuğunu söyleyebilirdim.

''Baba, başımız belada mı?'' diye sordu.

''Büyük belada dostum. Çok endişelendim.''

Calum başını yere eğip ayaklarını sallamaya başladı. ''Üzgünüz.''

''Ben değilim!'' diye bağırdım. 

Babam aynadan bana baktı, ''Ashton, evden kaçtınız.''

''Bunu yapmak zorundaydım! Calum gidemez!''

Calum bana kafası karışmış bir şekilde baktı.

''Buna izin vermeyeceğim, tamam mı?'' dedi babam bana.

''Belki sen vermezsin ama annem yapar.''

''Bunun hakkında sonra endişeleniriz.'' dedi.

Bunun üstüne kollarımı göğüsümde birleştirip arkama yaslandım. Oturduğum yerden yolu izliyordum. Babam arabadan çıkmamızı söylediğinde Calum sessizdi. Ön kapıya gittim ama kapının önüne gelince duraksadım. Babam Calum'ı kaldırdı ve kucağına aldı. Başını sallayarak kapıyı açmamı söyledi. Kapı kolunu yavaşça çevirdim ve içeri girdim.

''Ashton? Ashton bu sen misin?'' diye seslendi annem.

Hiçbir şey söylemedim. Merdivenlerden aşağı, bana doğru koştuğunu gördüm. Bana sıkıca sarılıp yüzümün her yerini öpmeye başladı. Onu ittim ve yüzüne bakmadım. 

''Bunu bana bir daha yapma!''

Elini ittim ve başka bir şey söylemeden koşarak üst kata çıktım.

''Ashton!'' diye babam arkamdan seslendi.

Arkamı dönmedim. Koşarak yukarı, odama çıktım ve kapıyı arkamdan sertçe çarptım. Zıplayarak kendimi yatağıma attım, tavanı izlemeye başladım. Kapının yavaşça açıldığını duydum ve Calum'ı gördüm.

Bana doğru koştu ve yatağımın ucuna ayaklarını sarkıtarak oturdu. Bana baktı. Bir şey söylemesini bekleyerek ben de ona baktım. Ama söylemedi.

''Ne istiyorsun?'' diye sordum.

Yanıma uzandı, ''Teşekkür ederim, Ashton.''

''Ne için? Senin için bir şey yapmadım ki.'' dedim.

''Yaptın. Benim güvende olmamı istedin. Bunun için kaçmamış mıydık?''

''Evet.''

''Yani yaptın. Teşekkür ederim. En iyi abisin!''

Ona arkamı döndüm ve iç çektim. ''Git buradan Calum!''

''Ama sadece teşekkür etmek istemiştim...'' diye fısıldadı.

''Evet, seni duydum. Şimdi git!'' diye bağırdım.

''Ama...''

''GİT!''

Zorla nefes aldığını duydum. Ağladığını biliyordum. Ona döndüm, evet ağlıyordu. Aynı zamanda yüzü düşmüştü. Elini yüzüne götürüp gözyaşlarını sildi.

''Sana gitmeni söyledim, değil mi?''

Bana kısaca bir baktı. Gözyaşları daha hızlı akmaya başlamıştı. Ayağa kalktı ve kapıya gitmeden önce yüzünü bir kez daha sildi.

''Ama, hala çok iyi bir abisin Ashton. Seni seviyorum.'' dedi, dışarı çıkıp kapıyı arkasından kapatmadan önce.

Tamam, şimdi kötü hissetmiştim. Berbat biriydim. Yüksek sesle inleyip yataktan kalktım. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Annemle babamın alt katta yine tartıştıklarını duyabiliyordum. Ama dinlemek için durmadım, Calum'ın odasına gittim.

Kapıyı çalıp içeri girdim. Yatağa yüzüstü uzanmıştı, yastığının üstüne ağlıyordu. İç çekerek yanına oturdum. Elimi sırtına koydum ve bu sadece daha çok ağlamasına neden oldu.

''Calum kes şunu.'' dedim.

''Git buradan.'' diye fısıldadı.

''Hey, üzgünüm tamam mı? Sadece mutsuzdum ve sen de oradaydın. Dediklerimin hiçbirinde ciddi değildim.''

''Benden nefret etmiyor musun?'' diye sordu ve oturdu.

Baş parmağımla göz yaşını sildim, ''Senden asla nefret edemem. Sen benim kardeşimsin.''

Bana sarıldı, ben de onu sıkıca sardım.

''Üzgünüm. Beni affettin mi?'' diye sordum.

''Evet.'' dedi fısıldayarak.

Geri çekilip gülümsedi, ''Ben açım.''

Güldüm, ''Sana biraz yemek getireceğim. Annem alt katta, senin inmemen daha iyi olur.''

''Tamam.'' 

Aşağı indim ve ona biraz mısır gevreği hazırladım. Ben sütü koyarken annem içeri girdi.

''Ashton, ne yapıyorsun?''

''Seni ilgilendirmez.'' diye tısladım.

''Benimle bu tonda konuşma!''

''Neden umursuyorsun ki? Sadece, beni yalnız bırak.'' dedim, elimde Calum'a götürdüğüm kaseyle üst kata çıkmadan önce.

Kapıyı açtım, babam Calum'ın yanında oturuyordu. Önemli bir konuşma yapıyorlar gibi görünüyordu.

''Yani, artık Ashton'ı görmeyecek miyim?'' diye sordu Calum.

''Göreceksin. Sadece bu kadar sık değil.'' 

''Ama neden?''

''Çünkü, artık benimle yaşayacaksın.'' diye cevapladı babam.

''Ashton neden bizimle gelmiyor?'' sordu Calum.

''Annen onun gelmesini istemiyor.''

''Ona kibarca sordun mu?''

Babam başını salladı, ''Evet oğlum, sordum.''

''Baba, annem benden nefret mi ediyor?''

''Hayır, etmiyor.''

''Ne? Onu götürüyor musun?'' diye bağırdım durduğum yerden.

İkisi birden bana döndü. Babam ayağa kalkıp bana doğru yürüdü. Elini omzuma koydu ve, ''Üzgünüm Ashton, yapabileceğim başka bir şey yok.'' dedi.

Başımı salladım ve kaseyi Calum'ın eline tutuşturdum. Gitmeden babama döndüm, ''Her neyse.''

I'm Not Me | ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin