"Kimim ben ?"...
Bu soru karşısında bir süre afallayıp suratına baktım. gerçekten hatırlamıyormuydu yani. Hadi canım o kadar sert vurmadım ben. Kendi içimde tartışırken soran gözlerle bana baktığını gördüm. "Boşver canım gel içeri anlatıcam ben sana yemek yemek istermisin". Bi süre anlamazca baktı sonra omuz silkip "Olur" dedi ve kalkıp içeri geçti. Hemen peşine gittim mutfak masasına oturmuş beni bekliyordu. " Ne yemek istersin" dediğim de bilmem der gibi dudağını bozup omuz silkti. "Yumurta yapıyorum o zaman" dedim. Yumurtayı hazırladım, hemen yemeye başlamıştı belli ki açtı. Yemeği bitince tekrar soran gözlerle bana bakmaya başladı. " Ne var? " dedim bakışlarına karşılık vererek "Ben kimim ? sen kimsin? yoksa benim sevgilim misin? bu saate evinde ne işim var?" diye peş peşe sorunca ne diyeceğimi şaşırdım. Doğruyu söyleyip babasını arar ve ölüm fermanımı imzalardım ya da yalan söyler ve annem gelene kadar oyalardım. Ben can sağlığımı seçtim İnşallah herşey daha kötü olmaz. Mümkün olduğunca göz teması kurmamaya çalışarak anlatmaya başladım. "Şimdi sen Uras Yıldırımsın, Bende Arel Yeşilyurt en yakın arkadaşımsın. Merdivenleri çıkarken düşüp kafanı vurdun sabah babanı ararız gidersin evine şimdi biraz uyu istersen." Kafa salladı bende odama doğru yönlendirdim onu. Yatıp üstünü örtüğünde odadan çıktım. Şimdi ne yapacam ben diye düşünürken annemin geldiğini fark ettim.
"Asell" hemen annemin yanına koştum odaya girmeden "efendim annecim" bi süre şüpheyle baktı. " Ne oldu niye uyumadın sen ? " derin bi nefes aldım şimdi başlıyorduk " Annecim bak anlatıcam ama sakin ol ve dinle tamam mı ?" annem soran gözlerle birazda panikle bakıp kafa salladı. "Gece dışardan sesler geldi bende korktum, ne oldu diye bakmaya çıktım" "ayyy yoksa hırsızmı girdi eve çocuklar nerde iyimi" gözlerimi devirdim " anne dinliceksen anlatıcam yoksa yorma beni git yat" annem ağzına fermuar çeker gibi yaptı. Bu konuşmicam demekti ne kadar inandırıcı gelmesede devam ettim. "Sonra birinin çatı katına çıkmaya çalıştığını gördüm, koridordaki vazoyla kafasına vurdum ve bayıldı." tepkisini ölçmek için bi süre durdum ve anneme baktım. Kaşlarını çatmıştı belliki kızdı. Bozmadan devam ettim "Sonra kim olduğuna bakmak için ceplerini karıştırdım ünlü bi iş adamının oğluymuş bende eve aldım baygındı zaten, sonra uyandı ve hatırlamadı bişey. Bende başım belaya girmesin diye birazcık yalan söyledim." Annem iyice öfkelenmişti " Ne gibi bir yalan asel " sesi sert çıkmıştı. " Benim arkadaşım olduğunu söyledim" tedirgin bi şekilde anneme bakarken. O daha büyük bişey bekliyor gibiydi ki rahatladı. arkasını dönüp odasına gidiyordu ki " Bir de şey annecim o şuan benim odamda".
Annem "Nee" diye öyle bir bağırdı ki Uras odadan çıktı "Asel bu kim ? " aha şimdi sıçtık. Annem inşallah çaktırmaz diye duaya başlamışken annem atladı lafa "Ben Zeliha Aselin annesi tanımadın mı beni yavrum". Asel bi süre hatırlamaya çalışır gibi baktı daha sonra " Kusura bakma Zeliha teyze kafamı vurmuşumda hatırlamazta zorlanıyorum" dediğinde derin bir nefes aldım. Annem uyumaya gittiğinde biz Urasla televizyon izlemeye başladık. "Asel" dedi sorar gibi "Hı? " diye öküzce bi cevap verdim. "dizine yatabilirmiyim ? ". Bu soru karşısında bi süre afallasam da kafa salladım. Yüzünde şirin bi gülümseme yerleştirdi ve yattı dizlerime.
Aradan yarım saat gibi bir zaman geçtiğinde Uras uyumuştu. Öyle masumdu ki uyurken o internette yazan kötü yorumlar, bahsedilen playboy değilmiş gibi. Hazır o uyurken biraz daha araştırma yapmak istedim. Hakkında okuduğum çoğu şey oha diye tepki vermeme sebep olmuştu. "Güzel manken Hande Bozdağ geçen aylarda ünlü iş adamının oğlu Uras Yıldırım'dan hamile kaldığını ve tehditler yüzünden bebeğini aldırdığını iddaa etti." "Sürekli adını magazin sayfalarında duyduğumuz Uras Yıldırım dün adam öldürme iddaasıyla tutuklandı." Okuduğumdan sonra derin bi nefes alıp yutkundum eğer Uras benim yaptıklarımı öğrenirse beni öldürebilirdi. Düşünceleri kafamdan uzaklaştırıp Urasa baktım. Ellerim istemsiz saçlarına gitti. "Yumuşacık" diye fısıldadım, gerçekten çok hoş bi histi. Saçlarınla oynamaya devam ettiğimde yüzünde oluşan gülümsemeyi gördüm ve bir an duraksadım. Ama o uyanmamıştı "Annecim sen mi geldin?" dediğinde kafamda soru işareti oluşmuştu. Annesine ne olmuştu, haberlerde hiç görmemiştim. Annesi hakkında teoriler üretirken içim geçmişti. Kucağımda urasın kıpırdanmasıyla uyandım, saate baktığımda 10'a geliyordu. Büyük ihtimalle kardeşlerim okula annemde işe gitmişti. Çok çalışıyordu bu ara zaten ama anca yetiyordu. Aklımda yine aynı soru belirdi. Acaba babam olsa nasıl olurdu. Bunu düşününce gözlerimin dolmasına engel olamadım. İçimde babama karşı büyük bi nefret vardı, tüm bu nefrete rağmen eksikliği canımı çok yakıyordu. 6 yaşımdan beri kafamı bulandıran tek soru "babam olsa nasıl olurdu acaba". Arkadaşlarım babalarından genelde şikayetçidirler. Çok korumacı olduklarından ve sıktıklarından yakınıp dururlar. Hiç bi zaman elindekinin değerini bilemezler. Mesela ben ömrümün sonuna kadar beni sıkmasına razıydım ama olmadı. Düşüncelerin içinde boğulcağımı fark ettiğimde Süm'e yazmaya karar verdim. Süm yani Sümeyye benim en yakın arkadaşımdır. Whatsapp'dan son görülmesine baktığımda uyandığını anladım ve hemen yazdım. -Kanka hemen cevap ver acil- yazdım. Yaklaşık 5 dakika sonra mavi tik oldu, hemen cevap verdi -Noldu aşkım-. Hemen olayı anlattım. Yaklaşık 10 dakika yazamadı. Sanırım olayı idrak etmesi biraz zaman aldı. Sonra bir süre yazıp yazıp sildi oda şaşırmıştı. sonra yazabildiği tek şey -Oha kanka- oldu. Açıkcası böyle bir tepki bekliyordum zaten. Sonra benimde aklımı kurcalayan o soruyu sordu -Şimdi ne olucak kanka- -Valla bende bilmiyorum kanka- -İki ucu boklu deynek anasını satayım, ya başını her seferinde nasıl belaya sokuyorsun- -Ya kızım iyice panik ettirme işte sende bişey düşün diye anlattım- -Keşke sevgilimsin filan deseydin kızım ya, hem yakışıklı hem zengin- -Yakışıklı olduğunu nerden biliyosun kızım ya- -Magazin takip etmiyormusun sen kızım, playboy Uras Yıldırım'ı tanımayan yok- -Allah sahibine bağışlasın banane yani- -Allah bana bağışlasın kanka djdfnfd- dediğinde Süm'den hayır gelmeyeceğini anlayıp görüldü yaptım. Tekrar kara kara düşünmeye başladım, bu çocuğu elbet babası arayacaktı. Ne açıklama yapacaktım " Şey ben oğlunuzun kafasında vazo kırdım hafızasını kaybetti, siz mi gelip öldürürsünüz yoksa ben mi geleyim" mi dicektim. Allahım kesin ölücem. Neyse bari fiyakalı bi ölüm olur sokakta araba çarpıp öleceğime, mafya tarafından öldürülürüm. Ay düşününce de bunlar üstüne kalmasın diye cesedimi yakarlar, bi mezarım bile olmaz. Ne diyorum ben ya hemen ölümü kabullendim resmen. 17 senedir bir şekilde herşeyden sıyrılan ben bundan da kurtulurdum elbet. Tam kendimi rahatlatırken kucağımda yatan urasın telefonu çaldı. Hemen sesini kısıp kim olduğuna baktım. Gizli numara arıyordu ilk başta açmasam diye düşünsemde merakıma yenilip telefonu açtım. Telefonu açtığımda sinirli bi adam bağırmaya başladı "Bu gece elimizden kaçtın ama yarının olmayacak Uras Yıldırım!" dedi ve yüzüme kapattı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAFIZA KAYBI
Fiksi RemajaAsel o gece tüm hayatının değişeceğini bilmiyordu.... Hırsız sandığı o adam ya tüm hayatını çalacak ya da yeni bir hayat bahşedecekti...