Bölüm 6: JİLET

65 7 25
                                    

Berkcan dudağından zehirli dumanın akıp gitmesini izlerken acıyla gülümsedi, anıları yine aklına gelmişti. İnsanlar dertlerinden kaçmak için içerken bu illeti, o; daha çabuk ölebilmek adına içiyordu. Abisinin onu bırakıp gittiği gün başlamıştı sigaraya, oysa ki abisi söz vermişti 'Seni kurtaracağım bu manyakların elinden.' Demişti. O da bütün insanlar gibi yalan söylemişti ona...

Bacağını yataktan sarkıtıp abisini düşünmemeye çalıştı. Melek ne yapıyordu? Bir erkek olabilirdi fakat bir kızın hayatının nasıl olabileceğini bilecek kadar zekiydi de, annesi ve babası onu sorguya çekecekti. Ya da babasının ona çocukken yaptığı gibi... Bu düşüncenin aklına gelmesiyle yüzünü buruşturdu, sonuçta Melek Berkcan gibi zevk alamazdı.

Oturduğu yatağından kalkıp odasının içindeki lavaboya girdi. Sıcaktan bunalmıştı ve üstüne üstlük terlemişti. Aynanın karşısına geçip kendine bakmaya başladı, sarımsı saçlarından iki tutam gözünün önüne geliyordu. Aslında o; o iki tutam saçı arkaya itemeyecek kadar üşengeç bir insandı ama sırf Melek için şu bir haftaya yakın sürede neler yapmıştı, ne ironi ama!

Tekrar Melek'i düşünmeye başladı, "Ya benim yüzünden ona zarar geldiyse?" dedi düşüncelerini bir üst seviyeye taşıyıp konuşarak. "Aptalın tekisin sen Berkcan Deniz!" Kendine zarar vermek istiyordu, uzun zaman sonra ilk defa. Bunda Sinem'in de etkisi vardı aslında, dayısına sadece onun yüzünden gidip gelir olmuştu.

Elini yumruk yapıp aynaya bir hışımla vurdu, aynadan geriye sadece küçülmüş parçalar kalmıştı. İçeriye yüksek bir ses dolmuş olsa da annesi veya babası gelip bakamayacak kadar meşguldü büyük ihtimal. Eline baktı, parmaklarındaki kesiklerden kan akarken gülümsedi. Sanki karnında bir kelebek varmış gibi hissediyordu, insanlar aşıkken böyle şeyleri hissederken o bedenine zarar gelince böyle hissederdi.

Sanki bedeninden bilmem kaç volt elektrik akıyormuş gibi hissediyordu. Annesinin ona özellikle yaptırmış olduğu eskiden; aynalı, şimdi; aynasız olan dolabın kapağını açıp içinden yarayı sarması için ihtiyacı olan şeyleri aldı ve dolabın kapağını kapattı. Elindeki kesiklerin birinde hâlâ bir cam kırığının kaldığını görünce küçük parçayı hızlıca çekti, bu his dişiniz şiştiğinde üzerine bastırmanız gibiydi. Acı verdiği gibi, zevki de beraberinde getiriyordu.

Artık kendini kuş kadar hafif, kötü düşüncelerden arınmış hissediyordu. Tekrar gülümseyip lavabodan çıktı ve yatağının üzerine oturdu. Dikkatini Sinem'in sargısı çekti, telaşla sarmıştı ve hayatında gördüğü en değişik sargı buydu. Gülümsemesi genişlerken işine yaramamasına rağmen o sargıyı açmayıp; yeni açtığı yarayı sardı. Anlam veremese de gülümseyebiliyordu artık, abisinin yarasını unutmaya başlamıştı. Yarası kabuk bağlamıştı.

Saatin yedi olduğunu görünce hemen okul formasını giydi ve parfümünü sıktı. Sigara paketinden bir sigara çekip yaktı, Sinem'in yanında sigara içmiyordu. Daha doğrusu içemiyordu, İrem ile sırf Sinem hakkında bilgi almak için konuşurken onun sigaradan nefret ettiğini öğrenmiş ve onun yanında sigara içmemeye karar vermişti.

Evden hiç kimseye haber vermeyip çıktı ve arabasına bindi.

*******

Gençlerin dünyadaki cehennemi okula gelmişti. Arabasından çıktı ve etrafa göz gezdirdi. Sinem İrem'ler ile ağacın altında sohbet ediyordu, daha doğrusu; Sinem dinliyor onlar konuşuyordu. Gülümseyip onların yanından geçti ve konuşacak insan olmadığı için telefonundan WhatsApp'a girdi.

WhatsApp grubu; Profiterolgiller.

Pınar: Berkcan nerede?

Berkcan: Ne oldu?

Kabusların Ötesinde#Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin