KABUS

23 8 11
                                    

Medyada Sebastian (biliyorum resim için geç kaldım ama sürekli beden değiştiren bir karakterdi ilk kitapta ama bu sefer bedeni kesinlikle resimde gördüğünüz kişi olacak).

-Yağmur-

Ying kendine gelirken ona baktım. Birkaç kişiyle beraber onu zorla koltuğun üstüne taşımıştık ve otobüs hareket ederken düşmesin diye emniyet kemerini takmıştık. Aynı zamanda fazla kansızlıktan ölmesin diye Talha'nın yarasını, bulduğumuz ilkyardım çantasında ki sargılardan birini sarmıştık. Elif mutsuzdu, hiçkimse ailesini düşünmüyordu tuhaf bir şekilde. Ben birinin ailesi için geri dönmek isteyeceğini düşünmüştüm ama kimse bir şey söylememişti. Ya dönemeyeceklerini kabullenmişlerdi ya da umursamıyorlardı.

"Neler oldu?" Diye inleyerek kendine geldi Ying.

"Adel dilek diledi." Dedim. Ying önce ne dediğimi anlamadı. Bir anda gözlerini açıp doğrulmaya çalıştı ama kemer onu durdurdu.

"Ne!" Diye bağırdı.

"Ne gerçekleşti." Dedi. Elimle yukarı gösterdiğinde hızla başını kaldırıp baktı. Gördüğü amblemle rahatladı.

"Demek otobüs beni seçti ha." Kemeri çözüp ayağa kalktı ve sürücü koltuğuna oturdu ve hafifçe direksiyona vurdu.

"Bizi eve götür." Dedi. Otobüs hafifçe titredi ve sadık bir köpek gibi daha hızlı koşmaya başladı. Ying ayağa kalkıp torpidoya doğru yürüdü ve bir metal parçası çıkardı. Sonra arkasına dönüp Talha ve Elif'in yanına gitti. Ayağa kalkıp ona tuhaf bir şekilde bakmaya başladım. Onun yaralı olduğunu nereden biliyordu? Elif tam o sırada düşündüğüm şeyi sordu.

"Bu beden baygınken her şeyi Yang'ın gözünden gördüm de ondan. Şimdi kanamayı engellemeliyiz." Dedi Ying ve Talha'nın tişörtünü sıyırdı ve sertçe saygıyı yırttı.

"Ne yapıyorsun, ne yapacaksın o demirle?" Diye sordu Elif kekeleyerek. O sırada herkes benim gibi onlara bakmaya başladı.

"Kanamayı durduracağım." Dedi Ying ve bir ateş topu yaratıp demiri ısıtmaya başladı. Ne yapacağını anladığım için hemen önüme döndüm.

"Ne yapıyorsun, dur!" Diye bağırdı ama tam o sırada Talha çığlık attı. Demiri yaraya bastırmıştı. Bir süre sonra otobüsü yanık et kokusu kapladı.

"Artık kanamıyor. Sevgilinin hayatını kurtardım, bir teşekkür et." Elif hiçbir şey dememişti. Gözlerimi yumdum ve bir süre boyunca gözlerimi hiç açmadım.

"Ne zaman varırız?" Diye sordu Emre.
"Ne kadar süre uyuduğumu bilmiyorum o yüzden ne kadar vaktimiz olduğunu da bilmiyorum." Dedi Ying. Yanımdan geçip şoför koltuğuna oturdu. Derin bir iç çekti.
Bende manzarayı izlemeye başladım. Yapabilecek başka bir şeyim yoktu nede olsa.

"Şimdi ne yapacağız?" Diye sordu Emir.

"Bilekliği bulup yok etmemiz gerekiyor, bunu zaten biliyorsunuz. Maalesef Yang bizden önce bilekliğe ulaştı, bu ilk sorun. İkinci sorun ise bilekliği nasıl yok edeceğimizi bilmiyorum. Tek bildiğim ikinci bir kaosun bizi serbest bırakacağı ama bu ne tür bir kaos olmalı bilmiyorum." Dedi Ying.

"O zaman ne yapacağız?" Diye sordu Yasin.

"Yang'tan kaçmaya devam edeceğiz. Bu arada Yağmur, aferin sana. Yang'ı öldürmeye çalıştın." Başımı onaylarcasına salladım. Ying ayağa kalktı ve tavandaki sembole elini uzattı ve bir şeyi yakalayıp çekti. Ying'in sembolü bir kumaş gibi dalagalanarak kaydı ve Yang'ın sembolü çıktı.

"Yang ve onun dilekleri insanları kandırmayı sever. Tıpkı oradaki bir yığın toz parçasının aslında Yang'a haber vermesi gibi ve aslında Yang'ın üssüne gitmeniz gibi. Dedi ve Elif'in yanındaki demir parçasını aldı ve bize baktı. Gözlerini yumdu ve elini vize doğru kaldırdı etrafımızda kırmızı bir baloncuk oluştu. Sonra ise Ying gözlerini açtı ve iki eliyle demiri tutup zorla kapıyı açmaya çalıştı ve başardı da. Balonlar hareket edip biz dışarı çıkarken Ying biz çıktıktan sonra dışarı atlamıştı. Ayağa kalkıp koşmaya başladı. Otobüs şaha kalkıp bize doğru dönünce bulunduğum baloncuğun içinde iyice büzüştüm. Lastikleri uzayıp ayak şeklini almıştı. Beyaz farları bize dönmüştü. Korkuyla yutkundum ve önüme döndüm. Tam o sırada arkamızdan metalik bir ses duyuldu. Sonra ise bir şeyin bir çok kez yere düşmesine benzer sesler duyuldu.

Acım... #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin