Sabah uyanıp Uras'a kahvaltı hazırladım. Bir süre uyanmasını bekledim fakat uyanmayacağını anlayınca 'işe gitmem lazım seni bekledim ama uyanmadın kahvaltı yapmayı unutma!' Diye onutu kucağına bırakıp evden çıktım. Çıktım ama şehre nasıl dönecektim. Ceplerimi karıştırıp üzerimde olan paraya baktım. Taksiye yeterdi ama taksi nerden bulacaktım. Kulaklıklarımı bulup düğümünü çözmeye çalıştım. Cebimde bu hale gelmeyi nasıl başarıyorlardı. Düğümü çözemeyeceğimi anladığım da uğraşmayı bıraktım. Olduğu haliyle takıp yürümeye başladım.
Sonun da taksi bulmuştum. Yaklaşık yarım saat süren taksi yolculuğundan sonra eve vardım. Taksimetrede yazan tutarı ödeyip taksiden indim. Her zaman açık olan demir kapıdan içeri girip şarkı mırıldanarak merdivenleri çıkmaya başladım. Evin kapısına geldiğimde saati kontrol ettim. Saat 10 olmuştu evde kimse olmaması lazımdı. Saat 12 de işe gideceğim için bolca vaktım de vardı. O zaman Shameless time. Dizi şarkısını mırıldanarak içeri girdim. Anahtarı holdeki ayakkabılığa fırlatıp kendimce dans ederek salona girdiğimde sinirle bana bakan annemi bulmayı beklemiyordum. İşte başlıyoruz.
"Anne senin işte olman gerekmiyor mu?" Sorduğum soru karşısın da kaşları iyice çatıldı. "Senin de evde olman gerekirdi Asel anlaşılan o ki bu evde kimse görevlerini yapmıyor." Haklıydı, gece evde olmamam büyük sorumsuzluktu. Uras'ı öyle bırakamamıştım ama onun bana ihtiyacı vardı. "Anne Uras'laydım bana ihtiyacı vardı" . Bu cümleden sonra annemin yerinden sinirle kalkmasından anlamıştım kavga büyüyecekti. "Sevgilinin koynun da olmak kardeşlerinin başında olmaktan daha önemliydi yani". Kurduğu cümle karşısında sinir kat sayım artarken, sakin kalmaya çalıştım. "Kurduğun cümleye dikkat et anne olayı sana anlattım çocuk hafızasını kaybetti yardıma ihtiyacı vardı" . "Sende destek olmak için geceyi onunla geçirdin dimi Asel. Gerçi senden başka ne beklenir ki, orospunun tekisin baban da senin yüzünden hapiste". Bu cümleden sonraki şaşkınlığımı hala atamamışken artık sinirim tam olarak tepemdeydi. "Hala 'baban' deme şu adama o baba vasıflarını yerine getiremeyen şerefsiz-". Cümlem annemin tokadıyla kesilmişti. "Yeter! Topla eşyalarını kimin koynundaysan git onunla yaşa benim senin gibi bir evladım yok!". Bu artık bardağı taşıran son damlaydı. Yıllarca kardeşlerim için buna katlanmıştım ama artık katlanmicaktım. Göz yaşlarımı zorda olsa tutarak odaya gittim. Sırt çantamın içine bir iki parça kıyafet koyup çekip kapıyı çıktım. Çıktım da şimdi ne yapacaktım.
Ayaklarım beni deniz kenarına götürmüştü. Bu düşünme vakti demektir. Uzun arayışım sonunda çantamdan sigara paketimi çıkardım. Çok nadir içerdim o yüzden ayda 1 paket yeterliydi. Acemice sigarayı yakıp ilk dumanı aldığımda öksürüğümü zor engellemiştim. Artık saatlerce düşünmek için her şey hazırdı.
Annemin neden böyle davrandığını anlayamıyorum. Benim ona bir zararım dokunmamıştı hatta hata bile yapmamıştım bu zamana kadar. Annemse onun için onca çabamı görmezden gelip hep beni göndermeye çalışmıştı. Babamın hapse girmesinden beni suçluyordu ama atladığı konu o adamın çok büyük şerefsizlik yaptığıydı.
URAS'DAN
Sabah kalktığımda Asel'i bulamamak beni korkutmuştu. Aceleyle kalkmamdan olsa gerek kucağıma koymuş olduğu notu yarım saat sonra yerde buldum. Bana kahvaltı hazırlamıştı. Uzun zaman sonra ilk defa evden çıkmadan kahvaltı yapacaktım. Hızla bir şeyler yiyip arabaya atladım. O an Asel'in eve nasıl döndüğünü düşünmeye başladım, umarım başına bir şey gelmemiştir.
Evin oraya geldiğimde daha babama açıklama yapmak için enerjim olmadığını fark ettim. Biraz sahilde yürüyüp hava almak iyi gelebilirdi. Sahil kenarında yürürken ağlayan bir kızı Asel'e benzettim. Tek fark kız sigara içiyordu. Asel'in içip içmediğini düşündüm. Kıza yaklaştığımda Asel olduğunu fark ettim. Ona doğru bir adım atmışken durdum. Hangi sıfatla gidecektim yanına. Ayrıca onu önemsiyormuş gibi gözükmek istemedim. Oysa ki önemsiyorum. Ondan uzakta bir yere oturup izlemeye başladım. Söylenerek ağlıyordu. Deli gibi merak ediyorum içini ama gidemezdim yanına. Yalnız kalmalıydı zaten bana güvenmezdi.
Yaklaşık bir saat bekledikten sonra tam yanına gitmeye karar vermişten kalktı yerinden. Elinde ki bavulu gördüğümde şaşırdım. Evsiz mi kalmıştı? . Annesiyle ne olmuştu?. Bu sorularımın cevabı ondaydı. Hızla yanına yaklaştım. Omzuna dokunduğum da ilkilerek arkasına döndü. Beni gördüğünde çok şaşırdı. Şaşkınlığını üstünden attığında bana sarılmasıyla şaşırma sırası bendeydi. Sarılmayı bıraktığında utançla saçını kulağının arkasına attı. "Bir şeyler içmek ister misin hem ne olduğunu anlatırsın" diye sorduğumda kafasını sallamakla yetindi. Sessizce geçen uzun bir yürüyüşün ardından kafeye oturduğumuzda ağlayarak annesiyle kavgasını anlattı. Bir anne kendi kızına nasıl böyle davrana bilirdi. daha önemlisi Aselle babası arasında ne olmuştu?...
Kısa ara geçiş bir bölüm oldu ama Asel'e ne olduğunu anlatmak için erken olduğunu düşünüyorum büyük ihtimal bir sonraki bölümde anlatırım. Hikayeyi arkadaşlarınıza önerirseniz sevinirim ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAFIZA KAYBI
Teen FictionAsel o gece tüm hayatının değişeceğini bilmiyordu.... Hırsız sandığı o adam ya tüm hayatını çalacak ya da yeni bir hayat bahşedecekti...