SADECE BİR RÜYA

23 6 9
                                    

Bu bölüm için en uygun bulduğum müzik medyada, umarım beğenirsiniz.

Düşüyordum, bunu çok rahat bir şekilde hissedebiliyordum. Ama nereye düştüğümü bilmiyordum gözlerimi açtığımda görebileceğim hiçbir şey yoktu. Sırtımın bir şeye değmesiyle deydiği yerden itibaren yerden beyaz ışıklar çıkmaya başladı. Vücudum tamamen bir zemine deydiğinde beyaz ışık havaya kalktı. Kalkarken etraftan çimenler ve ağaçlar çıkıyordu. Beyaz ışık bir süre sonra bir daire dönüştü ve gök yüzü oluştu. Önüme gelen sarı saçlarımı çekip ayağa kalktım. Etrafa bakınmaya başladım. Bir ormanda tek başımaydım. Kuşların cıvıldıyordu ve yakında bir yerden su sesleri geliyordu. Üzerimde mavi renkte bir elbise vardı. Her hareketimde dalgalanıyordu. Dalgalanması hoşuma gitmişti. Karşımda gördüğüm dereyle ne kadar susadığımı fark ettim. Elimi suyun içine soktuğumda bir gülme sesi etrafta duyuldu. Bu ses bir erkeğe aitti. Etrafa bakıp kimin güldüğünü görmeye çalıştım ama kimseye göremedim. Omuz silkip suya baktığımda korkuyla ellerimi sudan çekip biraz uzaklaştım. Su maviliğini kaybetmişti, tamamen kırmızı olmuştu. Bir süre sonra sudaki hareketlenme ile ayağa kalkıp tedirgince bir kaç adım geri gittim ama gördüğüm kişiyle öylece kala kaldım.

"Talha?"

Talha vücudu kanlar içinde bana bakıyordu. Gözleri acı çekiyor gibiydi.
"Elif, yardım et..." sesi kısık çıkıyordu.

"Geliyorum." Dedim ve onun yanına gidip elinden tutunca gülmeye başladı. Bir anda su sanki çok derinmiş gibi bir anda suyun içine girdi ve beraberinde beni de çekti. Suyun içine girince Talha ortadan kayboldu. Yüzeye çıkmak için yukarı doğru yüzmeye başladım ama yüzeye ulaştığımda yüzeyin buz tuttuğunu fark ettim. Bunu kırmak için yumruk atmaya çalıştım ama hiçbir işe yaramıyordu. Bir süre sonra etraf kararmaya ve başımda bir ağrı hissetmeye başladım. Hareket etmeye kestiğim sırada bana doğru gelen altın rengi bir ışık gördüm. Işık parçalara ayrıldı ve içi yarı saydam altın rengi bir hayvan olmuştu, bir yunus. Yunus tam önümde durunca ona tutundum, o da derine doğru yüzmeye başladı, açıkçası bunu neden yaptığını anlayamamıştım. Sonra yüzeye doğru döndü ve hızlı bir şekilde yüzmeye başladı ve buzu kırdı. Nefes almaya başladığımda ciğerlerimi havayla doldurdum ve öksürdüm. Yunus havada süzülerek yanıma geldi.

"O gelmeden önce buradan gitmen gerek." Ağzı hareket etmemesine rağmen sesini duymuştum. Sesi bir yerden tanıdık geliyordu. Sesin sahibini hatırlayınca hızla yunusa döndüm.

"Adel?" Çimenlerin ezilmesine benzer bir ses duymamızla yunus kaybolmaya başladı.

"Acele et ve kaç!" Dedi ve ortadan kayboldu. Adım sesleri yaklaşırken ıslanmış elbisemi havaya kaldırdım ve çıplak ayaklarımla karın üstünde koşmaya başladım. Hava çok soğuktu ve benim sırılsıklam olmam bana hiç yardımcı olmuyordu. Koşarken arkamdaki adım sesleri hızlanmış peşimden geliyordu.

Ceylanı kovalayan bir kaplan gibi, diye düşündüm ve daha hızlı koşmaya başladım.

"Elif?" Diye ormanın içinden bir ses bağırdı. İ harfini uzatarak bağırmıştı ve sesin sahibi Talha'ydı ama bu sefer kanmayacaktım.

"Neden benden kaçıyorsun sevgilim?" Sevgilim demesi kalbimin atışını hızlandırmıştı ama biliyordum ki o Talha değildi. Bir taşa takılıp düşünce kendime lanetler okumaya başladım.

"İşte buradasın." Dedi Talha yanıma gelerek ve elini kalkmam için uzatığında şoka girdim.

"Gel sevgilim, gidelim." Dedi.

"Biz sevgili değiliz." Dedim gözlerinin içine bakarak. Kaşlarını çattı.

"Benden ayrılıyor musun?"

Acım... #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin