Kafamı toplamam gerektiğinde yapmam gerekeni hep bilirim. Bisikletime atlayıp sahile geçerim. Atakumdan atakente doğru yol alırım. Özgür mü hissetmek istiyorsunuz atlayın bisikletinize.. kaçtığınız uzaklaşmak istediğiniz sorunlarınız mı var atlayın bisikletinize. Takın kulaklığınızı bir de açın am ı wrong' u... bisiklet yolundan gidin ama kulaklık var yani güvenlik önemlii. Mutluluk neydi özgürlük demişti bir yerde. Hep düşünürüm cidden özgür olmadan mutlu olunamaz mıydı... o sahile yakın bankta sevgilisine kolunu atmış onu dinleyen ve mutlu olan çocuk bence özgürlükten başka bi şey onu mutlu eden.. köşede ağaçlık yerde köpeğine eğitim veren başını seven pembe kapri taytlı kızın mutluluğu.. sanki özgürlükten fazlasına sahip bu insanlar. Belki de özgür olmak değildir sevdiğinle sevdiğin bi yerde belki de sevdiğin şeyi yapmaktır. Onunla tutsakta olsan onun tutsağı olduğunda mutlusundur. Bisikletle en sevdiğim şey rüzgar yüzüme vururken içime çekmek o havayı ve uzun yapraklı ağaçların olduğu yer.. hafif ayağa kalkıp başıma değmelerine izin verdiğimde özgürmüşüm ben derim. Sadece mutlu değilim. Eksiğim ben. İyiyim ama mutlu değilim..
Bisikleti kenara çektim ve bir banka oturdum. Melike de beni takip ediyordu.
"Haftalardır?"
"Efendim?"
"Melike aylardır o hastanedeydim ben." Melike bana öylece bakıyordu.
"Doktor korkutmak istemedi seni sadece. Sen iyi misin canın falan yanıyor mu? "
"Tüm vücudum iyileşmiş ve ben nası uyanmamışım.."
"Doktor hazır olduğunda uyanıcağını vee kendinin kalkmak istemediğini söyledi. Pekii berke kim? Yani nası bi rüya gördün? Yani ilk kez bi ismi böyle söyledin.." bana gülümseyerek bakıyor bi de.. huff sanki rüyadayım uyanıcam ve berkeye anlatıcam ve o da bana yine hakaret edicek ve ben onu yine..
"Elisa?" Kafamı kaldırıp melikeye baktım.
"Boşver.." eve doğru giderken bana olanları anlatıyordu
"Daha sonra annen işten çıktı ona yeni bir iş bulana kadar çabaladık abini de şirket işçi çıkarımı yapmış ve bir görsen sebepsiz yanii.. ama iyi ki mühendis o yüzden haftaya yeni bir şirketle.." başım çatlıyor. Yürürken o pastanenin önüne gelince durdum. İçeride acaba.. kafamı çevirmeye bile korkuyorum.
"Elisa? İyi misin? Canın mı yanıyor? Sana demiştim bisiklet sürmeyelim diye.."
"Melike! İyiyim ben. Eve gitmek istiyorum." ...
Annem mutfaktaydı ve o mükemmel kokular yine her yanı sarmış..
"Anne? Benim tokam defterim nerdeler? "
"Ah tatlım ben onları poşetle getirdim ya benim odamdalar köşede.." bi yandan da sımsıkı sarılıp öptü beni. Bunu günde kaç kez tekrarlıyoruz! Merdivenlerden çıkarken arkamdan onun gelmesini dilemiyorum tabi!
Sizce de saçma değil mi bu yaşadığım! Ben.. ah! Poşetle yatağımda öylece duruyorduk. İçinden eşyalarımı çıkarmaya başladım. Hayır yani bu saçma sapan hayatım.. o sırada poşetten düşen bir şey yatağımın altına kaçtı.. harika!
"Ben şimdi seni ordan nası alıcam!!" Huff! Yatağı çeksem.. o kadar güçlü müyüm neyse ki yavrulu.. arkada parlayan şeye bu kol.. yetmez yani boyum ne ki kolum ne olsun. Ah! Sonunda yakaladım. Onu çekiştire çekiştire alırken ayağa kalktım ve saçlarımı geriye ittim. Kırmızı tokamı masanın üstüne bıraktım. Huff havalarda iyice sıcaklamış zaten.. okul ne alemde diye sormayın hiç. Resmen dönemim uzadı şaka maka..
Bu yatakta onla uyuduğumu öylesine hissetmiştim ki. Telefonum çalıyo.. ah cansu olmalı. Sonunda beni merak.. ne diyorum ben yaa.
"Efendim.. iyiyim kızlar. Ah evet tabi gelin beklerim... anladım.. tamam kendinize iyi bakın." Okuldan kızlar arıyor.. harika.