Kurgu karışık olduğu için üçüncü bölüme kadar okumanızı tavsiye ediyorum.
Aynanın karşısına geçmiş kendime bakıyordum. "Neredeyim ben?" Boşluğa sorduğum bu soru cevapsız kalmıştı... Kahverengi saçlarım, donuk bakan yeşil gözlerim ve ölü kadar beyaz tenim üzerimdeki anlam veremediğim kadar şatafatlı siyah elbiseye çok tezat kaçmıştı. Hava soğuktu, ya da bu soğukluk içim buz tuttuğundandı.
Siyahın hakim olduğu bir yatak odasındaydım, bu odanın zengin birisinin olduğu kesindi. Siyah yatak örtüsü, siyah yatak başlığı. Odaya bir saniyeden fazla bakınca bile içim kararmıştı. Her yere parlak mücevherler saçılmıştı, gözümü parlak mücevherlerden kaldırıp etrafıma bakındım. Buraya daha önce gelmediğimden emindim. Benim için sadece çalışabileceğim bir insanın yatak odası olabilirdi burası.
Birden karşımda bir kadının belirmesiyle irkildim. Bedenim bir korku karmaşasına girerken kadını incelemeye başladım. Kadının üzerinde beyaz, kısa ve şık bir elbise vardı ama o elbiseye aykırı olarak koskocaman bir kan lekesi vardı ve bu leke gitgide daha çok büyüyordu. Aynı içimdeki korku tomurcuklarının büyüdüğü gibi.
Kadın üzerindeki kan lekesini gösterdi.
"Bunu bana sen yaptın Melek!" Benden tiksiniyordu, bunu gözlerinin içine ilk baktığım an anlamıştım.
Sesi kulağımda defalarca yankılanınca kulağıma zarar gelmemesi için inlerken ellerimi kulağıma götürdüm."Ne?! Sen kimsin?!"
Gözlerini kısıp, ''Anlamazlıktan gelme! Benim Öz Holding'in patronu olduğumu biliyorsun Melek!''
Elini saçına daldırıp yan tarafına attı.'Ben hiç kimseyi öldürmedim!' diye haykırmak istesem de yapamıyordum, kafamda koskocaman bir soru işareti vardı çünkü... Bunu ben mi yaptım? "Ben öyle bir şey yapmadım!" dedim çaresizce kıvranırken, sanki haykırışlarım kadının düşüncelerini değiştirecek idi.
Kadın haykırışlarımı dinlemeyip, "Melek.. Aslında ismine yakışır birisin, fakat isminin yanına ölüm meleği olduğunuda eklememiz gerek!" dedi ağzından tükürükler saçarak.
Bedenim, ruhum o kadını hemen şimdi, oracıkta öldürmek istiyordu...
Birden elinde bir bıçak beliriverdi, bıçaktan yansımamı görünce irkildim. Benim siyah kanatlarım çıkmıştı ve kanadımın tüylerinden kan tanecikleri damlıyordu.Elindeki bıçağı karnıma saplayıp kahkaha atmaya başladı. Kahkahaları; karnıma sapladığı bıçaktan daha çok acı vermişti. Elimi karnıma götürüp; parmaklarımı yaranın üzerinde gezdirdim. Elime baktığımda garip sıvıyla karşılaştım, o sıvı hemen derimin üzerinde kurudu. Sanırım bana acı veren şey karnıma saplanan keskin bıçak değil de kendi kanımdı. Gözlerimden yaşların akmasına izin verdim.
Elimin tersiyle göz yaşlarımı silerken elimin üzerindeki şeyi fark ettim, elimin üzerindeki kanı...
"Sadece beni öldürmeni istemiştim Ölüm Melek'i, şimdi bana saplanacak bıçak sana saplandı." dedi gür bir sesle kadın."Rüyadasın." dedi içimden bir ses, "Ve güvendesin Ölüm Melek'i..."
Gözlerimi kapattım "Rüyadasın Sinem." dedim nefes almaya çalışarak, "Tekrar kâbus gördün Ölüm Melek'i."
*************
İçimden derin bir oh çekip saate baktım, içimde hafif bir burukluk vardı. "Lanet olsun, yine mi okul var?" Hey, okulu kim sever ki? Hele ki pazartesi günüyse...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabusların Ötesinde#Wattys2016
Mystery / Thriller"Ölüm meleğim, hadi öldür beni! Yap şunu, serbest bırak beni!" gözlerinden yaşlar akıyordu, kim öldürülmesi için yalvarırdı ki? "Hayır ben, ben bunu yapamam." Bana daha yeni fark ettiğim elimdeki silahı işaret etti "Sen bunu yapmak için doğmuşsun. H...