Bölüm -5-

104 9 11
                                    

  Saate baktığımda 11'e geliyordu. Saatlerdir Urasla konuşuyorduk. Yorum yapmadan beni dinlemiş arada küfretmek ve gözyaşlarımı silmek için peçete uzatmak dışında birşey yapmamıştı.

Bense bu süre içerisinde hem Uras'a olanları anlatıyor hemde babamı anlatsam mı diye düşünüyordum. Uras kısa zamanda güvenimi kazanmıştı. O bana annesini anlatmışken benim kendimi açmamam bencillik gibi gelmişti. Sessizce çayımızı yudumlarken "Uras bira alıp dağ evine gidelim mi?" Sorduğum soru karşısında Uras şaşkınlığını gizleyemedi. Sonrasında beni onayladı ve hesabı ödeyip çıktık. Geldiğimiz yoldan geri yürüyüp arabaya ulaştık. Hala ikimizde konuşmaya çalışmamıştık. Böylesi daha iyiydi cümleleri kafamda kurabiliyordum en azından. Tekel bayinin önünde durduğumuzda Uras gözlerimin içine baktı. Ne istediğimi sormaya çalışıyordu. "Sarhoş olmak istiyorum" dedikten sonra yüzünde acıyan bir gülümse oluştu ve arabadan indi. Bir kaç dakika sonra 2 dolu siyah poşetle arabaya bindi. Poşetleri arka koltuğa koyarken gelen cam seslerinden istediğimi aldığını anlamıştım.

  〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰〰

  Dağ evine geleli yarım saat bile olmamışken 35lik vodka çoktan bitmişti. Başım dönmeye başlamıştı belli bir noktaya odaklanamıyordum ve bu çok komikti. Uras çok normal gözüküyordu. İkinci şişeye uzanmaya çalıştığımda Uras şişeyi biraz daha uzağa koydu ve net bir sesle "Anlat." Dedi. İşte şimdi başlıyorduk. Önümde yarısı dolu olan bardağı bir dikişte bitirip boğazımdaki yanığın geçmesini bekledim. Kimi kandırıyorum bir kaç dakika sonra o yanık yumruya dönüşecek ve orada kalacaktı.

URAS'DAN

Asel'in kafası cidden çok güzel olmuştu ve sanırım cümleleri toparlayamıyordu. "Şimmdii nerdenn başlasamm" 'ş' harfini bastırarak söylemesi ve kelimeleri uzatması sarhoş olduğunun kanıtıydı. Bunu o istemişti. Bu beni daha çok korkutuyordu, ayıkken anlatamayacağı kadar kötü birşeydi demek ki. (Burdan sonra ki küfürler için özür dilerim ve içinizden sizde edeceksiniz biliyorum) . Sigarasından derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya hazırlandı. Bense hayranlıkla izliyordum onu. " herşey geçen sene başladı. Annemle babam ayrılmak üzereydi, ben babasına aşık bi kızdım ayrıca annemde suçluydu bu yüzden babamla kaldım. Ne kadar aptalım dimi. Babam kendini alkole verdi. Bazen birlikte de içerdik. Derdini anlatır sonra sızardı. (Derin bir nefes daha aldı sigarasından) O gece öyle olmadı. O-o gece bana saldırdı." Bütün hücrelerimde hissettim öfkeyi. Nasıl bir baba bunu kızına yapabilirdi. Öz kızıydı onun bu, bu ororspu çocukluğundan başka birşey değildi. Şuan o adam gerçi adam kelimesini de hak etmiyor. O yaratık karşımda olsaydı öldürürdüm onu. Hatta bunu yapmam için bir engel yoktu. Asel hırsla göz yaşlarını silip devam etti. " ilk gece karşı koymuştum ona ama sonrası öyle olmadı gücüm yetmedi. Çok uğraştım Uras ama o çok güçlüydü" ağlaması şiddtlendiğinde hemen sarıldım ona. Bu onun için çok fazlaydı. O bunu hak etmemişti ve buna rağmen annesi onu suçlamıştı. İftira attığını sanmıştı, belki de hiç dinlememişti kızını bu gözyaşları sahte olamazdı kimse bu kadar iyi oyuncu olamazdı. " Tamam Asel sen üzülme hepsi geçicek artık benimlesin duydun mu?. İkimizi de içinde bulunduğumuz bok çukurundan kurtarıcam. Artık yalnız değilsin. Bana babanın kaldığı hapishaneyi söylemelisin ama." Bir süre şaşkınlıkla bana baktı. Ne yapacağımı merak ediyordu büyük ihtimalle. O kadar güzel fanteziler uygulayacağım ki ona hayatı boyunca unutamayacak.  "Kandıra F tipi" dedi güçsüz bir sesle. Kafamla onayladım "hadi gel yatalım yoruldun yeterince" sadece kafa salladı. Ayağa kalkmaya çalıştı ama sadece çalıştı hala sarhoş olduğu için olduğu yere geri oturdu. İş başa düşmüştü, kucaklayıp üst kattaki odaya götürdüm onu. Yattağa bıraktığımda cenin pozisyonuna geçti. Sessizce göz yaşları dökülüyordu. Pantolonla rahat edemeyeceğini düşdüm. Bnim kıyafetlerim ona olmazdı. Aklıma annemin eşyaları geldi. Fiziği benziyordu. Gidip eşofman takımı getirdim. Kendi giyinecek halde değildi. Yavaşça sırt üstü çevirdim, kafamı duvara çevirip pantolonunun düğmelerini açmaya çalıştım. O an çığlık atarak beni tekmelemeye başladı. " baba yapma, nolur yapma canım çok acıyor" diye bağırıyordu. Gözümden bir damla yaş süzüldü. Hemen ona sarıldım. " sakin ol bak benim Uras güvendesin kimse sana bişey yapamaz. Hadi güzelim bana bak" gözleri gözlerimde buluştuğu anda sarıldı bana. Yarım saat sonra nefes alış verişinden uykuya daldığını anlamıştım. Kafasını yavaşça yastığa bırakıp odadan çıktım. Salona indiğimde 3 bardak vodkayı sek yuvarladım fakat hala sinirim geçmemişti. Şuan bişeyler yapmalıydım. Asel'in kimliğinden babasının adını öğrendim. Telefondan hızlıca ezbere bildiğim numarayı çevirdim. " Alo, Aslan benim Uras Yıldırım. Senden birini bana getirmeni istiyorum. Volkan Yeşilyurt. Kandıra ceza evinde. Evet biliyorum ordan çıkarmanın zor olduğunu bu yüzden seni aradım. O adam yarın depoda olmazsa o zincire kendini bağla da beni yorma. " telefonu suratına kapattım. Yarın onu getireceğine emindim. Sinirimi yarına saklamak adına Aselin yanına uzandım. Asel uzanır uzanmaz kafasını göğüsüme koyup kolunu üzerimden uzatmıştı. Şaşırsamda bozuntuya vermedim. Şimdi uyumam lazımdı yarın uzun bir gün olacaktı.


Dayanamadım hemen yazdım ☺️ Aselin babasına sövenleri bu açıklamanın altına bekliyorum. Hepinize benden koala sarılışı 😘 Gece bölüm yayınlamaktan da bıkmadım glhkn

HAFIZA KAYBIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin