Bu bölümü çok sevdiğim bir kitap yazarına ithaf etmek istiyorum, @simirna_12 Ona bir yorumda Yang'la ilgili küçük bir şey söylemiştim (Bölüm 22 😈😈😈), bulacak mı merak ediyorum. Medyada ki kız Yağmur'un temsil ediyor. Neyse iyi okumalar!!!
-Ying-
"Öldü mü?" Dedi Leyla titrek bir sesle.
"Öldü ama şu şekilde, insanlığını kaybetti. Artık o bir dilek." Adel'in uzandığı koltuğu baktım. Tam o sırada uçak inişe geçti."Adel ne zaman isterse o zaman uyanır." Herkes kısa bir süreliğine Adel'e baktı.
"Neden öldü?" Diye sordu Irmak. Ellerimi kulaklarına koyup odaklandım, son gördüğü şeyleri gördüm. Dawson'ın tuzaklarından birine düşmüştü, ama ölümü imkansızdı. Rüya aleminde birini bu kadar az güçle...
"Bilekliği bulmuş!" Diye bağırdım bir anda. Herkes bana tuhaf tuhaf bakarken derin bir nefes alıp açıklamaya başladım.
"Yang bilekliği bulmuş, bu sayede Yağmur'u öldürebilmiş."
"Bu kötü değil mi?" Diye sordu Faruk.
"Hem de çok kötü! Bu demek ki daha dikkatli olmalıyız, eğer Adel'i yakalarsa oyun biter."
"Plan ne o zaman?" Diye sordu Elif.
"Bilekliği almak. Bilekliği alırsak onu yok etmeye bir adım daha yaklaşırız yanlız..."
"Yanlız ne?" Dedi Osman.
"Bilekliği yok etmenin yolunu öğrenebilecek tek kişi sadece Adel."
-Yang-
Gözlerimi yavaşça açtım ve avuçlarımın içinde süzülen bilekliği kırmızımsı pembemsi yaptığın üzerine bıraktım. Sonra da elimde sanki bir top tutuyormuş gibi beklemeye ve hissetmeye başladım. Yağmur'u hissettiğim anda ellerimi birbirlerine paralel olacak şekilde döndürüp onu kendime doğru çekmeye başladım. Ying'in düşüncesinin aksine, ben onlara fazlaca yakındım. Elimde Yağmur'un yaşam enerjisi oluştuğunda gülümsedim. Ayağa kalkıp açılmış kavanozlardan birine doğru yürüdüm ve küçük mor topu içine bıraktım. Diğer açılmış kavanozlara bakarken gülümsedim. Yakında hepsinin yaşam enerjisi benim olacaktı. Kavanozun içine fısıldamaya başladım. Bu saldırı onları hazırlıksız yakalayacak ve her an tetikte durup yorulmalarını sağlayacaktı, tabii bunun gibi daha bir sürü saldırı daha olacaktı.
"Uyan Yağmurum. Uyan ve bana Adel'i getir!" Top hafifçe titreştiğinde kavanozun kapağını kapattım. Kavanozdaki mor ışık titredi ve kendi etrafında dönmeye başladı.
-Ying-
Yağmur'dan inleme sesi geldiğinde herkes ona doğru döndü. Gözlerini açtığında göz bebeği büyümeye ve tüm gözünü kaplamaya başladı. Gözleri simsiyah olmuştu. Bir anda öndeki koltuğa atlayıp Adel'i omzuna attı. Sonra da aramızdan geçerek koşmaya başladı. Olayın şokunu atlatığım anda onların peşinden koşmaya başladım. Bir yandan da ateş topları fırlatıyordum ama Yağmur hızlı hareketlerle kurtuluyordu. Bir anda yerde kayıp düşünce gülümsedim. Bir kayanın arkasından Zeynep ve Toprak çıktığında bende Adel'i Yağmur'dan aldım. Zeynep Adel'in ilk okuldan arkadaşıydı. Ondan hoşlanmıyordu ama ben onu sevmiştim. Adel'i Toprak'a verip konuşmaya başladım
"Bu ikisini kampa götürün." Yerde yatan Yağmur'u gösterip "Onun sıkıca bağlandığından emin olun ve Adel'i boş bir odaya götürün. Ben yeni askerlerle geliyorum." Dedim ve arkamı dönüp daha uçaktan çıkmayı düşünmeyen akıllıların yanına gittim. Öylece durmuş birbirlerine bakıyorlardı.
"Daha ne bekliyorsunuz?" Diye bağırdım. Hepsi aynı anda bana bakıp peşimden gelmeye başladılar.
"Kurallar basit, sorun çıkarmayacaksınız, kimseyle kavga etmeyecek küfür ve benzeri kelimeler kullanamayacaksınız. Bunu yapmanız Yang'ı kendinize daha çok çekmek olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acım... #wattys2016
Fantasy-Dilerim... in ikinci kitabıdır- Son dediğimiz şey, bazen her şeyin başlangıcı olabilir. Adel'in son olarak gördüğü şey, büyük bir kaosun başlangıcı oldu. Suyun derinliklerine gömülü olan bileklik, artık eskisinden de daha tehlikeli. Taraflar değiş...